­­K­a­d­ı­n­ ­e­l­i­n­i­n­ ­d­e­ğ­m­e­d­i­ğ­i­ ­y­e­r­d­e­ ­v­i­c­d­a­n­ ­e­k­s­i­k­ ­o­l­u­y­o­r­­­

­­K­a­d­ı­n­ ­e­l­i­n­i­n­ ­d­e­ğ­m­e­d­i­ğ­i­ ­y­e­r­d­e­ ­v­i­c­d­a­n­ ­e­k­s­i­k­ ­o­l­u­y­o­r­­­

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Maalesef dünyanın dört bir yanında kadınlar mağdur oluyor. Çoğu zaman erkeklerin aldığı kararlarla kadınlar daha çok mağdur oluyorlar. Kadın elinin değmediği yerde bazen merhametin, şefkatin, vicdanın eksik olduğunu hep görüyoruz" dedi.

HABERİN VİDEOSU İÇİN TIKLAYINIZ

"Hepimizin sorumluluk alması gereken bir alan kadına karşı şiddet" ifadesini kullanan Başbakan Davutoğlu, "Sosyal bir mesele olarak şiddeti, özelde de kadına yönelik şiddeti konuşmak gerçekten derin bir hüzün ve üzüntü vesilesi. Ancak biliyoruz ki bu meseleyi konuşmamız gerekiyor ve konuştukça değerler sistemimizdeki aşınmanın boyutları daha çok ortaya çıkıyor. Kadına karşı şiddet yeni bir olgu değil. Ancak modernleşmeyle birlikte sadece kadına karşı değil, tüm şiddet öğlelerinin ve çeşitlerinin bir davranış kalıbı haline dönüştüğünü, gelişen iletişim teknolojileri nedeniyle daha iyi görebiliyoruz ve daha farkında olabiliyoruz" şeklinde konuştu.




Davutoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

"Başında bulunduğum Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti adına ve 78 milyon tarih boyunca vicdanın sesi olmuş bir millet adına şunu ifade ediyorum ki dünyanın neresinde olursa olsun herhangi bir kadının çığlığı bize ulaştığında, o çığlığın yanında önce Türkiye Cumhuriyeti Devleti olacaktır ve o çığlığa ilk sesi her zaman biz vereceğiz."

"Suriye'deki bu rejime ve bu zulme karşı artık bir dur diyelim"

Başbakan Davutoğlu, "Bugün Türkiye'de 2 milyon 300 bin Suriyeli mülteci var. Bunların büyük bir çoğunluğu kadın ve çoğu da eşini, babasını kaybedip Türkiye'ye gelen kadınlar. Bunların çoğu genç kız, okumak, geleceğe bakmak isteyen genç kızlar. Hala Suriye'de bombardıman devam ediyor. Hala Suriye'de DAİŞ terör örgütü ve o terör örgütü ile birlikte kendi halkını katleden bir rejim hüküm sürüyor. Buradan BM Kadın Konferansı çerçevesinde dünyaya sesleniyorum; kadına karşı şiddetin en fazla cereyan ettiği Suriye'deki bu rejime ve bu zulme karşı artık bir 'dur' diyelim" dedi.

"Kadınlar merhametin, şefkatin, vicdanın sembolüdür"

"Kızlar terörist olmak, canlı bomba olmak üzere meçhul dağlara kaldırılıyor" diyen Davutoğlu, "Maalesef dünya istemediğimiz kadar kadına yönelik şiddet görüntüleriyle dolu. Oysa kadınlar merhametin, şefkatin, vicdanın sembolüdür. Kadın, bu merhametiyle tarihin öznesi olmalıdır. Kadınların merhametine, şefkatine atıfta bulunursak o zaman dünya çok daha yaşanır bir dünya olacaktır. İnsanlık baştan ayağa vicdan kesilir böyle bir durumda" şeklinde konuştu.

Davutoğlu, konuşmasında şunları kaydetti:

"Kadına karşı şiddetin temelinde, kültürel kodlar, sosyoekonomik durum, eğitim, çevre gibi birçok faktörün yattığını hepimiz biliyoruz. Kadına yönelik şiddet her ülkeye, her millete, her inanç grubuna ait küresel bir problemdir. Bu problemin çözümü elbette çok boyutlu bir mücadeleyi de gerektirir."

"Özgecan olayından ötürü yüreğim hala soğumadı"

Başbakan Davutoğlu, "Türkiye'de kadınlarımıza karşı şiddetin sembol ismi haline gelen sevgili Özgecan kızımız... Dava sonucu ne olursa olsun, bu elim olaydan ötürü yüreğim hala soğumadı. Buradan Özgecan'ın o koca yürekli anne ve babasına bir kez daha saygı ve hürmetlerimi iletiyorum. Bir daha kadına hiçbir el kalkmasın diye biz, gerekli her türlü tedbiri alıyoruz, almaya devam edeceğiz. Eminim ki Türk yargısı da bu konuda üzerine düşeni yapıp, kadınların bir daha mağdur edilmesine izin vermeyecek güçlü kararlar alacaktır" dedi.

"Kadına karşı şiddetle mücadeleye özel önem atfediyoruz"

"Kadına karşı şiddetle mücadeleye özel önem atfettiklerini dile getiren Başbakan Davutoğlu, şunları kaydetti:


"Hükümet programında da hükümet çalışmalarımızda da bu konu özel bir yer almakta, özel bir ilgiye mazhar olmaktadır. Kadına yönelik aile içi şiddet ile mücadelede en önemli mekanizmaların başında kadın sığınma evleri, konuk evleri gelmektedir. Türkiye'de toplam 135 konuk evi, sığınma evi bulunmaktadır. Şiddet mağduru kadınlara destek amacıyla kurulan Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM), 2015 Kasım ayı itibarıyla toplam 40 ilde hizmet vermektedir. Amacımız, 2016 yılı sonuna kadar tüm illerimizde ŞÖNİM'lerin açılmasıdır."

