Ü­n­i­v­e­r­s­i­t­e­l­e­r­d­e­ ­ü­r­e­t­k­e­n­ ­y­a­p­a­y­ ­z­e­k­a­ ­n­a­s­ı­l­ ­k­u­l­l­a­n­ı­l­ı­y­o­r­?­

Ü­n­i­v­e­r­s­i­t­e­l­e­r­d­e­ ­ü­r­e­t­k­e­n­ ­y­a­p­a­y­ ­z­e­k­a­ ­n­a­s­ı­l­ ­k­u­l­l­a­n­ı­l­ı­y­o­r­?­

McGill Üniversitesi Max Bell Kamu Politikası Okulu profesörü ve Medya, Teknoloji ve Demokrasi Merkezi direktörü Taylor Owen, ChatGPT ve diğer üretken yapay zeka araçlarının ortaya çıkışının nasıl yeni bir dinamiğe yol açtığını tartışıyor öğretmenlik uygulamalarına odaklanıyor ve üniversitelerin bu yeni olguyu nasıl ele almaya çalıştığına dair görüşlerini paylaşıyor.

Owen’ın görüşleri şu şekilde;

Öğrenciler, üniversiteler ve öğretim üyeleri olarak keşfedilmemiş sulardayız. Üretken yapay zekanın ortaya çıkışından bu yana ilk kez dijital politika dersimi vermeye başlıyorum. Bunu nasıl ele almam gerektiği konusunda gerçekten emin değilim, ancak işte birkaç gözlemi iletiyorum. Öncelikle üniversiteler ne yapılması gerektiği konusunda her yerde. Politikalar, doğrudan yasaklardan, güncellenmiş alıntı gerekliliklerine, geniş ve büyük ölçüde faydasız direktiflere ve hatta hiçbir politikanın uygulanmamasına kadar uzanır. Henüz bir fikir birliğinin ortaya çıkmadığını söylemek doğru olur.

İkinci zorluk, daha önce kullandığımız intihal yazılımı gibi yapay zeka tespit yazılımının da büyük ölçüde sorunlu olması. Piyasada bazı araçlar olsa da benim görüşüme göre hepsi diskalifiye edici kusurlardan muzdarip. Bu araçların yanlış pozitifler üretme eğilimi var ve akademik dürüstlük ve sonuçta intihalden bahsettiğimizde bu gerçekten önemli. Dahası, araştırmalar bize bu araçların kullanımının öğrencileri yakalamaya çalışan öğretim üyeleri ile kandırmaya çalışan öğrenciler arasında bir silahlanma yarışına yol açtığını gösteriyor. Ancak ironik bir şekilde diğer sorun, bu araçların öğrencilerin telif haklarını ihlal ediyor olabilmesi. Öğrenci yazıları bu tespit yazılımına yüklendiğinde, yazdıkları daha sonra depolanıyor ve gelecekte tespit edilmek üzere kullanılıyor. Aynı hikayeyi önceki nesil intihal araçlarında da gördük ve şahsen bununla hiçbir ilgim olmasını istemiyorum.

Üçüncüsü, yasaklamanın sadece imkansız değil aynı zamanda pedagojik açıdan sorumsuz olduğunu düşünüyorum. Gerçek şu ki, hepimiz gibi öğrencilerin de bu araçlara erişimi var ve bunları kullanacak. Dolayısıyla, sorunun öğrencilerde olduğu fikrinden uzaklaşmalı ve bunun yerine eğitimcilerin öğretimlerini nasıl geliştirebileceklerine odaklanmaya başlamalıyız.

Ancak, üniversitelerde geliştirdiğimiz, bilgiyi ve yeni fikirleri okuma ve işleme ve bunların üzerine yenilerini geliştirme konusunda ilerlediğimiz temel bilişsel becerilerin kaybolduğundan endişeleniyorum. Öğretimimizin bunu koruduğundan emin olmalıyız.

Popular Articles

Latest Articles