A­Y­N­A­L­A­R­

A­Y­N­A­L­A­R­

Gençliğimde saçlarımla barışıktım. Benim diyen aktöre taş çıkartırdım. Filim tekliflerine dönüp bakmazdım bile. Oysa ben iç dünyamda yarattığım filimlerde hep başrollerde oynar ve farklı, mutlu dünyalar kurardım. Nedense aşk filimlerinde fazla rol almazdım. Birkaç filimde oynamış, sevgilime bir türlü kavuşamamıştım. Genellikle sermaye emek çelişkisi olan toplumsal filmlerin aranan oyuncusuydum ama bunun cemeresini zindanlarda güneşe özlemle ödemiştim.
Yıllar yılları kovaladı. O aranan eski jön yaşlandı. Kimse dönüp bakmaz oldular bana. Kenarda köşelerde yalnız dolaşarak günlerimi geçirmeye başladım. Evde bile ayna olmadığı için kendimi gençlik yıllarımdaki halimle avutuyordum. Öyle olmadığımı biliyordum ama deli gönlüme teselli işte.
Mahallemize yeni bir kuaför dükkânı açılınca ” hayırlı olsun, hoş gelmişsin arkadaşım” diye müşteri koltuğuna oturunca 66 lık Ayhan’ ın 25 lik Ayhan olmadığını karşımdaki ayna bağıra bağıra söyleyince işin gerçeğini anladım. Boşuna hayal kurma, sen bu yaşın güzelliğini çıkarmaya bak, dedim kendi kendime.
Aynalar. Ah bu aynalar iyi ki varlar. Yoksa kara toprağa düşene dek kendimizi hâlâ 25 lik sanacağız.
” Traş nasıl olsun amca?”
İç dünyamdan sıyrıldım.
” Genç tıraşı olsun evlat, çapkınlığa çıkacam.”
Helalın var amca, bu yaşta bu heyecan”
” İnsan kendisini hissettiği yaştadır evlat.”
Makas şakır şakır kulaklarımın arkasında çalışmaya başladı…

Ayhan Sarıkaya

Şair ve Yazar

Popular Articles

Latest Articles