­T­ü­r­k­i­y­e­ ­y­ü­k­ü­n­ ­b­ü­y­ü­k­ ­b­i­r­ ­k­ı­s­m­ı­n­ı­ ­ü­s­t­l­e­n­d­i­­

­T­ü­r­k­i­y­e­ ­y­ü­k­ü­n­ ­b­ü­y­ü­k­ ­b­i­r­ ­k­ı­s­m­ı­n­ı­ ­ü­s­t­l­e­n­d­i­­

Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Başkan Vekili Bela Szombati, Türkiye'nin 2 milyondan fazla Suriyeliye geçici koruma statüsü verdiğini ve 6 milyar dolar harcadığını belirterek "Barınma, sağlık, eğitim ve çalışma imkanı sağladığı için Türkiye'ye teşekkür ediyoruz" dedi.

Türkiye'de yaşayan Suriyelilerin eğitim ve gıda ihtiyaçlarının karşılanmasına destek vermek için hayata geçirilen "Avrupa Birliği'nin Suriye Krizinde Türkiye'ye Destek Projesi"nin açılış programı yapıldı.

AB'nin UNICEF ve Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı (WFP) ile ortaklaşa hayata geçirdiği projenin açılış toplantısında konuşan Szombati, Türkiye'nin krizden kaynaklanan yükün büyük bir kısmını üstlendiğini kaydetti. Türkiye'nin en büyük sığınmacı nüfusuna evsahipliği yapan ülkelerden olduğunu belirten Szombati, "Türkiye, 2 milyondan fazla Suriyeliye geçici koruma statüsü verdi, sığınmacılara evsahipliği yaparken 6 milyar dolar harcadı. Barınma, sağlık, eğitim ve çalışma imkanı sağladığı için Türkiye'ye teşekkür ediyoruz" ifadesini kullandı.

Szombati, insani krizin giderek derinleşmesi nedeniyle AB'nin de desteğini artırdığını, Türkiye ve bölge ülkelerine destek vermeye başladığını ve 4 milyar avroluk fonu harekete geçirdiğini söyledi. Türkiye'nin uzun zamandır devam eden bu sorunla başa çıkmak için uluslararası toplumun desteğine ihtiyacı olduğunu belirten Szombati, AB ve üye ülkelerin, yeni bir finansman aracı olarak kurulan fonla krizlere hızla müdahale etmeyi ve ilave yardımları esnek bir şekilde sağlamayı amaçladığını vurguladı.

Szombati, sözleşmelerde en önemli iki ihtiyacı karşılamak için eğitim ve gıda güvenliğine ağırlık verildiğini ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ile yapılan ilk proje 12,5 milyon avro tutarında ve Suriyeli çocuklara kapsayıcı ve kaliteli eğitimi psikososyal destekle ulaştırmayı amaçlıyor. Kızılay ve AFAD ile yapılan 5 milyon avroluk ikinci proje ise 3 ayrı kamptaki 41 bin Suriyeli sığınmacının aylık gıda yardımı almasını mümkün kılacak. Türkiye'deki partnerlerimizle çalışarak bu aracı en iyi şekilde kullanmayı amaçlıyoruz."

AB Türkiye Delegasyonu Mali İşbirliği Başkanı Simona Gatti, AB'nin bölgesel fonlarının proje kapsamında değerlendirileceğini, bunun Türkiye'nin üstlendiği yük ve sorumluluğun kabul edilmesi ve paylaşılmasına yönelik bir girişim olduğunu söyledi.

- "Türk Kızılayı, projenin önemli uygulayıcılarından biri"

Türk Kızılayı Genel Müdürü Mehmet Güllüoğlu da konuşmasında, başlangıçta yerel ve bölgesel bir konu olan, ülkelerinden kaçmak zorunda kalan Suriyelilerin durumunun, zamanla küresel bir kriz halini aldığını belirtti.

Güllüoğlu, "Türkiye olarak Suriye ile benzer bir kültüre ve aynı dine sahibiz. Sınır şehirlerimiz aynı kültüre sahip ve bu dünyanın istifade etmesi gereken bir imkan. Aksi takdirde bu sorun, başka ülke ve bölgeleri de etkileyecek" ifadesini kullandı.

Kampların bulunduğu çeşitli bölgelerde yapılan çalışmalara ilişkin bir rapordaki bilgiye göre, Türkiye'deki Suriyelilerin yüzde 78'inin başka ülkelere gitme şansı olsa bile Türkiye'de kalmayı tercih edeceğini gösterdiğini söyleyen Güllüoğlu, insani yardımlar açısından bunun bir fırsat olarak görülmesi gerektiğini vurguladı.

