B­o­d­y­ ­S­h­a­m­i­n­g­ ­v­e­ ­B­e­d­e­n­l­e­r­i­m­i­z­ ­Ü­z­e­r­i­n­e­

B­o­d­y­ ­S­h­a­m­i­n­g­ ­v­e­ ­B­e­d­e­n­l­e­r­i­m­i­z­ ­Ü­z­e­r­i­n­e­

Yazı neredeyse ortaladık. Magazin haberleri birbirinden güzel sahiller ve kadınlarla, aşıklar ve dedikodularla dolu. “Alınan duyumlara” ve “kulaktan kulağa yayılanlar”a göre ahkam kesilen çokça konu, zan altında bırakılan çokça insan var hala. Ama aynı zamanda magazin haberlerinde gözle görülür bir değişim de var. Kadının yaşını hele de partnerinden büyükse parantez içinde yazmalar devam ediyor (o ünite belli ki henüz işlenemedi). Ama kadınların selülitinden, çatlağından, aldığı ya da verdiği, doğumdan sonra veremediği kilolardan bahsetmeler, sinsice vurgulamalar epey azalmış görünüyor. İçten bir gelişme değil de tüm dünyada büyük karşılık bulan “body positivity” eseri olsa ve herkes yazmak, köpürtmek istiyor ama yapamıyorsa da gelişme gelişmedir. Buradan gelişerek devam.

Body positivity denen kavramla ilgili konuşabilecek uzman kişi değilim ancak bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanı olarak “body shaming” mağduru çokça kadın tanıyorum ve bu konuda söyleyebileceklerim var.

Body positivity denen kavramla ilgili konuşabilecek uzman kişi değilim ancak bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanı olarak “body shaming” mağduru çokça kadın tanıyorum ve bu konuda söyleyebileceklerim var.

İlk kavram, bedeni tüm mevcut özellikleriyle kabul eden ve toplumun genel beklenti ve normlarına uymak zorunda olmadığımızı vurgulayan bir tepki hareketidir. 

İkinci kavram ise birinin vücut şekli ve kilosu hakkında aşağılayıcı, küçümseyici yorumlarla utandırılması anlamına geliyor. Beden olumlama hareketinin büyümesi, magazini de adımlarını dikkatli atma noktasına getirdi diyebiliriz. Zira bir kadının sosyal medya fotoğraflarının altında kin kusan body shaming yorumlarına rastlamak hala yaygın olsa da bu davranış, toplumun her kesiminden tepki de alıyor. Elbette her iki kavram da cinsiyetten bağımsız. Ancak ben kadın mağdurlar üzerinden sıkça tanıklık ediyorum. 

Bilhassa doğum yapmış ve gebelik kaynaklı çatlakları, eskiye kıyasla fazla kilosu olan kadınlar; giyinme alışkanlıklarını değiştirmek ve büyük keyif aldıkları sosyal etkinliklerden geri durmak zorunda kalıyorlar. Geçtiğimiz günlerde 2 ay önce doğum yapmış olan hastam, bu sene asla denize girmeyeceğini, yoksa aynı sitedeki bütün akrabaların onun kilosunu konuşacağını söyledi. Doğumda öyle güzel şeyler yaşanıyor ve sonrasında öyle bir maceraya atılıyor ki kadın; akrabalar annenin de izin verdiği ölçüde bebeğin ve annenin bakımına yardım etmekle meşgul olsalar çok daha anlamlı olmaz mı?

İşte sorun magazin muhabirlerinde değil; en yakın çevremizden başlıyor. Dolu ve hatta normal olarak sarkan memelerimizi “inek memesi”ne benzetmeyi şaka sanan kocalarla başlıyor. (bir benzetme yapılacaksa biz kendimiz yaparız, istersek)  

Kadın dayanışması önemli. Toplumun, sanatçıların, sosyal medya fenomenlerinin tepkisinden çekinen ya da gerçekten bu konuda farkındalığa erişmiş olduğu için tavır değiştiren magazin muhabirlerine; toplumun samimiyetle eşlik etmesi gerekiyor. Geniş sülalelerimizin, arkadaş çevrelerimizin, komşularımızın, çekirdek ailelerimizin...

Biz, bedenden ibaret değiliz, bizim ruhlarımız var. Bedenlerimiz sizi mutlu etmek, gözünüze hayalinizdeki gibi hitap etmek ve sizin kusursuzluk tanımlarınıza uymak zorunda değil. Göbeğimizden, basenimizden, ince bacaklarımızdan, küçük ya da büyük memelerimizden, hiçbir şeyden utanmak zorunda değiliz. Selülitlerimiz, çatlaklarımız bizi kusurlu yapmıyor. O sizin bakışınız. Sindireceğiz. Ve bence başladık. Güzel...

Instagram

Twitter

Web

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popular Articles

Latest Articles