Nazan Öncel, ülkemizin gelmiş geçmiş en başarılı kadın müzisyenlerinden bir tanesi. Ama onun hayat hikayesi, bizim gördüğümüzden çok daha fazlası. Üvey babası tarafından istismar edilmiş, kız kardeşinin eski kocasıyla evlenmiş bir kadının çarpıcı hikayesi var şimdi sırada...
O Türkiye'nin şüphesiz en başarılı kadın sanatçılarından. Yaptığı besteler, söylediği şarkılar herkesin hayatının bir yerinde mutlaka önemli bir iz bırakmıştır. Ama onun hayatı başlı başına bir mücadele örneği...
İzmirli üç çocuklu bir ailenin ikinci kızı olarak dünyaya geldiğinde babası evi terk ediyor. Belki de bu ortada kalmışlık haliyle adı 37 gün sonra, komşuları tarafından veriliyor. "Nazan olsun" diyorlar...
Annesi ve babaannesiyle yaşamaya devam eden Nazan, 5 yaşındayken hayatının ilk sarsıntısını yaşıyor. Öğretmen annesi, babaannenin kulağına bir şeyler fısıldadıktan sonra evden çıkıyor; gidiş o gidiş... Nazan, kardeşleriyle beraber babaanesiyle birlikte yaşamaya başlıyor.
Kah okula gidiyor, kah gitmiyor Nazan. Evden kaçıp istasyonlarda kaldığı bile oluyor uzunca bir süre. Fakat bir gün annesi, kendine yeni hayat kurunca kızlarını yanına alıyor. Babaanne de torunlarını bırakmayıp eski gelininin yanına yerleşiyor.
Asıl korku filmi de zaten o zaman başlıyor çünkü bu yeni hayatta, Nazan için çok büyük bir tehlike var: Üvey baba!
Hayatının en karanlık dönemini yaşatan bu adamla ilgili uzun yıllar boyu konuşmuyor, hiçbir şey anlatmıyor Nazan. Müziğini pazarlamak için bunu malzeme etmiyor. Sadece sanatıyla içindeki o çığlığı açığa vurabiliyor. "Demir Leblebi" şarkısı da işte tam olarak bunun için yazılıyor.
'Lanet olasi bir gündü
Kapi açildi ve o geldi
Yüzünde pis bir ifade vardi
Koynunda yilan besledigin o yatakta
Kardesime süt veriyordum o anda
Dogru odaya daldi
Ve buyurgan bir sesle
Beni yanina çagirdi
Kolumdan çekip
Kucagina aldi
Otur dedi kisaca
Evet bu öyle siradan bir gün degildi
Gözyaslarini sakla
Ben ölürsem agla
Sonra bu yana bakma basini çevir derken
Elleri bacaklarimda
Geziniyordu anne
Babacigim yapma dedim
Bir hayvan gibi soluyordu
Iki bacaginin arasinda
Beni mengeneye almisti
Sonra nasıl olduysa
Kurtulmayı başardım
Bir odaya kaçtım
Ve o anda sadece haykırıyordum'
Kabus gibi bir çocukluk hatta ergenlik yaşıyor. İzleri üstünden, ruhundan, beyninden silinmeyecek kadar zor; dile getirmekten bile imtina edilecek derecede korkunç zamanlar...
18'ine gelmeden Salih Bey'le tanışıyor ve 1 ay içinde de evleniyorlar. Nazan'ın yeni hayatındaki bu birlikteliği tam 12 yıl sürüyor.
Bu evlilikten Serkan isimli oğlu dünyaya geliyor. Bu esnada evliliği yavaştan sarsılmaya başlıyor. Yıllar önce kendisini bir şekilde içinde bulduğu müziğe daha sıkı tutunuyor ve İzmir'de sahne almaya başlıyor. Eşinin ihanetleri ayyuka çıkınca da evliliğine son veriyor.
İzmir'i bırakıp İstanbul'a gitmesi ise Nazan Öncel'in kariyeri açısından verdiği en önemli karar. Üzerinde 3 yıl çalışılan, her şarkının bestesi kendisine ait olan ve satış rekorları kıran "Bir Hadise Var" 1991 yılında çıkıyor ve pop müzik piyasasını resmen sallıyor.
"Bir Hadise Var" çıktıktan sonra yoğun bir koşturmaca içine giriyor ve bu yoğunlukta yanında hep bir kişi oluyor: Akşit Togay. Yani kız kardeşinin eski eşi, yani Nazan'ın eski eniştesi..
Bu vefalı birliktelik, Akşit Togay ölene kadar evlilikle devam ediyor. Ancak bu evliliğin kağıt üzerinde olduğunu her iki taraf da gizlemiyor, soranlara söylüyorlar. Çünkü onlarınki güven esaslı ve birbirinden bağımsız bir ilişki.
Nazan Öncel, Akşit Togay'la ilgili şunları söylemiş: '‘Küçükken seni seviyorum sözünü duymadıysanız, yetişkin çağlarda duyduklarınıza da inanmıyorsunuz. Güvensizlik duygusu. Güveneceğiniz biri sizi bu yüzden etkiliyor. Bizimkisi dostluk ve güven üzerine kurulu bir ilişki. Aşk ilişkisi olması mümkün değil. Aşk insanın ihtiyacı, ama ben bu ihtiyacı güvende olmak uğruna feda etmeyi tercih ettim.’’
Akşit Togay da Nazan Öncel ile olan evliliğini şöyle açıklamış zamanında:
“Pınar Güvenel’le evli olduğumuz dönemde, bir müzisyenle 7 sene yasak aşk yaşadığını öğrenince evliğimize son vermiştik. Boşandıktan tam 11 yıl sonra, Nazan Öncel’le çocuklarımızı da düşünerek ortak kazanımlarımızı birleştirmek istedik ve sadece kağıt üzerinde kalan bir nikâh yaptık. O günden sonra ben de, Nazan da birbirimizden bağımsız olarak hayatlarımızı yaşadık. Kendisinin yıllardan beri menajerliğini yaptığım, işiyle ilgili her konuda söz sahibi olduğum için gerektiğinde yan yan geliyoruz. Geçen zaman içinde Nazan’ın özel hayatında başka insanlar da oldu. Ama o, sadece işiyle gündeme gelmek istediğinden bunu dile getirmedi.”
Pınar Güvenel ise eski eşiyle ablasının evliliğini hiçbir zaman kabul etmediğini dile getiriyor. Ancak Nazan Öncel'in dediğine göre kardeşiyle olan ilişkisindeki krizin sebebi Akşit Togay değil, daha önceden yaşanan başka şeyler. Bu yüzden de kardeşini hayatından çıkarttığını belirtiyor.
2017'nin Mayıs ayında önce oğlunun babası Salih Bey'i, beş gün sonra da 30 yıllık hayat arkadaşı Akşit Togay'ı kaybediyor Nazan Öncel.
Yıllar sonra çocuk istismarıyla ilgili yaptığı yorum ise insanın karnında derin bir sancı yaratıyor sanki. Müthiş bir kadın, muazzam bir sanatçı ve başarılı bir aktivist Nazan Öncel. İyi ki varsın, hep var ol kraliçe!
'Çocuk istismarı, kadın şiddeti bugün konuşulabiliyorsa Demir Leblebi'nin de payının olduğunu bilmenin huzuru var içimizde. Demir Leblebi, Kız Bebek, Leyla, Sokarım Politikana diyebilmeyi cesaretle göze almak kolay değildir. Kapıyı ilk açan kurşunu yer. Biz de bunun bedelini ödedik tabii zamanında.'