Ç­o­c­u­k­l­a­r­ı­n­ı­z­a­ ­Ö­r­n­e­k­ ­O­l­a­r­a­k­ ­G­ö­s­t­e­r­e­b­i­l­e­c­e­ğ­i­n­i­z­ ­T­ü­r­k­l­e­r­d­e­ ­B­u­g­ü­n­:­ ­V­e­t­e­r­i­n­e­r­ ­H­e­k­i­m­ ­S­ü­r­e­y­y­a­ ­T­a­h­s­i­n­ ­A­y­g­ü­n­

Ç­o­c­u­k­l­a­r­ı­n­ı­z­a­ ­Ö­r­n­e­k­ ­O­l­a­r­a­k­ ­G­ö­s­t­e­r­e­b­i­l­e­c­e­ğ­i­n­i­z­ ­T­ü­r­k­l­e­r­d­e­ ­B­u­g­ü­n­:­ ­V­e­t­e­r­i­n­e­r­ ­H­e­k­i­m­ ­S­ü­r­e­y­y­a­ ­T­a­h­s­i­n­ ­A­y­g­ü­n­

Çocuklarınıza örnek olarak gösterebileceğiniz Türkler serisinde her gün bir biyografi ile karşınızda olacağız. Bu biyografilerde nispeten daha az bilinen ama uluslararası üne sahip kişileri içeriğimize konu etmeyi planlıyoruz. Bu konuda sizlerin de önerileri olursa bekleriz. İçeriğimizin bugünkü dünyaca ünlü konuğu ise: Süreyya Tahsin Aygün

1895'te İstanbul'da doğan bilim insanı liseyi Haydarpaşa Askeri Veteriner Okulu'nda okurken 1. Dünya Savaşı çıkar. Savaşa katıldığı için mecburen ara verdiği veterinerlik eğitimini 1920'de tamamlar ve "Veteriner Hekim Üsteğmen" rütbesiyle orduya katılır.

1895'te İstanbul'da doğan bilim insanı liseyi Haydarpaşa Askeri Veteriner Okulu'nda okurken 1. Dünya Savaşı çıkar. Savaşa katıldığı için mecburen ara verdiği veterinerlik eğitimini 1920'de tamamlar ve "Veteriner Hekim Üsteğmen" rütbesiyle orduya katılır.

Kurtuluş Savaşı sırasında Ankara'da Serum ve Aşı Enstitüsünde uzman ve müdür olarak çalışır ve İstiklal Madalyası ile ödüllendirilir. Savaştan sonra ise devlet tarafından 1924'te Berlin'e gönderilerek bakteriyoloji, viroloji ve bulaşık hastalıklar üzerine yüksek ihtisasını ve doktorasını yapar.

Kurtuluş Savaşı sırasında Ankara'da Serum ve Aşı Enstitüsünde uzman ve müdür olarak çalışır ve İstiklal Madalyası ile ödüllendirilir. Savaştan sonra ise devlet tarafından 1924'te Berlin'e gönderilerek bakteriyoloji, viroloji ve bulaşık hastalıklar üzerine yüksek ihtisasını ve doktorasını yapar.

Genç bilim insanı Türkiye'ye dönmeden önce Fransa'da Pasteur, Frankfurt'ta Experimentelle Therapi, Berlin'de Robert Koch Enstitülerinde, Viyana'da Mödling Serum Aşı Enstitüsünde çalışarak bilgilerini genişletir ve 1927'de yurda döner.

Genç bilim insanı Türkiye'ye dönmeden önce Fransa'da Pasteur, Frankfurt'ta Experimentelle Therapi, Berlin'de Robert Koch Enstitülerinde, Viyana'da Mödling Serum Aşı Enstitüsünde çalışarak bilgilerini genişletir ve 1927'de yurda döner.

Ayağının tozuyla Etlik Askeri Bakteriyoloji Serum Aşı Enstitüsünde laboratuvar şefliği ve müdürlük yapan bilim insanı alanındaki yetkinliği ile Veteriner Sağlık Müşavere Heyeti ve Sağlık Şurası başkanı olarak uzun yıllar görev yapar.

Ayağının tozuyla Etlik Askeri Bakteriyoloji Serum Aşı Enstitüsünde laboratuvar şefliği ve müdürlük yapan bilim insanı alanındaki yetkinliği ile Veteriner Sağlık Müşavere Heyeti ve Sağlık Şurası başkanı olarak uzun yıllar görev yapar.

1934'te doçent, 1937'de profesör ve 1944'te ordinaryüs olan ve kitapları halen fakültelerde ders kitabı olarak okutulan Aygün ilk çalışmalarını Şarbon üzerine yoğunlaştırır ve geliştirdiği "Türk Universal Antrax Aşısı" 20 sene boyunca hayvanlarımızı Şarbon'dan korur.

1934'te doçent, 1937'de profesör ve 1944'te ordinaryüs olan ve kitapları halen fakültelerde ders kitabı olarak okutulan Aygün ilk çalışmalarını Şarbon üzerine yoğunlaştırır ve geliştirdiği "Türk Universal Antrax Aşısı" 20 sene boyunca hayvanlarımızı Şarbon'dan korur.

Aygün'e uluslarası başarı kazandıran çalışması ise "Sığır Vebası Aşısı" üzerine olur. Alanın önemli bir ismi olan Alman Robert von Ostergag, Aygün için şöyle söyler:

Aygün'e uluslarası başarı kazandıran çalışması ise "Sığır Vebası Aşısı" üzerine olur. Alanın önemli bir ismi olan Alman Robert von Ostergag, Aygün için şöyle söyler:
Aygün'e uluslarası başarı kazandıran çalışması ise "Sığır Vebası Aşısı" üzerine olur. Alanın önemli bir ismi olan Alman Robert von Ostergag, Aygün için şöyle söyler:

'S. Aygün ilim tarihinde pek ender olmak üzere 2 büyük keşfe muvaffak olmuştur. Birincisi sığır vebası savaşında uygulanan ve uzun zaman dayanabilen koruyucu aşı hazırlamış olması, ikincisi de Aııtrax (şarbon)' a karşı tehlikesiz ve etkili ve tüm hayvan tür/eriııe uygulanabilen metodu bulmuş olmasıdır.'

Bu arada asker olan ve 1946'da tuğgeneralliğe yükselen Aygün, 1950'de kendi isteğiyle emekli olur ve öldüğü 1985 tarihine kadar kendisini bilime adayarak çalışmalarına devam eder. Ayrıca hücre kültürü üzerine yaptığı çalışmalar, günümüzdeki kök hücre çalışmalarının başlangıcını oluşturur.

Bu arada asker olan ve 1946'da tuğgeneralliğe yükselen Aygün, 1950'de kendi isteğiyle emekli olur ve öldüğü 1985 tarihine kadar kendisini bilime adayarak çalışmalarına devam eder. Ayrıca hücre kültürü üzerine yaptığı çalışmalar, günümüzdeki kök hücre çalışmalarının başlangıcını oluşturur.

Ne mutlu topraklarımıza ve bize ki böyle bir bilim insanına sahip olmuşuz! Yarın görüşmek üzere dostlar!

Bu içerikler de ilginizi çekebilir:

Popular Articles

Latest Articles