H­A­Y­V­A­N­C­I­L­I­Ğ­I­ ­K­R­İ­Z­E­ ­S­O­K­A­N­ ­S­E­B­E­P­

H­A­Y­V­A­N­C­I­L­I­Ğ­I­ ­K­R­İ­Z­E­ ­S­O­K­A­N­ ­S­E­B­E­P­

Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim üyesi Hayvancılık konusunda önemli tespitler yaptı.

Öğretim üyesi Ali Vaiz Garipoğlu, ”Ülkemiz hayvan yetiştiriciliğinde en önemli problemlerin başında gelen yüksek yem (besleme) maliyetlerinin düşürülmesi konusunda başvurulacak bir takım yollar vardır.
Herhangi bir hayvancılık işletmesinde yem (besleme) maliyetleri işletme masraflarının yaklaşık % 60-80’lik kısmını oluşturmaktadır.
Et ve süt üretiminin birincil üretim kaynakları olan geviş getiren (ruminant) hayvanların (koyun, keçi, manda ve sığır) günlük diyetlerinin (rasyonlarının) önemli bir kısmını yem bitkileri (yonca, korunga ve fiğ) , silajlar (mısır silajı, yonca silajı ve buğday silajı) gibi KABA YEMLER oluşturmaktadır.
Bahsedilen bu kaba yem grubu içinde besleme değeri oldukça düşük olan samanlar bazı kişi ve kesimlerce yem olarak kabul edilmemektedir.
Bence bu çok doğru bir yaklaşım değildir…
Hayvan beslemede kullanılan kaba yem kaynaklarının farklı nedenlerle (meraların amaç dışı kullanımı, tarım arazilerinin yapılaşmaya açılması vb) giderek azalma sürecine girdiği günümüzde geviş getiren hayvanların beslenmesinde kullanılma potansiyeli olan tüm materyallerin (farklı bitkisel üretim hasat artıkları, ağaç yaprakları, çalılar) yem kaynağı olarak değerlendirilmesi konusunda gerekenin yapılması gerekmektedir.
Tabi ki aslolan kaba yem kaynaklarının üretim alanlarının korunması konusunun es geçilmemesi ve gerekli tedbirler alınmasıdır.

MERALARIMIZ HAZİNEMİZDİR. KORUNMALIDIR…

MERA OLMADAN ET VE SÜT ÜRETİMİ OLMAZ….

ET VE SÜT ÜRETİMİ OLMADAN DA SAĞLIKLI BİR NESİL YETİŞTİRMEMİZ MÜMKÜN OLMAZ.” dedi.

Haber: Ceyda Yılmaz

Popular Articles

Latest Articles