"Mağdurların sessizliği veri toplanmasını engelliyor"

Başbakan Davutoğlu, "Kadına karşı şiddet konusunda şiddet sarmalının neden olduğu sessizlik, mağdur kadınların sessizliği, suskunluğu meselenin ciddiyetini yansıtan verilerin toplanmasını engelleyebiliyor" ifadelerini kullanarak, "Aynı zamanda yetersiz veriler özellikle şiddeti önleme çalışmalarının odağının kaymasına neden olabiliyor. İşte bu gibi nedenlerle şiddet önleme ve izleme merkezlerinin sağlayacağı veriler tek bir merkezde toplanarak, uzmanlarca değerlendirildiğinde şiddetle mücadelemiz çok daha etkin şekilde devam edecektir" dedi.

Davutoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

"Kadının güçlendirilmesi için aldığımız tedbirler son 13 yıldaki hükümetlerimizin öncelikleri arasında yer alırken, bugünkü hükümetimizin de en temel meselelerinden biri olacaktır. Hukuki alanda, sağlık alanında, eğitimde, barınmada, korunmada ihtiyaç duyan mağdur kadınlarımız için Türkiye, birçok Avrupa ülkesinin ilerisinde önemli adımlar atmıştır. Şiddetle mücadelede ve kadınların korunmasında uluslararası standartların üzerinde bir mücadele verdiğimizi bütün dünya ve özellikle de Birleşmiş Milletler bilmektedir."

"Elim olaydan ötürü yüreğim hala soğumadı"

Konuşmasında, Türkiye'de kadınlara karşı şiddetin sembol ismi haline gelen Özgecan Aslan'a da değinen Davutoğlu, "Dava sonucu ne olursa olsun, 3 kız babası ve 2 kız torun dedesi olarak benim bile bu elim olaydan ötürü yüreğim hala soğumadı. Özgecan'ın anne ve babasına bir kez daha saygı ve hürmetlerini iletiyorum" dedi.

Bir daha kadına hiçbir el kalkmasın diye gerekli her türlü tedbiri aldıklarını ve almaya devam edeceklerini vurgulayan Davutoğlu, Türk yargısının da bu konuda üzerine düşeni yapıp, kadınların bir daha mağdur edilmesine hiçbir zaman izin vermeyecek güçlü kararlar alacağına inandığını dile getirdi.

Birçok konuda olduğu gibi şiddet meselesinde de modernlik, küreselleşme ve teknolojik yeniliklerin, paradoksal biçimde hem şiddeti beslediğini hem de şiddeti önlemek için kullanıldığını söyleyen Davutoğlu, "O halde çağımızın imkanlarını nasıl kullanacağımızı, insanın etik anlayışı ve ahlaki altyapısından bağımsız ele almamız mümkün değildir. Bu durumda, şiddeti önlemek için alınacak tedbirler ve yapılacak çalışmalar, insanların içine doğduğu kültürle birlikte ele alınmalıdır. Bizim kültürümüzde insan eşref-i mahlukattır yani yaratılmışların en seçkini, en değerlisi, en şereflisidir. Yaratıcıya nispetle onun adına biz yaratılanlara bakarız ve insanlar arasında hiçbir ayrım gözetmeksizin hepsini hürmete layık ve değerli buluruz. Yaratılanı, yaratan adına seven, koruyan, kollayan, himaye eden bu bakış açısı şiddetin kaynağını temelden kurutan bir anlayıştır. Kendisinin yaratılmış olduğunu bilen ve böyle inanan bir insan, Allah'ın eseri olan yek diğerine asla zulmetmez, haksızlık yapamaz" diye konuştu.

"Kadının sorunu, toplumun sorunudur"

Kadınların ekonomik, sosyal, ruhsal, sağlık, eğitim ya da akla gelen herhangi bir alandaki sorunlarının yalnızca onlara ait sorunlar olmadığını ifade eden Davutoğlu, kadına ait her sorunun toplumun tamamını ilgilendirdiğini ve sosyal yapıyı derinden yaraladığını söyledi.

"Kadının sorunu, toplumun sorunu, kadının sağlığı ve huzuru, toplumun refahı ve huzurudur" diyen Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Şiddet, modern toplumların kıskacında kavrulduğu büyük bir yangın, insani bir çözülme, kadın, çocuk, erkek, yaşlı, genç demeden, hepimizi canevimizden vuran bir modern zaman olgusudur aynı zamanda. Toplumlar, yüzyıllar boyu biriktirdikleri iyilik, şefkat, merhamet bakiyesi olan ahlaki değerleri nesilden nesile aktararak, emniyet ve güven içinde olurlar ve bir zihniyeti inşa edebilirler.

"Kadının güçlendirilmesi için aldığımız tedbirler, son 13 yıldaki hükümetlerimizin öncelikleri arasında yer alırken, bugünkü hükümetimizin de en temel meselelerinden biri olacaktır" diyen Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Şiddetle mücadelede ve kadınların korunmasında uluslararası standartların üzerinde bir mücadele verdiğimizi bütün dünya ve özellikle de Birleşmiş Milletler bilmektedir. Ancak bu güçlendirmenin sadece anayasa değiştirerek, yahut kanunlar koyarak olamayacağının da farkındayız. Hedefimiz, kadının karar alma süreçlerindeki etkinliğini artırmak ve iş gücüne katılımı konusunda pozitif bir değişim sağlamaktır."

AA

Popular Articles

Latest Articles