D­a­v­i­d­ ­H­u­m­e­­ü­n­ ­D­ı­ş­ ­D­ü­n­y­a­ ­v­e­ ­N­e­s­n­e­l­e­r­i­n­ ­V­a­r­l­ı­ğ­ı­ ­H­a­k­k­ı­n­d­a­ ­O­k­u­y­u­n­c­a­ ­A­k­l­ı­n­ı­z­ı­ ­K­a­ç­ı­r­a­c­a­ğ­ı­n­ı­z­ ­T­e­o­r­i­s­i­!­

D­a­v­i­d­ ­H­u­m­e­­ü­n­ ­D­ı­ş­ ­D­ü­n­y­a­ ­v­e­ ­N­e­s­n­e­l­e­r­i­n­ ­V­a­r­l­ı­ğ­ı­ ­H­a­k­k­ı­n­d­a­ ­O­k­u­y­u­n­c­a­ ­A­k­l­ı­n­ı­z­ı­ ­K­a­ç­ı­r­a­c­a­ğ­ı­n­ı­z­ ­T­e­o­r­i­s­i­!­

David Hume'ün dış dünya ve nesneler hakkındaki teorisi günümüzde hala yaygın bir şekilde tartışılmaktadır. Hume'a göre dış dünyanın varlığı hayal gücünün bir ürünüydü çünkü eğer insanlar hayal gücüne sahip olmasaydı nesnelerin sürekliliği mümkün olamazdı. Nasıl mı? Beraber inceleyelim.

David Hume, insanların dış dünyaya ve farklı nesnelere inanma sebeplerini açıklamaya çalıştı. Kendisinin diğer felsefecilerden farkı ise sorulan soruya değil cevaba odaklanmış olmasıydı.

David Hume, insanların dış dünyaya ve farklı nesnelere inanma sebeplerini açıklamaya çalıştı. Kendisinin diğer felsefecilerden farkı ise sorulan soruya değil cevaba odaklanmış olmasıydı.

Hume'a göre, insanların dış dünyaya ve nesnelere inanmalarının üç kaynağı vardır: duyular, akıl yürütme ve hayal gücü.

Hume'a göre, insanların dış dünyaya ve nesnelere inanmalarının üç kaynağı vardır: duyular, akıl yürütme ve hayal gücü.

Ancak, ne duyular ne de akıl yürütme bu inancın kaynağı olabilirdi çünkü duyularla algıladığımız şeyler bedenler(nesneler) değil, sadece algılar ve algılar arasındaki ilişkilerdir.

Ancak, ne duyular ne de akıl yürütme bu inancın kaynağı olabilirdi çünkü duyularla algıladığımız şeyler bedenler(nesneler) değil, sadece algılar ve algılar arasındaki ilişkilerdir.

Bu nedenle, Hume'a göre dış dünyaya ve nesnelere inanmanın tek kaynağı hayal gücüdür. Algılarımızın sürekliliği ve tutarlılığı, hayal gücümüzün dış dünyada sürekli var olan nesnelerin olduğuna inanmasını sağlar.

Bu nedenle, Hume'a göre dış dünyaya ve nesnelere inanmanın tek kaynağı hayal gücüdür. Algılarımızın sürekliliği ve tutarlılığı, hayal gücümüzün dış dünyada sürekli var olan nesnelerin olduğuna inanmasını sağlar.

Hume, dış dünyaya ve nesnelere olan inancın, algılarımızdaki benzerlik ve kesintiler arasında bir denge sağlayan hayal gücümüzün bir ürünü olduğunu iddia eder.

Hume, dış dünyaya ve nesnelere olan inancın, algılarımızdaki benzerlik ve kesintiler arasında bir denge sağlayan hayal gücümüzün bir ürünü olduğunu iddia eder.

Yani Hume'a göre hayal gücü olmadan nesnelerin ve dış bir dünyanın varlığı mümkün değildir!

Yani Hume'a göre hayal gücü olmadan nesnelerin ve dış bir dünyanın varlığı mümkün değildir!

Özetle, David Hume dış dünya ve nesnelere olan inancımızın kaynağını anlamaya çalışır ve bu inancın hayal gücümüzden kaynaklandığını savunur.

Algılarımızın sürekliliği ve tutarlılığı, hayal gücümüzün dış dünyada sürekli var olan nesnelerin var olduğuna inanmasını sağlar.

Algılarımızın sürekliliği ve tutarlılığı, hayal gücümüzün dış dünyada sürekli var olan nesnelerin var olduğuna inanmasını sağlar.

Bu inanç, algılarımızdaki benzerlik ve kesintileri dengelemek için hayal gücümüzün ürettiği bir kurgudur. Ne düşünüyorsunuz? Yorumlara bekliyoruz.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir:

Popular Articles

Latest Articles