Y­e­r­l­i­ ­ü­r­e­t­i­m­ ­v­e­ ­i­h­r­a­c­a­t­ ­n­a­s­ı­l­ ­y­ö­n­e­t­i­l­m­e­l­i­?­

Y­e­r­l­i­ ­ü­r­e­t­i­m­ ­v­e­ ­i­h­r­a­c­a­t­ ­n­a­s­ı­l­ ­y­ö­n­e­t­i­l­m­e­l­i­?­

Son dönemlerin en çok konuşulan konularından biri olan yerli üretim ve milli üretim konusunda neler yapılmalı? Özellikle de ihracat ve markalaşma konusunda, Avrupa ve dünya pazarının gerisindeyiz. Peki, bu durum nasıl değiştirilebilir?

Yerli üretime önem vermeleri nedeniyle de kendi ürünlerini müşteriye sunan şirketler, yerli ve milli üretim ile birlikte ihracat konusunda da avantaj sahibi olabiliyor. Farklı kategorilerde çok sayıda ürünü olan şirket, yerli markalar arasında en çok ürün portföyüne sahip markalar arasında yer alıyor. 

Bu konudaki kritik detay ise, yerli üretim ile yapılan ürünlerin ülke sınırları dışında da satılabilir olması. İhracat konusu son derece önemli.  

Dünya bilişim pazarının 4.1 trilyon dolar, Avrupa bilişim pazarının 1.2 trilyon dolar, Türkiye bilişim pazarının ise yalnızca 31.2 milyar dolar seviyesinde.  Türkiye’nin bilişim sektörü ihracatının ise sadece 1.02 milyar dolar olması da kayda değer bir diğer nokta.

Yerli üretim ihracatının büyümesi için, yapılması gereken en büyük çalışma ise milli ve yerli üretim konularında teşviğin artırılması. Dünyada ticaretin yüzde 14’ü bilişim sektöründe dönüyor. Türkiye’nin de bilişim sektöründeki ihracata benzer oranlarda katılması gerekiyor. Yapılması gereken şey ise, ülke içindeki satışlar kadar, yurtdışına da satışların yapılabilmesi. Bunun yolu ise “marka” olmaktan geçiyor.

Türkiye’deki yasa gereği bir şirketin ‘Made in Turkey’ olması için yüzde 51 yerlilik oranına sahip olması gerekiyor. Bizde çok yüksek olan bu oran, Tayvan’da yüzde 39 seviyesinde.  Ayrıca, üretmekle birlikte ülke olarak markalaşmaya da önem verilmesi gerekiyor.

Popular Articles

Latest Articles