![MİSAFİR KALEM AYDIN BOLAT](https://kilalu.blog/news/2024-07-30-13:14/MİSAFİR KALEM AYDIN BOLAT.jpg)
BÜYÜK DEPREMİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
- Milletin birlik, beraberlik, yardımlaşma ve dayanışma duygusu ile ruh güzelliği ortaya çıktı.
- Her kimlikten insanımızın afet karşısındaki ortak tepkisi, destek çabası, seferberlik aksiyonu , merhamet hissiyatı, gözyaşı ve acısı birleşti. Milletin insani vicdanı afeti kuşattı.
- Deprem afetinin ayırmadığı etnik, dini, mezhebi yaşam tarzı ve kimlik , zengin, fakir, kadın, erkek, çocuk, genç, yaşlı farklılıklarını milletimiz de ayırmadı yardıma koştu.
- Halkımız, vatandaşlarımız tek yürek millet olmanın sınavından geçer not aldı. Mayasının ne kadar sağlam olduğunu gösterdi.
- İstisnai tavır, tepki, kötülükler çok cılız kaldı.
- Siyaset kurumu, bir kısım medya, bazı kesimler acıyla orantılı empati yapamadı. Sorumsuz, özensiz, dikkatsiz, biraz da duyarsız pragmatist, oportünist ve aymaz duruşlar sergilediler. Milletin hassasiyetlerine uzak, ters ve yabancı kaldılar.
- Dünya afete çok duyarlı bir tepki verdi. Tüm ülkeler Meksika’dan Japonya’ya, El Salvador’dan Katar’a, ABD’den Çin’e, Yunanistan’dan İsrail’e(Avrupa, Asya, Afrika…) DSÖ’nün 4. Alarmı üzerinden arama-kurtarma desteği ve insanı gıda, ilaç, ihtiyaç yardımlarıyla ülkemize koştu. Küresel bir empati oluştu. “Türk’ün Türk’ten başka dostlarının da olduğu” test edildi. İnsanlık vicdanı apaçık sembolleşti.
- İnsanlığın temelde önce iyiler ve kötüler olarak ayrıştığını, her milletin iyisinin ve kötüsünün olabileceği ispatlandı. Herkesi iyiler üzerinden, insani vicdan çizgisinden uluslararası ve ulusal ilişki ve diyaloglarla dünyamızı barış, huzur ve insani değerler üzerinden kurabileceğinin örneği verildi.
- “Dış güçler” üzerinden yalnız tehdit ve komplo teorileri ile yalnızlaşmak, ötekileştirmek yerine barış, bir arada yaşama, güven veren bir dünyanın olabileceği mesajı algılandı.
- Kafkaslar, Balkanlar, Orta Asya, Uzak Doğu, Afrika… üzerinden gönül coğrafyamızın kardeş duyarlılığının yankıları, temsilleri, tepkileri yürekleri ısıttı.
- Dünyanın her köşesindeki Türkiye diasporası ayağa kalktı. Bulundukları ülkelerin insanlarını da arkalarına katarak yardım seferberliğinin gözleri yaşartan örneklerini verdiler.
- “Türkiye Türkiye’den büyüktür.” mottosunun küresel, konjönktürel resmini izledi bütün dünya ve insanlık.
- Adeta “Bir musibet bin nasihatten yeğdir.” Sözünün sağlaması gibi bu büyük afet(musibet) bize ibretler, dersler, öğütler, sonuçlar bıraktı. “Her şerde bir hayır da vardır “ hükmünün hayır tarafı bu olsa gerektir.
Bunlar acımızı bir nebze hafifleten tespitler, neticeler olarak yaşadıklarımız…
Ancak bu doğal afetin, deprem ülkesi olarak Türkiye’nin tedbirsizlik, aymazlık, eksiklik olarak herkesin bildiği, dile getirdiği zaaflarını göz ardı edemeyiz. 10 şehrimizdeki tahribatı/enkazı, on binlerce şehidimizi, yüz bini geçen yaralımızı, milyonlarca depremzedenin acılarını, tüm milletin ve ülkenin kayıplarını, gözyaşlarının sorumluluğunu taşıyan her sıra ve seviyeden ilgilileri es geçemeyiz. Herkesin, hepimizin mesuliyetini de..
“ Deprem öldürmez, bina ve ihmal öldürür” mottosunun failleri kimler?
Deprem bir kozmostur kaos değil. Deprem bir tabiat olayıdır. Yağmur, kar, fırtına, kasırga, sel, tayfun gibi. Tabiat olaylarının kanuniyetleri, bilimle saptanmış şartları, etkileri vardır. Bu hal işte doğanın kaderidir. Savunması, korunması ve tedbirleri yine bilimsel olarak mevcuttur.
Sadece sonuçları “İlahi takdir” olarak görülürse kaos ve yıkım kaçınılmaz olur.
Büyük afet bölgesinde sapasağlam kalan, yıkılmayan binalar, mahalleler, şehirler (TOKİ konutları, Erzin ilçesi, bazı münferit yapılar ile körfez depreminde Tavşancıl yerleşim yeri) ders veren anıtlardır. Bilime riayetin, tedbirin, aklı selimin ayaktaki örnekleridir.
Bunlarda bize derstir, nasihattir, öğüttür. Tedbirsiz tevekkül olmaz!
Öyleyse;
Deprem ülkesi olan vatanımızda yakın geçmişimizdeki afetlerden ders alamadık (Elazığ, Van, İzmir, İzmit, Düzce, Erzincan depremleri …) bari bu son büyük afetten ders, ibret alarak mesuliyet duyarlılığı ile tedbirler alalım.
Ölen şehirlerimizi, yıllar sürecek kayıplarımızı, enkaza dönen bölgeyi, yaşanan ekonomik, sosyal, kültürel, psikolojik ve stratejik yıkımı kaldıracak çareler, çözümler üretelim.
Güzel yurdumuzu, geleceğimizi kurtaralım. Enkaza, yıkıma, acılara son verelim. Yetsin artık.
DEPREM
Kırılan faylar Çöken binalar
“İmdat” feryatları “Kimse yok mu” çığlıkları
Kaybolan hayatlar Yıkılan hayaller
Ölen şehirler
Hayalet kentler
Yitirilen yıllar
Tüketilen umutlar
Yanan canlar
Dökülen kanlar
Akan gözyaşları
Parçalanan yürekler
Yalnızlaşan ruhlar
Cansız bedenler Yetim/öksüz çocuklar
Dul kalan eşler
Yavrusuz analar, babalar
Dağılan yuvalar
Çaresiz insanlar On binlerce şehit
Yüz bini aşan yaralı Enkaz bir çevre
Ümitsiz milyonlar Savaştan beter bir tablo!
Çöken ekonomi…
Çadır, konteynır beldeler Milyonlarca muhacir
Bütün ülke ensar
Boşta kalan teşhis
Alınmayan tedbir
Ertelenen çözüm
Boş yere akılsız tevekkül
Yanlış yorum “Takdir Planı” Doğanın kaderi
Evrenin kozmosu
Kainatın kanunu
Yaradan’ın Sünnetullahi
Depremin afeti
Halkın dehşeti Ülkenin felaketi!
YETSİN! artık Asrın MİLADI olsun…
Bil Halkım
Duy Milletim Gör Devletim
Affet Allahim..
Affet!