2100 yılında ortalama insan ömrünün uzayarak 83 yaşa çıkması beklense de, mevcut yaşam süresi ortalamamıza göre habere konu olan verilerin sağlamasını, ne yazık ki birçoğumuz yaşayarak yapamayacağız. Fakat gelecekte de şu an yaşadıklarımıza benzer sorunlarla insanların yüzleşmek zorunda olacağı aşikar. Hayli artması öngörülen dünya nüfusu, şehirlerin betonlaşması, yapay zekanın gelişerek insan emeğinin yerine geçmesi bunlardan sadece birkaçı.
Evet, 2100 yılında insanlığı neler bekliyor olacak bakalım...
1. Bir arada adil bir şekilde yaşamayı pek beceremeyen 7.5 milyar nüfusa yaklaşık 4 milyar kişi daha eklenebilir. Peki azalma ihtimali yok mu?
BBC Türkçe'de yer alan habere göre; Birleşmiş Milletler rakamlarına göre 2100'de dünya nüfusu 11,2 milyara ulaşacak. Ama bu en olası tahmin; bu rakam yüzyıl sonunda 16,6 milyarı bulabileceği gibi 7,3 milyara da düşebilir. Ancak BM senaryolarının tümünde 2050'ye kadar nüfus artışı devam ediyor.
2. Ömrün uzaması, beraberinde ortalama yaşın da yükselmesini getirecek
Çünkü daha uzun yaşıyor ve daha az çocuk dünyaya getiriyoruz. 1950'de 50 yaşına ulaşan insan sayısı azdı. Bugün dünya ortalaması 72 yaş; 2100'de ise ortalama ömrün 83 yaşa çıkması bekleniyor.
Ortalama ömür uzayınca yaşlı insan sayısı artıyor
Doğumların azalması ise onların yerini alacak daha az sayıda genç nüfus anlamına geliyor. Böylece bugünkü nüfus piramidi gelecekte arı kovanı şeklini alıyor.
3. Mega kent sayılarındaki artış, kimsenin kasaba veya köylere göç etme niyetinde olmadığını gösteriyor
2030'da nüfusu 10 milyonu aşan mega kent sayısı 41'e ulaşacak. 2050'de toplam dünya nüfusunun üçte ikisi şehirlerde yaşıyor olacak. Nüfus yoğunluğu yüksek olan şehirler göreceli olarak küçük bir alanda çok sayıda insanı barındırabilir.
Bugün Mumbai'daki yoğunluk üzerinden hesaplayacak olursak; 6,3 milyar insan Türkiye topraklarının üçte birinden az bir alanda barınabilir.
Fakat Atlanta gibi nüfus yoğunluğu daha az bir bölge esas alındığında ABD toprakları büyüklüğünde bir alan gerekecek. Geleceğin mega kentlerinin yayılarak büyümesine bir sınır koymak önemli olacak görünüyor.
Yığınlardan uzaklaşmak istiyorum diyenler için kaçış rehberi 👇
4. İyimser bir gelişme olarak yenilenebilir enerji üretiminin yaygınlaşması
Bugün tükettiğimiz enerjinin yüzde 86'sı fosil yakıta dayanıyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarının toplam içindeki yeri yüzde 10 civarında ve giderek artıyor. Dünyada güneş enerjisi tüketimi 2015'te 2010 rakamlarının 7,5 katına ulaşmıştı. Gelecekte yenilenebilir enerji kullanım oranı artacağından rüzgâr ve güneş enerjisi için geniş alana sahip ülkeler avantajlı konumda olacaktır.
5. Yapay zekanın gelişmesiyle şimdiden kafaları kurcalamaya başlayan soru: 'Mesleklerimiz ne olacak?'
Oxford Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmaya göre, ABD'de yapılan işlerin yarısı yakında bir robot veya bilgisayar tarafından yapılabilir. Fakat bazı işlerde otomasyon ihtimali diğerlerine göre daha yüksek.
Önümüzdeki 10-20 yıl içinde tele-satıcılar, muhasebeciler ve taksi şoförlerinin yerine robotların ve bilgisayarların geçtiğini görebiliriz
Ancak yaratıcılık, el becerisi ve empati gerektiren işler daha uzun süre kalıcı olabilir. Geleceğin iş piyasasının otomasyon baskısına uyum sağlaması gerekecek.