Bir arkadaşınızın, komşunuzun veya iş arkadaşınızın gösterdiği ani veya beklenmedik ilgi karşısında şaşırarak bunun ne anlama geldiğini merak ettiğiniz olmuştur. Belki de 'yok ya arkadaşçadır' diyerek ilgilerini görmezden gelmişsinizdir. Peki bu davranışların flört mü yoksa sadece arkadaşça mı olduğunu anlayabilmenin bir yolu var mı? Araştırmaların bu soru için bazı cevapları var. Öyleyse zaman kaybetmeden içeriğimize geçelim...🙌
Flört söz konusu olduğunda, kelimeler ve öylesine söylenmeyen iltifatlar önemlidir.
Fazla analiz etmek veya hemen sonuca varmak istemediğiniz için, arkadaşınızın, komşunuzun veya iş arkadaşınızın sizi daha iyi tanımakla ilgilenip ilgilenmediğini merak etseniz de emin olamazsınız. Özenle yapılan iltifatlar bile belki de kafanızda bir ışık yakmaz.
Ancak belirsiz mesajları deşifre etmeye çalışırken bağlam/içerik önemlidir. Jennifer A. Wade'in araştırmaları da, flört belirtilerini ayırt etme ve tespit etmenin hassas noktalarına ışık tutuyor.
Wade, araştırmalarına; romantizmi veya fiziksel bir ilişkiyi başlatmak veya sürdürmek için tasarlanmış sözcükleri, beden dilini veya fiziksel teması içeren davranışları kapsayan 'flörtleşme' kavramıyla başlıyor.
Ancak, 'belki de çapkınlıktan böyle davranıyordur' ya da 'belki de arkadaşça yaklaşma şekli budur' gibi belirsizlikler de göz önünde bulunduruluyor elbette. Kelimelerin gücüne odaklanarak analizin derinliklerine iniyor.
Söylenilenlerin yanı sıra söyleme şekli de oldukça önemli tabii ki.
Flörtleşmeye davranışsal ve analitik bir bakış açısı önermenin yanı sıra, Wade otoklitiklerin/sözel davranışların öneminin de altını çiziyor. Bir şeyin nasıl söylendiğinin, flörtöz bir eylemin etkililiğinin önemli bir kısmını oluşturduğunu söylüyor.
Flört etmeyi hem sözlü hem de sözlü olmayan bir davranış olarak yeniden kavramsallaştıran Wade, bu davranışları, 'davranış analizi' merceğinden inceliyor.
'Çok güzelsin' ve 'Bence sen çok güzelsin' ifadelerinin işlevsel olarak eş değer olarak görüldüğünü ancak bunların, aslında karşıdaki dinleyiciyi farklı şekilde etkileyebileceğini belirtiyor.
Wade, 'sen ve ben'in otoklitik/sözel işlevinin konuşmayı uzatmada ve potansiyel olarak 'biz' kullanmaya kıyasla bir ilk randevu belirlemeye yol açmada daha başarılı olduğunu bulan, çeşitli zamirler üzerine önceden yapılmış olan araştırmalara atıfta bulunuyor.
Başka bir deyişle, 'Sen ve ben bir ara kahve içmeliyiz' önermesinin 'Bir ara kahve içmeliyiz' önermesinden daha başarılı olduğunu öne sürüyor.
Kelimelerin ve zamirlerin de ötesinde 'bedenin nasıl konuştuğu' da çok şey anlatıyor.
Bir başka araştırmacı Smith'e göre fiziksel yakınlık, romantik niyetin iyi bir göstergesi.
Birine, dolu bir metroda dip dibe olmanız gibi, fiziksel olarak yakın olmanızı gerektiren durumlardan söz etmiyoruz elbette. Ancak Smith, birinin sandalyesini sizinkine yaklaştırıp eğilerek konuşmaya çalıştığında, flört etmeye çalışıyor olabileceğini söylüyor.
Bir başka konu ise flörtöz davranışların cinsiyete göre değişip değişmediği.
Wade, araştırmacılara göre, kadınların flörtü 'eğlenmek' ya da bir ilişkiyi sürdürmek için bir yöntem olarak tanımlamalarının daha muhtemel olduğunu; erkeklerin ise flörtü 'cinsel birliktelik odaklı' olarak gördüklerini bildirdiğini belirtiyor.
Yine de, bu hedeflerin her zaman, insanların potansiyel partnerleriyle etkileşim biçimini (veya nedenini) belirlemediğini söylememize gerek yok diye düşünüyoruz.
İster tuhaf ister apaçık bir şekilde olsun, romantik bir ilgi içten gelen gerçek davranışlarla ve sözlerle ifade edilir ve belli olur.
Mutlu, sağlıklı ilişkiler genellikle, nasıl flört edileceğine dair hiçbir fikri olmayan ancak birlikte olmayı sevdiklerini bilen iki kişi arasında bile görülen davranışlarla anlaşılacak kadar basittir.
Sizinle flört edip etmediğine emin olamadığınız kişi konusunda hislerinize güvenin, yanılmayacaksınız...