'Nitelikli cinsel istismar suçuydu ve artık Yargıtay'da bu suçun gerçekleştiğini vermiş olduğu onama kararı ile bir kez daha teyit etmişti' diyen Yabanoğlu, 'Dosya kapsamında, mağdure o tarihlerde yargılama sırasında bir doğum yapıyor ve bir bebek dünyaya geliyor. Fakat dünyaya geldiği gün bebek vefat ediyor. Yargılama dosyası içerisinde açıkçası talep dahilinde taraf vekilleri tarafından bir talepte olmadığı için mahkemece de böyle bir şey resmen göz önünde bulundurulmadığından bir DNA testi yapılmıyor. Haliyle ortada bir bebek var. Mustafa asla bu suçu kabul etmiyor ve böyle bir cinsel istismar suçu işlemediğini, kendisinin mağdur olduğunu böyle bir suçlama ile haksız yere cezaevinde yattığını söylüyor. Mağdurenin de bir hakikati var, dünyaya gelmiş bir bebek var. Nihayetinde bu bebek için yapılacak olan bir DNA testi, Mustafa'nın bu bebeğin babası olup olmadığı gerçeğini ortaya çıkaracaktı. Biz talepte bulunduk. Zor bir süreç geçirdik. Bebeğin DNA'sı ile cezaevindeki Mustafa'nın DNA'sını karşılaştırması için kan örneğinin Adli Tıp Kurumu'ndan bir talepte bulunduk. Örnekler alındı, adli tıp kurumuna gönderildi ve o çok sevindirici, tüm yargılamanın seyrini değiştirecek haber gelmişti. Çünkü DNA testinin sonucunda Mustafa yüzde 99.9 bebeğin babası değildi. Yargı sürecinde hukuki açıdan yapılan dosya hazırlama aşamasında duruşmalar sırasında başvurularınızı hangi mercilere ne zamanın ne koşulda yapılacağı bir iş takibi konusunda tek başına çalışmadım. Tabii meslektaşlarım bu konuda bana çok yardımcı oldular. Bütün bir ekip çalışmasıydı. Yüreklerini koydular. Onlarda inandılar hep birlikte hem İnandık hem mücadele ettik ve kazandık' ifadelerini kullandı.