A­K­Ş­E­N­E­R­ ­Ö­Z­Ü­R­ ­D­İ­L­E­Y­E­C­E­K­M­İ­?­

A­K­Ş­E­N­E­R­ ­Ö­Z­Ü­R­ ­D­İ­L­E­Y­E­C­E­K­M­İ­?­

Konu güncel olunca ve gündemdeki yerini koruyunca doğal olarak konunun açığa çıkmasına gayret ediyoruz.

Bizler terörden çok sıkıntı çeken insanlarız.

Bizler terörden dolayı çok sıkıntı çektiğini söylerken, ülkemiz 40 yıldır terör belası ile mücadele yapmaya devam ediyor, inşallah 2023 yılı ülkemiz terör belasından kurtulmuş huzur ve mutluluğun en güzel yaşanan ülkesi olacaktır.

Ülkemizde ve bölgemizde yaşanan her olumsuzluk karşısında bir meslek sahibiyiz.

Bölgemizde yaşanan olayları haber yapmak mecburiyetimiz vardır, çünkü gazeteciyiz, yaşanan olaylara duyarsız kalmak söz konusu değildir!

Şimdi; “Bizler terörden çok sıkıntı çeken insanlarız” derken onlarca örnekten bir tanesini sunalım.

Yıl 2009 Reşadiye ilçemizde yaşanan üzücü olay.

7 Aralık 2009’da Reşadiye ilçesine bağlı Sazak köyü yakınlarında teröristlerce düzenlenen hain saldırıda Uzman Çavuş Harun Arslanbey ile erler Onur Bozdemir, Kemal Bide, Ferit Demir, Yakup Mutlu, Cengiz Sarıbaş ve Fatih Yonca şehit düşerken Uzman Çavuş Yusuf Öztürk ile erler Arif Temel, Emrah Mandıralı ise yaralanmıştır”, haberini yapmış idik.

Üzücü bir olay idi, kahpe kurşunlara hedef olan 7 vatan evladımız kara toprağa düşmüş idi ve bizler bunu haber yaptık.

Hiçbir siyasi partiyi, kişiyi hedef almadan yazımızı yazdık, yazdığımız yazıdan bir bölüm.

Tarih 8 Aralık 2009 yazımızın metni

“Herkes haddini bilecek ve şunu unutmayacak!, Türkiye Cumhuriyeti Devletinden kimse büyük değildir!.

Evet beyler; kimse benim Devletimden büyük değildir. Hak aramak, tepki vermek başka bir şey, asilik yapıp, Devletin kurumlarını zafiyete düşürmek farklı bir şey.

Reşadiye ilçemizde 7 Vatan evladımızı kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşadık, bir müddet sonrada unutup gideceğiz. Bizler işin artistlik tarafındayız!. Kimse Devletimden büyük değildir ve de herkes haddini bilecek.

Ülkem sıkıntılıdır, ama güçlüdür. Devletime saldırı vardır ama, Türkiye Cumhuriyeti Devleti dimdik ayaktadır, vakurdur, sakindir ve de  dirayetlidir.

Pek çok şeyi yaşadık ve biliyoruz!. Pişman olduğumuz hiç biri işi yapmayız, asla yazı yazmayız. Kimsenin sırtına basarak da bir yerlere çıkma gibi bir düşüncemizde yoktur. Dün ne isek, bugünde oyuz, yarın da; o olacağız. Siyaseti kullanarak, şarlatanlık yaparak, makamları kullanarak; kimlerin, nerelere geldiğini ve de gelmek istediğini de biliriz ve diyoruz ki; herkes haddini bilecek ve kendisini ve kendilerini Türkiye Cumhuriyeti Devletinden büyük görmeyecek!….

Gün;  birlik ve beraberlik olma günüdür. Birileri illaki 7 vatan evladımızın şehit düşmesini bahane ederek bölgeyi ateş çemberine döndürmek istiyorsa bunu başaramayacaktır!.