- "Finansman sıkıntıları nedeniyle kamp sayısını düşürmek zorunda kaldık"

WFP Türkiye Temsilcisi Jean-Yves Lequime de kurumların güçlü ortaklığı ve birlikte çalışmasının önemine işaret etti. Lequime, 2011'den bugüne kadar 1,6 milyon ton gıdanın Türkiye'nin de işbirliği sayesinde Suriyelilere ulaştırıldığını kaydederek "Finansman sıkıntıları nedeniyle kamp sayısını düşürmek zorunda kaldık" dedi.

Kahramanmaraş'taki kampı ziyaret ettiğini ve Suriyeli öğretmenlerle bir araya gelerek ülkelerini idare edecek gelecek kuşaklara verilen eğitimleri gördüklerini belirten Lequime, Türkiye'deki Suriyelilerin mutlu bir şekilde kahvelerini içtiklerini, eğitim ve sağlık hizmetlerini aldıklarını, Türk Kızılayı ile WFP aracılığıyla sağlıklı gıdaya erişim imkanı bulduğunu anlattı.

Programın başından bu yana Türk Kızılayı ile yapılan çalışmalarda programa 17 milyon avronun aktarıldığını kaydeden Lequime, 400 milyondan fazla Suriyeliye bu kaynakla erişildiğini söyledi.

- "Hepimizin ahlaki sorumluluğu var"

UNICEF Türkiye Temsilcisi Philippe Duamelle, projeye kolektif katılımın, karşılaştığı krizde Türkiye'ye verilen ortak desteğin göstergesi olduğunu belirtti.

Türkiye'deki Suriyeli çocukların eğitiminin önemli bir ihtiyaç olduğunun altını çizen Duamelle, "Burada önemli olan bir kuşağı korumak, bütün bir kuşağın yok olmasını önlemektir. Bunun yapılamaması, sadece çocukların değil Suriye'nin ve bölgenin geleceği için de yıkıcı etkiler doğuracaktır. Burada hepimizin ahlaki sorumluluğu var" diye konuştu.

Suriye'deki krizin kısa zamanda sona ermeyeceğini ve 2 milyondan fazla sığınmacının Türkiye üzerine yüklenmesinin doğru olmadığını belirten Duamelle, şöyle devam etti:

"Bugün Türkiye'de okul çağına gelmiş 660 bin Suriyeli çocuk var ve 300 binden fazlası okula gidemiyor. Eğitim fırsatlarının artırılması gerekiyor. AFAD ve MEB'in girişimleri sayesinde 250 binden fazla çocuk okula devam ediyor. Yakın işbirliğimizi ilerletme arzusu içindeyiz"

- "Keşke su dağıtan Kızılay ve AFAD ekiplerini de çekselerdi"

AFAD Müdahale Dairesi Başkanı Fatih Özer, Suriyelilerin Avrupa'ya gitme çabaları sonucu gelişen olayların son zamanlarda basında daha çok yer almasıyla dikkatlerin Suriye'ye çekildiğini kaydetti.

Özer, Avrupa basınında Türkiye'nin yıllarca yaptığı fedakarlığın yeterince yer almadığını söyleyerek "Keşke su dağıtan Kızılay ekiplerini de AFAD ekiplerini de çekselerdi. Jandarmanın kendilerine gönderilen öğle yemeğinden fedakarlık yaparak Suriyelilerle paylaştıklarını da yayınlasalardı keşke" dedi.

WFP'nin 173 milyon dolarla en büyük yardımı yapanlardan biri olduğunu, Türkiye'ye aktarılan fonların çocukları eğitim ve öğretime kazandırma çalışmalarına harcanacağını belirten Özer, desteğini esirgemeyen AB temsilcilerine teşekkür ederek sözlerine son verdi.

- "Daha iyi neler yapabiliriz, bunun azmi içindeyiz"

Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Yusuf Büyük, "Daha iyi neler yapabiliriz, bunun azmi ve gayreti içindeyiz" ifadesini kullandı.

Büyük, uluslararası donör ve sivil toplum kuruluşlarının UNICEF ve AFAD gibi kurumları daha çok fonlaması gerektiğini söyledi. Toplantının teşvikleri duyurarak daha çok destek almak için bir fırsat olduğunu dile getiren Büyük, "Hiçbir çocuğu kaybetmeye ve akranlarından geri kalmasına tahammülümüz yok" diye konuştu.

Projenin açılış programında konuşmaların ardından katılımcılar toplu fotoğraf çektirdi.

(AA)

Popular Articles

Latest Articles