H­r­i­s­t­i­y­a­n­l­a­ş­t­ı­r­ı­l­a­n­ ­G­e­n­ç­ ­K­ı­z­l­a­r­ ­v­e­ ­K­a­p­a­t­ı­l­a­n­ ­B­u­r­s­a­ ­A­m­e­r­i­k­a­n­ ­K­ı­z­ ­K­o­l­e­j­i­­n­i­n­ ­İ­l­g­i­n­ç­ ­H­i­k­a­y­e­s­i­

H­r­i­s­t­i­y­a­n­l­a­ş­t­ı­r­ı­l­a­n­ ­G­e­n­ç­ ­K­ı­z­l­a­r­ ­v­e­ ­K­a­p­a­t­ı­l­a­n­ ­B­u­r­s­a­ ­A­m­e­r­i­k­a­n­ ­K­ı­z­ ­K­o­l­e­j­i­­n­i­n­ ­İ­l­g­i­n­ç­ ­H­i­k­a­y­e­s­i­

Misyonerlik faaliyetleri topraklarımız ve toplumumuz için pek de yeni bir şey değil aslında. Cumhuriyet devriminden önce de bu tarz faaliyetleri Osmanlı'da görmek mümkün. Ancak içeriğimizde de okuyacağınız üzere Genç Cumhuriyet, misyonerlik faaliyetlerine pek de sıcak bakmamış ve yol yakınken önünü kesmeye çalışmış.

Kaynak: İdris Yücel

Bursa Amerikan Koleji "Amerikan Bord" tarafından 1876 yılında Ermeni ve Rum öğrencilerle faaliyetine başlar. 1908 yılından sonra her ne kadar yasak olsa da Müslüman öğrenciler de okula kaydolur.

Bursa Amerikan Koleji "Amerikan Bord" tarafından 1876 yılında Ermeni ve Rum öğrencilerle faaliyetine başlar. 1908 yılından sonra her ne kadar yasak olsa da Müslüman öğrenciler de okula kaydolur.

Hatta İncil derslerine ve sabah dualarına Müslüman öğrencilerin katılımı zorunlu tutulur. I. Dünya Savaşı'nda faaliyetleri durdurulsa da okul, Mondros sonrası bölük pörçük eğitime devam eder ve Lozan sonrasında ise 4 öğrencisi olur.

Bu arada "Amerikan Bord" Amerikan Yabancı Misyoner Komisyonu Kurulu olup bütün dünyadaki görevleri Tanassur yani Hristiyanlaştırmaktır.

Bu arada "Amerikan Bord" Amerikan Yabancı Misyoner Komisyonu Kurulu olup bütün dünyadaki görevleri Tanassur yani Hristiyanlaştırmaktır.

Okulda yaşanan tanassur hadisesine gelecek olursak, kolej öğrencisi Sabiha Hanım (Dr. Yusuf Sadi Bey'in kızı) öğretmeni Edith Sanderson'a ruhsal durumunun iyi olmadığını ve kendisini dini bilgilerle rahatlatıp rahatlatamayacağını sorar.

1928 tarihli rapora göre Sanderson bu teklifi Sabiha'nın müslüman olmasından ötürü ilk başta kabul etmez. Ancak sonrasında ikili arasında dini sohbetler başlar.

1928 tarihli rapora göre Sanderson bu teklifi Sabiha'nın müslüman olmasından ötürü ilk başta kabul etmez. Ancak sonrasında ikili arasında dini sohbetler başlar.

Kısa süre sonra bu sohbetlere; okuldaki diğer kızlar (Muadelet ve Seniha), okul sekreteri ve odacı kardeşi Kamuran ile Nemika da katılır. Ayrıca bir diğer öğretmen Lucille Day de sohbete dahil edilir. Kızlar Hristiyanlık ve İncil'e ilgi duyarlar.

Tam da bu sırada devreye okulun eski öğretmeni Behice Hanım ve kendilerini "Uyanık Yavrular" olarak tanımlayan bir grup öğrenci girer. Bu öğrenciler 4 kızı takibe başlarlar.