Tokat’ı, Reşadiye’yi, Niksar’ı karıştırmak gibi bir düşüncesi varsa da bunu normal şartlarda başaramayacaklardır da. Bu bölgeyi ancak şu şekilde karıştırıla bilinir. 7 vatan evladımıza kurulan kahpe pusu gibi bir şeyler yapılırsa, zaten “KAHPELİĞE DAĞLAR DAYANMAZ“ . Kahpelikte sınırda yoktur, sınırsız bir şekilde her şey yapıla bilinir ama, erkekçe, mertçe alenen, kimse bu bölgeyi karıştıramaz.” dedik ve şunları ekledik.

“KAOSTAN KİM FAYDALANMAK İSTİYOR“ başlıklı yazımızın hedefi bellidir ve yazı açık ve nettir. Kimse; Türkiye Cumhuriyeti Devletimden büyük değildir!. Makam ve mevkileri ne olursa olsun, hangi bölgede yaşarsa yaşasın kimse ayrıcalıklı da değildir!.

Bölgenin terör örgütleri tarafından seçilmesinin nedeni ne olabilir?. Kahpe saldırılar  neden yapılır?. Belliki bölgenin hassasiyetleri vardır, terör örgütleri bu hassasiyeti bilerek bölgeye yerleşmişler ve kahpece eylem yapmışlardır. Bölge halkı ve bölgede yaşayan herkes, bu ülkeyi seviyorsa, bu Devleti seviyorsa ve Şehitlerimizin akan kanlarının yerde kalmasını istemiyorsa!, yapılacak tek iş var, kahpe kurşun atanların bir an önce bulunup adalete teslim edilmesidir. Şayet babayiğitler varsa da; dağda, bayırda ve ormanlık alanda hainlerin leşini yerlerde sürükleyebiliyorsa ona da helal olsun deriz.

7 vatan evladımızı kahpe kurşunlarla kara toprağa düşürenler cezalarını bulduğu zaman, bizler kendimizi adam yerine koyacağız!, ama asla ve asla, Devletimizin Güvenlik Kuvvetlerini zafiyete sokacak hiçbir harekete girmeyeceğiz.” dedik ve devamında.

Olayın öncesinde ve sonrasındaki sorumlular bellidir. Olayın aydınlanması,  hem ülkem adına, hem Devletim adına, hem de Milletim adına aydınlığa çıkmasıdır. Olayın aydınlığa çıkartacak tek güç, Güvenlik Kuvvetlerimizdir. Ancak; Reşadiyeli insanlarımız da burada sorumludur ve yetkilidir. İşte size yetki; 7 vatan evladımızın canına kasteden kim veya kimlerse onların bulunması için Güvenlik Kuvvetlerimize destek veriniz gece gündüz demeden, dağ, taş dinlemeden elde ettiğiniz bütün bilgileri, bütün belgeleri, bütün delilleri en kısa zamanda güvenlik kuvvetlerine bildiriniz, getiriniz” dedik ve devamla.

Milliyetçilik, vatan severlik sözle olmuyor, icraatla oluyor. Birileri yazdığımız yazıdan rahatsız olabilir tabiki, bizlerde yapılanlar karşısında rahatsız olduk üzüldük kahrolduk ve yazıyı kaleme aldık!.

Evet; Reşadiye halkından beklentimizi, Sazak Köyü ve civarında yaşayanlardan beklentimizi dile getirdik. Bu vatanı seviyorsanız, bu Bayrağı seviyorsanız, Mehmetçiğimizi seviyorsanız, görev başına. Kahpe teröristleri bulunuz, güvenlik kuvvetlerine teslim ediniz, gücünüz yetmiyorsa; 155 veya 156  noları arayarak vatan borcunuzu yerine getiriniz.

Kimse olayları bahane ederek, Şehit cenazeleri üzerinden rant elde edemez, kimse kişisel zevklerini tatmin edemez. Herkes haddini bilecek!.

