Kadınlara karışmanın her zaman bir bahanesi vardır. 'Neden o ruju sürdün, neden eteğin o kadar kısa, neden güldün?' gibi sebeplerin tarih boyunca asla sonu gelmedi. Son yıllarda özellikle büyük bir şort tartışması var. İyi de pek çok insan için gayet normal bir giysi olan şort, ne oldu da böyle bir simgeye dönüştü? Sebeplerine birlikte bakalım.
Kadın kıyafetleri, kadın davranışları, kadın tercihleri; kadın hayatı tarih boyunca kontrol altında tutulmaya çalışıldı.
Bunun herhangi bir toplumla veya dinle direkt ilgisi yok. Dünyanın her yerinde kadınlar bastırılmaya çalışılıyor ve hayatlarına karışmak hak görülüyor. Bunun en basit yollarından biri de kıyafetler. Bir toplumda peçenin, diğerinde yakanın açık olması 'sorun' teşkil edebiliyor. Eteği uzun kadına geri kafalı, demode yaftası yapıştırılırken mini etekli kadına yapıştırılan damgayı hepimiz biliyoruz.
Son yıllarda özellikle her yaz karşımıza çıkan bir şort öfkesi var farkındaysanız.
Şort giyen kadınlar kütüphaneye alınmıyor, sokaklarda sözlü taciz ve hakarete; kimi zaman da fiziksel şiddete uğruyor.
Yıllar önce Ayşegül hemşireye nöbet dönüşü bindiği otobüste "şort giydiği için" tekme atan saldırgan uzun süre konuşulmuş ve hafızalarda yer etmişti.
Ancak sonrasında bu haberler o kadar arttı ki, artık sadece sosyal medyada 1-2 gün konuşulup unutulur oldu.
Tacize, şiddete uğrayan kadınlar artık yaşadıklarını ispat edip kamuoyu oluşturmak için hemen telefonlarına sarılıyor ve olayı kaydediyor.
Çünkü bu kadar olup bitene rağmen hala kadına inanmayan; bunu kendisinin uydurduğunu veya karşısındakini "tahrik" ettiğini düşünen çok fazla insan var.
Peki son yıllarda şort niye "öfke tetikleyen" güçlü bir karşısındakine müdahale aracına dönüştü?
Bunun pek çok sebebi var. Mini şort, 60'lı yıllardan beri hayatımızda ve yaz aylarında popüler olan bir giysi. Elbette giyen kadar giymeyen de var ancak son döneme kadar bu kadar sorun edilmiyordu. Sosyal medyada dile getirilen eleştiriler, toplumda şortu uygun bulmayanların onay hissine kapılmasına yol açtı.
Aynı şekilde saldırılar da birbirini tetikledi, sık sık benzer haberlerin gündeme gelmesi ve suçluların da genellikle ceza almaması potansiyel saldırganları cesaretlendirdi.
Savunmasız bir kadına saldırmak bir erkeğin içindeki öfkeyi atmasının en 'risksiz' yolu. Şort giyen birine saldırdığında kimsenin müdahale etmeyeceğini veya kendisini destekleyeceğini düşünen saldırganlar bundan cesaret alıyor.
Pek çok kadın bu saçmalıklar yüzünden şort giymekten vazgeçti. Bu da şortu sıradan bir giysiden ilginç bir sembole çevirdi.
Mont oldukça sıradan bir giysi olmasına rağmen yaz ortasında giyen birini görsek hepimiz ona bakarız. İşte şortun da başına bu geldi, giyen kişi sayısı azalınca göze tuhaf gelmeye başladı. Moda böyledir; çoğunluğun giydiği kıyafet yadırganmaz.
Dünyada 100 küsur yıl kadar önce erkekler kadınların pantolon giymesine de izin vermiyor ve sokaklarda giyenleri rahatsız ediyorlardı.
Kimsenin pantolon giymediği bir sokakta pantolon giyen de dikkat çeker. İnsanlara neden beğenmedikleri şeyleri giyen insanlara saldırmamaları gerektiğini anlatmak imkansız, o yüzden başka bir çözüm bulmak lazım.
Eğer kendimizi kısıtlamaya başlarsak bugün şort olan yarın etek olur, saç rengi olur, kaş almak olur; insanlar birbirlerinin dış görünüşünde beğenmediği bir şey hakkında müdahale etme ve saldırma hakkını elde ettiğini düşünmeye başlar.
Canımız ne istiyorsa giyip, kendimizi kısıtlamamayı öğreneceğiz ki bu insanlar herhangi bir giysiyi sembolleştirmemeye başlasın.
Normalleşme çoğunluğun kabulüyle başlar. Yine de sırf bir kıyafet giydi diye sokakta ne idüğü belirsiz sorunlu insanlarla uğraşmak istememeyi, şiddete uğramaktan çekinmeyi de anlamak zorundayız. Bu noktada kişinin kendini savunmayı öğrenmesi, her an tetikte olması ve başına gelenleri olabildiğince kayıt altına alması yararına olacaktır. Unutmayalım ki, bu ülkede ne giydiği, nereye gittiğinden bağımsız her kadının böyle olması gerek. Şort aslında büyük bir bahane.
Sizce şortun bir saldırı bahanesi haline gelmesinin sebebi ve bu sorunun çözümü ne?
