Dünya Ekonomik Forumu'nun (WEF) '2030 İçin 8 Hayati Öngörüsü' başlıklı makaleyi analiz eden Isaiah McCall, başlığa son yıllarda sıklıkla duyulan 'Büyük Sıfırlama'yı da ekliyor. 'Asla iyi bir krizin boşa gitmesine izin vermeyin' yorumu ile başlayan analizde, ister istemez 'WEF, beş büyük ailenin yerini mi alıyor?' diye soruyorsunuz. Her yıl yapılan Davos toplantılarında konuşulanları daha çok merak eder oluyorsunuz.
8 öngörü ile dünyayı nelerin beklendiğine dair analize gelin birlikte bakalım.
Kaynak: Medium - Isaiah McCall
"Gelecek bizim tarafımızdan, sizin gibi güçlü bir topluluk tarafından bu odada inşa ediliyor"
Dünya Ekonomik Forumu'nun '2030'da dünya için 8 öngörü' başlıklı makalesinde ele alınan başlıklar çevreden teknolojiye değişiyor.
Forbes'ta yıllar önce yayınlanan '2030'a Hoş Geldiniz: Hiçbir Şeyim Yok, Mahremiyetim Yok ve Hayat Hiç Daha İyi Olmadı' başlıklı makaleden de alıntılar var.
McCall, WEF'in algılandığı gibi, süper kötülerle dolu, kötü karakterlerin toplandığı bir organizasyon değil, sadece dünyaya farklı baktığını söylüyor. WEF başkanı Klaus Schwab'ın son toplantıda söylediği sözlere öncelik veriyor:
Gelecek sadece gerçekleşmiyor. Gelecek bizim tarafımızdan, sizin gibi güçlü bir topluluk tarafından bu odada inşa ediliyor.
“2030'da dünya için 8 öngörü” makalesinde de geleceği şu şekilde hayal ediyor ya da planlıyorlar👇
1. Tüm ürünler hizmet olacak.
Danimarkalı Politikacı Ida Auken, WEF'in vizyonunu anlatmak için şu sözleri kullanıyor:
Hiçbir şeye sahip değilim. arabam yok benim bir evim yok. Herhangi bir cihaz veya kıyafetim yok.
WEF'e göre, 2030 yılına kadar ürünler hizmete dönüşecek. Yani bir araba satın almak yerine, ihtiyacınız olduğunda kiralayacak, bir ev sahibi olmak yerine, ortak dairelerde yaşanılacak.
Dünyanın en büyük varlık yöneticilerinden Black Rock, tüm dünyada gayrimenkul satın alımı yapıyor. Konutu bir hizmet olarak sunma fikri ile yapılan bu alımlar durumu daha korkunç hale getiriyor.
İyi yanından bakmak gerekirse WEF, konut hizmeti alımında insanların daha fazla boş vakte ihtiyacı olduğunu ise eşya ödemeleri için çok çalışmak zorunda kalınmayacağı şeklinde açıklıyor.
McCall ise mülkiyet kaybının net bir kazanç olmayacağını, dünyanın en zenginlerinin her şeye sahip olmaya devam edeceğini düşünüyor.
2. Karbonun küresel fiyatı
WEF, 2030 yılına kadar dünyanın %80'inde bir şekilde “karbon fiyatı” olacağını öngörürken, burada ise otokratik bir gizli gündem olduğunu iletiyor.
Karbon vergisi! Daha fazla ödemeye gücü yetenlerin bunu yapmasını sağlamanın ilerici bir yolu olduğundan yola çıkarak, herhangi bir yere uçmak veya araba kullanmak istemeniz şeklinde bunun maliyetini yükseleceği tahmin ediliyor. Burada amacın insanların toplu taşımayı kullanmalarını sağlamak olduğu bunun aslında daha verimli olduğu belirtilirken, düşük gelirlilerin metro ile seyahatlerine karşılık zenginlerin özel jetleri ile uçurabileceğine değiniyor.
Çevre tartışmalarında bir kısım pes ederken, bir zenginin fedakarlık yapmaması anlamında geldiğini iletiyor.
3. ABD hakimiyeti sona ererken, bir avuç yeni (!) küresel gücümüz var.
WEF, 2030 yılına kadar bir avuç küresel gücün yer aldığı bir “çok kutuplu dünya düzeni” öngörüyor.
Bill Gates, Yuval Noah Harari ve Google, Amazon ve Apple CEO'larından oluşan küresel bir organizasyon, ABD hegemonyasının sona ermesi için mi çağrı yaptı? Evet.
ABD'nin yine de bu güçlerle birlikte olacağını ancak Çin, Hindistan ve AB'nin de önemli oyuncular arasında bulunacağını belirterek, bunun ABD için ne anlama geldiğini 'sanırım öğreneceğiz' diyor.
4. Elveda hastane, merhaba ev hastanesi
WEF, 2030 yılına kadar “sanal sağlık asistanlarının insan doktorlardan daha fazla sağlık hizmeti sunacağını” tahmin ediyor.
Sağlıkta teknoloji ön plana çıkınca hastaneler devre dışı kalabilir. Sağlığımızın “bedenlerin interneti” adı verilen sensörler ve cihazlar ağı ile kontrol edilmesi düşünülüyor.
İsrailli ünlü yazar Yuval Noah Harari, insanların bununla yaşamaya alışması gerektiğini yoksa toplumda işe yaramaz olarak görüleceklerini söylerken sözlerine şöyle devam ediyor:
İnsanlar artık gizemli ve ruhani ruhlar değil, artık hacklenebilir hayvanlarız. İki sınıf olacak: Sömürülenler ve işe yaramazlar. İşe yaramazlar giyilebilir metaverse gibi teknolojileri benimsemeyenler. Sömürülmek, işe yaramaz olmaktan daha iyidir.
