U­b­e­r­ ­ç­a­l­ı­ş­a­n­l­a­r­ı­ ­k­u­l­l­a­n­ı­c­ı­l­a­r­ı­ ­g­ö­z­e­t­l­i­y­o­r­ ­m­u­?­

U­b­e­r­ ­ç­a­l­ı­ş­a­n­l­a­r­ı­ ­k­u­l­l­a­n­ı­c­ı­l­a­r­ı­ ­g­ö­z­e­t­l­i­y­o­r­ ­m­u­?­

ABD’de devam etmekte olan bir davada ifade veren eski bir Uber mühendisi, şirketin içindeki etik dışı davranışların boyutlarını ortaya koydu.

Eski Uber çalışanı Ward Spangenberg verdiği ifadede, şirketin çalışanlarını denetlemek konusunda yetersiz kaldığını, isteyen çalışanın Uber kullanıcılarının verilerine kolaylıkla eriştiklerini hatta anlık olarak lokasyonlarını takip edebildiklerini aktardı.

Uber çalışanlarının daha çok sevgililerini/eşlerini veya ünlüleri takip ettiğini belirten eski çalışan, durumun vahametini de ortaya koymuş oldu.

Uber çalışanlarının bu bilgileri, paparrazzilere, magazin basınına sattıkları; eşlerini/sevgililerini hatta eski sevgililerini bu veriler üzerinden taciz ettikleri yönünde şikayetler de bulunuyor.

Uber hakkında açılan bu dava, mobil cihazlarımıza kurduğumuz uygulamaların yarattığı mahremiyet açığına dair tartışmaları da alevlendirmesi bekleniyor.

Mobil uygulamalardaki mahremiyet sorunu sadece Uber çalışanlarının, kullanıcıların lokasyonlarını görmesiyle sınırlı değil.

Herhangi bir mobil uygulamanın geliştircisi, telefonun kamerasına, fotoğraf galerisine, arama bilgilerine, SMS’lere, mikrofana erişim alarak, kullanıcının tüm mahrem bilgilerine ulaşabiliyor, isterse anlık olarak takip edebiliyor.

Bilinçli kullanıcılar, mobil işletim sistemlerinde, hangi uygulamanın ne zaman hangi veriye ulaştığını, telefonda hangi aktiviteyi gerçekleştirdiğini gösteren logların kayıt edilmesini istiyorlar. Bu sayede kötü niyetli uygulamaları tespit etmek çok daha kolay olacak. Bu işlevi gören bazı mobil uygulamalar bulunuyor ancak bu uygulamalar da başlı başına bir güvenlik/mahremiyet açığı yaratıyor.

Popular Articles

Latest Articles