Korkunç! Korkunç! KORKUNÇ! Tamam belki de ben Turkcell'in en ürkek emocanı Tıstıs olduğum için bana öyle geldi. Yani belki de siz korkmazsınız. Yok yok kesin korkarsınız. Bence izlemeyin, ben de tamamını izleyemedim. Bu içeriği yaparken de ekrana doğru dürüst bakamadım. Zaten çok bakamam da, bakarsam gözlerim bozulur. Terli terli soğuk su içersem hasta olurum. Korku filmlerinden de aşşşşırı korkarım. Kendimi tanıttım ama şimdi ben onları size nasıl tanıtacağım? 😱
1. The Shining (1980)
Iğğğhhh… Çok korkunç!!! Çok korktuğum için hepsini izleyemedim, ortasında kapattım filmi. Ama bildiğim kadarıyla şöyle bir hikayesi var. Kış sezonunda kapalı bir otelde, geçmişten gelen hayaletler görüyor bir çocuk, sonra da olaylar korkunç bir şekilde gelişiyor. İzlemeyin, çok korkarsınız.
2. Seven (1995)
Ben kan görünce direkt bayılıyorum. Filmi açar açmaz da hemen bayılmışım. O yüzden çok izleyemedim filmi. Ama hikayesini okudum şöyleymiş: Yedi ölümcül günahı işleyenleri teker teker öldüren bir seri katil var. Neden böyle bir şey yapıyor ki? Iğğğhhh… Brad Pitt ve Morgan Freeman da oynuyormuş filmde. Tek başınıza izlemeyin lütfen.
3. The Changeling (1980)
Ailesini bir trafik kazasında kaybettikten sonra hayatını ve kendini biraz olsun toparlayabilmek adına bir üniversitede ders vermeye başlayan müzik profesörü Russel, yeni bir eve taşınıyor. Ancak evde yalnız olmadığını anlamasını uzun sürmüyor. Ben de zaten bunu anladıktan sonra hemen kapattım filmi. Çünkü hayaletler falan var. Siz de hayaletlerden çok korkuyorsanız romantik komedi filmi filan izleyin benim gibi.
4. The Others (2001)
İkinci Dünya Savaşı'nda eşini kaybettikten sonra çocuklarıyla beraber yeni bir eve taşınan Grace, bu kocaman evde kendilerine yardım edecek bir takım insanları işe alır. Güneşe alerjisi olduğu için sürekli karanklıkta yaşamak zorunda olan çocuklarından bir tanesi evde hayaletler gördüğünü iddia etmektedir. Ben çocuğun haklı olduğuna karar verdikten sonra izlemeyi bıraktım. Bence haklı.
5. Scream (1996)
Hani şu insanlar araba koltuklarına bunun maskesinden takıyor ya, işte onun filmi. Drew Barrymore var diye izlemeye başlamıştım; ama o maskeli katili görünce içim bir fena oldu. Şimdi o şakacı arabalara da bakamıyorum. Siz bu maskeyle şaka falan yapmayın, komik değil.
6. Wicker Man (1973)
Bak bu filmde de bir acayip maskeler var herkeste. Kedi diye sevimli sanırsın; ama bunlar bildiğimiz kedilerden değil. İnsanlar niye maskeyle birbirlerini korkuturlar anlamıyorum. Zaten her şey yeterince korkunç bence. İşin içinde bir de kayıp bir kız var. Hem de hiç var olmadığı iddia edilen bir kız.
7. Triangle (2009)
Filmin başındaki martıya çarpma sahnesi yeterince ürperticiydi. Bir şekilde düzelir diye beklerken, etrafındaki herkes birer birer ölmeye başlayınca filmi kapattım haliyle. Yok yok izlemeyin bunu da.
8. Candyman (1992)
Ayyyyy... İşte en korkuncu bu bence! Candyman efsanesini araştıran bir öğrenci tarafından yanlışlıkla gerçek dünyaya getirilen mitolojik karakterin hikayesi konu ediliyor. Efsanelere inanırım ben. Kim bilecek gerçek olmadığını? Kim demiş efsane diye? Sakın izlemeyin. Kaçın!
9. American Psycho (2000)
Son derece sıradan bir hayatı varmış gibi görünen yatırım bankacısı Patrick Bateman'ın içinde gizli bir karanlık tarafı vardır. Sebepsiz yere işlediği cinayetler sonrasında kurbanlarından bir parçayı da hatıra olarak saklar. Şu son cümleyi yazana kadar bile korkudan zor dayandım. Yanınızda biriyle izleseniz de yanınızdakinden şüpheleneceğiniz bir film.
10. Jacob’s Ladder (1990)
Akıl sağlığının yerinde olmadığını düşünen bir Vietnam gazisi olan Jacob Singer'ın, sorunlarını çözmek için gerçekle gerçeküstünü birbirine karıştırması gerekir. Karıştırmasaydı daha iyi olurdu tabii; ama karıştırınca tabii ben korkmaya başladım. Kafam da karıştı zaten. Ayyy.. Tüylerim de diken diken...
11. Saw (2004)
Cinayet sebebi insanlara hayatın değerini öğretmek olan sıra dışı bir katil konu edilir. İnsanlara oynadığı kafa karıştırıcı, ölümcül oyunlarla imkansız seçimler sunan katil verdiği ip uçlarıyla kurbanlarıyla bir çeşit ölüm oyunu oynar. Yaaa bir de bisiklete falan binip, 'oyun oynayalım mı?' diye soruyor diye kandım ben de tabii. Sizi de kandırmasına izin vermeyin!
12. The Vanishing (1988)
Beraber tatile çıkan Rex ve Saskia çifti, yol üzerinde bir benzinlikte mola verdikleri sırada markete giden Saskia, ardında hiçbir iz bırakmadan kaybolur. Ardından geçen 3 yılın sonunda Rex yeni biriyle birliktedir ve hayatına devam eder. Ancak her şey Saskia'nın ortadan kayboluşu hakkında mektuplar almasıyla yeniden başlar. Hıh çok iyi oldu bu filmi izlediğim, artık tek başıma markete bile gidemeyeceğim. Çok korkutucuuuuu!
Tabii ben sevmiyorum diye siz de sevmemek zorunda değilsiniz. Korku ve gerilim sevenler için TV+’ı öneriyorum.
TV+’ta her çeşitten yüzlerce film sizi bekliyor. Korku filmi mi izleyeceksiniz? Ben biraz battaniye altında saklanacağım öyleyse. Tamam… Iğğhh… Görüşürüz o zaman.