Aşık Eşref Tonbuloğlu, Türk halk müziği ve şiirinin başarılı isimlerinden biri olarak kabul ediliyor. Tokat yöresi ozanları arasında sayılan Tonbuloğlu, yaşamı ve eserleriyle bu alanda önemli bir iz bıraktı. Peki, bu ünlü ozan kimdir? Hayatı ve sanat serüveni nasıl şekillendi? Gelin, Aşık Eşref Tonbuloğlu’nun hayat hikayesine ve eserlerine daha yakından bakalım…
ÇOCUKLUK YILLARI VE İLK ADIMLAR (1945-1960)
Eşref Tonbuloğlu, 1945 yılında Tokat’ın Almus ilçesine bağlı Alemdar köyünde doğdu. Babasının vefatı üzerine çok erken yaşta ailesinin geçim yükünü üstüne almak zorunda kaldı. İlkokul eğitiminin ardından köyün değirmeninde çalışmaya başladı. Bu sırada ozan ve şairlerden etkilenmeye başladı. Köyünde okuyan öğretmeninin teşvikiyle şiir ve türkü söyleme yeteneği gelişmeye başladı.
İSTANBUL’A GÖÇ (1960-1970)
Babasının kaybından derinden etkilenen Tonbuloğlu, geçim sıkıntısı içinde 1960’lı yılların başında İstanbul’a göç etti. Burada çeşitli işlerde çalışarak geçimini sağladı. Boş zamanlarında saz çalmayı ve şiir yazmayı ihmal etmedi. Özellikle ünlü ozan Daimi’den fazlasıyla etkilendi. İlk bestelerini bu dönemde yaptı. Zamanla kendini daha da geliştirdi.
SANAT HAYATINDA İLERLEME VE ÜN KAZANMA (1970-1990)
Tonbuloğlu, 1970’li yıllarda sırasıyla Almanya ve Avustralya’da uzun süre yaşadı. Gurbet acısını şiirlerine aktardı. 1977’de ilk 45’liğini çıkardı. TRT programlarına katılarak tanınırlığı artmaya başladı. İsimli ozanlarla aynı sahneyi paylaştı. 18 kitaplık şiir derlemesine imza attı. En çok seslendirilen eserleri oldu. 1990’lara gelindiğinde efsanevi bir isim haline gelmişti.
78 yaşında olan Eşref Tonbuloğlu, “dünyadaki cennetim” dediği Almus’ta yaşamını sürdürmektedir. Türkçe’nin en verimli ozanlarından biri olarak kabul edilmektedir. 20.000’i aşkın şiiri ve 150’ye yakın bestesi bulunmaktadır. En önemli eserleri arasında “Başındaki Yazmayı”, “Evleri İki Katlı”, “Gurbet elden ele dolaşıyor” sayılabilir.
Zor şartlar altında yetişen Tonbuloğlu, şiirleri ve türküleriyle halkın sevgisini kazanmayı başardı. Türk halk şiirine önemli katkılarda bulundu. Günümüzde de ozanlık geleneğinin yaşayan efsanelerinden biri olarak kabul görmektedir.