Tam da bu sırada devreye okulun eski öğretmeni Behice Hanım ve kendilerini "Uyanık Yavrular" olarak tanımlayan bir grup öğrenci girer. Bu öğrenciler 4 kızı takibe başlarlar.

Ve 4 Aralık 1927'de Muadelet'in günlüğünün çalınmasıyla olay patlak verir. Muadelet günlüğünde açıkça her şeyi yazar. Ve bu günlük mahkeme tarafından delil olarak kabul edilerek, iddianameye girer.

Günlük olayını o günlerin tanığı İffet Alton şöyle aktarıyor:

Günlük olayını o günlerin tanığı İffet Alton şöyle aktarıyor:

Söz konusu günlük 24 Aralık 1927'de Bursa Milli Eğitim Müdürlüğü'ne getirilir ve Bakanlık müfettişleri Hasan Ali ve Behçet Beyler 20 Ocak'ta Bursa'ya gelir.

Söz konusu günlük 24 Aralık 1927'de Bursa Milli Eğitim Müdürlüğü'ne getirilir ve Bakanlık müfettişleri Hasan Ali ve Behçet Beyler 20 Ocak'ta Bursa'ya gelir.

Soruşturma 11 gün sürer ve 31 Ocak 1928'de bakanlığın da emriyle aralarında polislerin de bulunduğu 8 görevli, “dini propaganda” gerekçesiyle, öğrencileri tahliye ederek, Bursa Amerikan Kız Koleji’ni kapatır.

Bu olay Bursa'nın dışına taşarak hızlı bir şekilde tüm ülkede duyulur ve Hayat Mecmuası'nda art arda yazılar yayımlanır ve yazarların söylemi genel olarak şöyledir:

Bu olay Bursa'nın dışına taşarak hızlı bir şekilde tüm ülkede duyulur ve Hayat Mecmuası'nda art arda yazılar yayımlanır ve yazarların söylemi genel olarak şöyledir:

'Kültür buhranı olarak tanımlanabilecek bu Tanassur Hadisesi sadece Müslümanlıktan değil daha da önemlisi Türklükten çıkmak şeklinde milli bir mesele olarak düşünülmelidir.'

Okul yönetimine ise dava açılır. İlk dava 13 Şubat 1928'de görülür. Mahkeme esnasındaki en ilginç ayrıntı ise Türk kızlarından birinin Hristiyan olması ihtimalinden ötürü Kur'an'a el bastırılmaması olur.

Okul yönetimine ise dava açılır. İlk dava 13 Şubat 1928'de görülür. Mahkeme esnasındaki en ilginç ayrıntı ise Türk kızlarından birinin Hristiyan olması ihtimalinden ötürü Kur'an'a el bastırılmaması olur.

Halkın ve basının oldukça ilgi gösterdiği duruşmalar 30 Nisan'da karara bağlanır. Amerikalı 3 misyoner 3'er gün ev hapsi ve 3'er liralık tazminat cezası alır. Cezanın dayanağı ise 'kendilerine emanet edilen çocukların dini ve milli değerlerini yasalara aykırı surette değiştirerek, gerek ailelerinden, gerekse mensubu oldukları ülkeden soğumalarına yol açmak' olarak belirlenir.

Böylece genç Cumhuriyet laik ve bilimsel eğitim konusundaki kararlılığını net bir şekilde göstermiş olur. Ancak Bord misyonerleri Muadelet'in günlüğünden de ilham alarak strateji değişikliğine giderler.

Böylece genç Cumhuriyet laik ve bilimsel eğitim konusundaki kararlılığını net bir şekilde göstermiş olur. Ancak Bord misyonerleri Muadelet'in günlüğünden de ilham alarak strateji değişikliğine giderler.

Artık doğrudan bir misyonerlik faaliyeti göstermeyeceklerdir. Bord’un yeni stratejisi, Ankara Hükûmeti'nin çizdiği sınırlar dâhilinde daha çok simgesel ve temsili surette, Anglosakson kültürün aşılanması temeline dayanır.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir:

Popular Articles

Latest Articles