Bizi herkes tartışa bilir ama; bizlerin Vatan Sevdasını, Türk Milleti aşığı olmamızı asla tartışamaz.

BAYRAKLARI BAYRAK YAPAN ÜSTÜNDEKİ, KANDIR. TOPRAK EĞER UĞRUNDA ÖLEN VARSA VATANDIR.

“AĞZIDAN SALYA AKANLAR” bizi asla tartışamaz. Bizler; Ulu Önder Mustafa Kemal’in;“EY TÜRK GENÇLİĞİ” vecizesini Gençlere okutup ne anladıklarını öğrenmek için çalışma yapacak kadar duyguluyuz, bu ülkeye, sevdalıyız!.

Güçlü Devlet, Güçlü Millet olmak istiyor isek bu böyle biline.

Bölgemizde bundan sonra olaylar olmaması için yapılacak her hangi bir iş var ise, her hangi bir çalışma var ise, bunları yapmaya ve desteklemeye her zaman varız. İnsanlarımıza hizmet yapmak bizlerin boynunun borcudur.” diyerek yazımıza son verdik.

Yazımız bir hayli uzun olduğu için tamamına yer vermedik.

2009 yılında yaşanan  bir terör olayı kaleme aldığımız için yazdığımız yazıdan dolayı defalarca şikayet edildik, yetmedi şahsıma hakaret edilen onlarca internet sitesinde yazılar yazıldı tehdit edildim ve halen tehdit edenlerin isimleri sitede durmaktadır, tehdit ve hakaret sözleri Googleden silinmesi için defalarca yargıya baş vurduğum halde silinmedi!!!

Bölgemizdeki terörün yoğunluğundan dolayı devletimizin yanında yer aldığımız için yaşamadığımız, almadığımız tehditler kalmadı, ama çok şükür ayaktayız, bugünde devletimizin sonsuza kadar yaşaması için, milletimizin birlik ve beraberliği için mücadeleye devam ediyoruz.

Terörden canı yanmış bir insan olarak siyasetçilerin ülkemizde terörün bitmesini istiyoruz, hiçbir insanımızın terörden dolayı, kirli siyasi rantdan dolayı sıkıntıya düşmesini istemiyoruz.

Yaşadığımız hayat tecrübesi bizlerin dikkatli olasını, halkın çeşitli bahanelerle kışkırtılıp sokağa dökülmesini isteyenlere karşı uyarıcı görevimizi yapmayı zorunlu kılmaktadır.

Bu düşünceden hareketle, İYİ Parti genel başkanı Meral Akşener’in Televizyonların karşısına çıkıp; “Meral Akşener’i korkutacak adam anasından doğmadı. Allah’tan başka bir kişiden korkuyorsam eğer, eğer cenabı hakkın dışında bir Allah’ın kulundan korkuyorsam Allah beni kahretsin. Dolayısıyla korkmuyorum Recep Bey.” diyerek halkı, Cumhurbaşkanımıza karşı kışkırtıcı sözler sarf etmesini kabul etmiyoruz!.

Yani; Akşener yukarıdaki sözleri sonrasında, kendisine gönül vermiş çeşitli il ve ilçelerdeki bazı insanlar “kendisine görev verilmiş” gibi, gücünü Akşener’den aldığını düşünerek bazı kişi ve kurumlara saldırmaya kalkmış olsa ne olurdu?

Siyasetçiler sözlerine dikkat etmeli, halkı ve taraftarları kışkırtıcı sözlerden vazgeçmelidir.

Bizlerde gerçekler ortada iken, olay aydınlığa çıkmış iken, İYİ parti genel başkanı kışkırtıcı sözlerinden dolayı hem Cumhurbaşkanımızdan, hemde halkımızdan yanlış anlaşılmalardan dolayı özür dilemelidir.

Günün Sözü; ÖZÜR DİLEMEK KÜÇÜKLÜK DEĞİL, BÜYÜKLÜKTÜR.

 

Popular Articles

Latest Articles