Türkiye'nin şu sıralar dış politikadaki gündemini Doğu Akdeniz'de Libya ile imzalanan mutabakat oluşturuyor. Mutabakatın Doğu Akdeniz'deki güç dengesini yeniden şekillendirdiği yorumları yapılıyor. Anlaşmaya dışarıdan gelen tepkilere, 'Türkiye'nin uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarının korunduğu' yanıtı veriliyor. Ülkenin başındaki isimler Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki yetki alanının maksimum düzeye çıkarıldığını vurguluyor. Bölgedeki güç dengelerini değiştiren Libya hamlesi bundan sonraki süreçte de çok konuşulacağa benziyor. Tüm bu tartışmalar nasıl başladı, kim neler dedi?
Türkiye 27 Kasım'da Libya ile 'Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Mutabakatı Muhtırası' ve 'Askeri İşbirliği Mutabakatı Muhtırası' başlıklı iki anlaşmaya imza attı.
Bu anlaşmalardan deniz yetki alanlarını yeniden düzenleyen mutabakat özellikle Yunanistan'ın tepkisine neden olurken Yunan medyası mutabakatı 'Türkiye'den şah mat hamlesi” başlığıyla duyurduğu.
Mutabakat Doğu Akdeniz'deki güç yarışını yeniden alevlendirdi.
Olayın geçmişi ne?
Doğu Akdeniz'de deniz sınırları konusunda şu ana kadar yapılmış 5 anlaşma bulunuyor.
Bunlardan 3'ünü Güney Kıbrıs yönetimi; İsrail, Lübnan ve Mısır ile yaptı. Bu anlaşmalara itiraz ederek yok sayan Türkiye ve KKTC, 2011 yılında 4'üncü anlaşmayı kendi aralarında imzaladı.
27 Kasım'da imzalanan Türkiye-Libya mutabakatı ise bölgedeki 5'inci deniz sınırı anlaşması oldu.
Doğu Akdeniz'deki güç savaşının arka planını Mehmet Demirci Euronews'deki yazısında şöyle anlattı:
'Doğu Akdeniz’de şu an yaşanan kriz, 2003 yılında Güney Kıbrıs ve Mısır arasında imzalanan Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) Sınırlandırma Anlaşması ile başladı. Bu anlaşmayı 2007 ve 2010 yıllarında Lübnan ve İsrail ile yapılan anlaşmalar takip etti. Türkiye kendi hak ve menfaatlerini korumak için, Arap Baharı sonrasında Mısır ile hem askeri hem de politik alanda ilişkilerini en üst seviyeye çıkardı. Doğu Akdeniz’de ikili askeri tatbikatlar yapıldı. Bu yakınlaşmadan maksat; Mısır ile yapılacak bir MEB Sınırlandırma Anlaşması ile Doğu Akdeniz’de durum üstünlüğünü kazanmaktı. Ancak 2013 yılında Mısır’da yaşanan darbe ve sonrasında yaşanan iktidar değişikliği planın yarım kalmasına neden oldu.
Doğu Akdeniz’de ABD’nin de desteğiyle, Türkiye’nin dışlandığı Doğu Akdeniz Gaz Forumu’nun kurulması, Mısır ve Yunanistan arasında hem askeri hem de siyasi ilişkilerde yaşanan yakın iş birliği, Kıbrıs’ın güneyinde yapılan sondaj faaliyetleri, Türkiye’yi daha sert politikalar izlemeye zorladı. Yunanistan ve Mısır arasında yapılacak olası bir MEB sınırlandırma anlaşması ve Doğu Akdeniz gazının “EastMed” boru hattı ile Avrupa’ya taşınması ihtimali, Türkiye’yi uzun süredir masada olan Libya seçeneğini hayata geçirmeye zorladı.'