5. Çok daha az et yiyoruz.
WEF, 'İngiltere'deki Leeds Üniversitesi'nden Prof. Tim Benton, atalarımız gibi, ete temel bir gıda olarak değil, bir ikram olarak davranacağımızı söylüyor. Kazanan ise büyük tarım ya da küçük üreticiler değil, daha sağlıklı ve çevreye daha az zararlı, yeniden tasarlanan hazır yiyeceklerle tarımın birleşimi olacak' diyor.
'Böcekleri yiyeceksin ve mutlu olacaksın.' gibi mantralar ki WEF'in bu konuda da 'Neden böceklere gıda sistemlerimizde hak ettikleri rolü vermemiz gerekiyor' gibi makaleleri de bulunuyor. Bunların bir düşünce kuruluşu gibi görünen bir yeni pazar yaratma algısı olup olmadığını merak eden McCall, WEF'in böcekleri yedirme konusunda ciddi olduğunu düşünüyor. Ayrıca laboratuvarda yetiştirilen etin daha yaygın olacağını ve hayvan hücrelerinden 'temiz et' üretimi yapılacağını iletiyor.
Burada McCall, et ile et olmayan bir ortamın, aynı çevresel etkiye sahip olduğuna dair güçlü argümanlar olduğunu, ne olursa olsun insanların konunun her iki tarafı hakkında da eğitilmesi gerektiğini savunuyor.
6. Günümüzün Suriyeli mültecileri, 2030'ların CEO'ları
WEF, 2030 yılına kadar “dünyadaki mültecilerin çoğunluğunun eğitimli olacağını” tahmin ediyor. Ayrıca “mültecilerin önemli bir girişimci yetenek kaynağı olacağını” söylüyorlar:
Yüksek eğitimli Suriyeli mülteciler, 2030 yılına kadar reşit olacak ve bu da çatışmalardan kaçmak zorunda kalanların ekonomik entegrasyonunu gündeme getirecek. STK Blue Rose Compass'ın Kurucusu ve CEO'su Lorna Solis, iklim değişikliğinin 1 milyar insanı yerinden edeceği için, dünyanın hareket halindeki nüfuslar için daha iyi hazırlanması gerektiğini yazıyor.
Bu durum için mültecilere kızmanın yersiz olduğunu düşünen McCall, şeytanın avukatlığına soyunarak, tamamen açık sınırların da sürdürülebilir olmadığını söylüyor. Örnek olarak da Polonya'da yaşayan bir arkadaşının çok sayıda Ukraynalı mültecinin ülkeye yük bindirmesinden bahsetmesini veriyor.
Bu sorunun karmaşık olduğunda karar kılıyor.
7. Batı'yı inşa eden değerler sonuna kadar zorlanacak.
WEF demokrasinin başarısız olmasını istemiyor, sadece onun “yeniden tasavvur edilmesini” istiyorlar. 2030 yılına kadar “liberal dünya düzeninin temelini oluşturan değerlerin kırılma noktasına kadar test edilmiş olacağını” söylüyorlar.
İnsan Hakları İzleme Örgütü İcra Direktörü Kenneth Roth, 'tehlikedeyken demokrasilerimizi destekleyen kontrol ve dengeleri unutuyoruz' diyor.
Ama bu değerler nelerdir? Bireycilik, konuşma özgürlüğü, bırakınız yapsınlar (laissez-faire) kapitalizmi, Yahudi-Hıristiyanlık?
WEF bu konuda bir şey söylemiyor ama McCall yönetimi ele geçirdiklerinde söyleyeceklerini düşünüyor.
8. 2030'lara kadar insanları Kızıl Gezegene taşımaya hazır olacağız.
'Dahası, oraya vardığımızda muhtemelen uzaylı yaşamın kanıtlarını keşfedeceğiz, diyor NASA Baş Bilim Adamı Ellen Stofan. Bilim, uzay teknolojisi için pratik uygulamaların yanı sıra, dünyadaki yaşamla ilgili büyük soruları yanıtlamamıza yardımcı olacaktır.'
WEF'in zalim Orwellian (George Orwell'in ünlü eseri 1984'teki otoriter rejime karşı bir atıf) görüşlerini iyi bir notla bitirmesinden mutluyum. 2030 yılına kadar 'Mars'a ilk insanlı görevin gerçekleşeceğini' tahmin ediyorlar.
WEF'in bir parçası olmayan Elon Musk, gezegenler arası bir tür olmamız gerektiğini, aksi takdirde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor.
Sizi bilmem ama ben bu konuda heyecanlıyım. Bu dünyadan ne kadar erken çıkarsak o kadar iyi.
Hepimiz Öleceğiz (Belki)
Ben bir 'komplo' teorisyeni değilim. Ben bir 'okudum ama parçalar birleşmiyor' teorisyeniyim. NSA, Mk-Ultra ya da Julian Assange'ın başına gelenler hakkında konuştuğumda sinirleniyorum ve bunlar komplo diye bir kenara atılıyor.
Belgeler orada. Kanıt orada. Kendiniz okuyabilirsiniz.
Bana göre WEF, gerçeklikten kopmuş bir organizasyonun mükemmel bir örneğidir. Her şeyden çok bilim kurgu gibi görünen tahminlerde bulunurlar.
Ama işin en ürkütücü yanı bir gündemlerinin olması. Dünyayı kontrol etmek istiyorlar, açıkça söylüyorlar ve bunu yapmak için korkuyu kullanıyorlar.
Korkmayın. Farkında olun. Kendinizi geliştirin. Ve böcek yemeyin.