Bilim insanları gelişen teknoloji ve yöntemlerle evrenin en kapsamlı ve detaylı haritasını çıkarmayı başardılar. Biz de bu yazımızda bu konudan bahsediyoruz.
Bilim insanları evrendeki tüm maddenin kesin bir haritasını çıkardılar.
Yeni harita, evrendeki her şeyin evrende nasıl dağıldığına dair en kesin ölçümlerden birini temsil ediyor. Çalışmanın sonuçları çoğunlukla mevcut kozmos resmimize uyuyor. Ancak evren hakkında belirli önemli açılardan yanıldığımızı düşündürebilecek bazı ilgi çekici farklılıklar da var. Evren ilk oluştuğunda, madde yavaş yavaş gezegenleri, yıldızları ve galaksileri oluşturarak dışa doğru savruldu. Bilim insanları, bugün bu maddenin dikkatlice bir haritasını çıkararak, evrenin evrimini şekillendiren güçleri anlamaya çalışabilirler.
Evrenin iki büyük teleskop araştırmasından (Karanlık Enerji Araştırması ve Güney Kutbu Teleskobu) elde edilen verileri birleştiren yeni analiz, 150'den fazla araştırmacıyı içeriyor.
Araştırma, maddenin şu anki en iyi evren modeline göre beklendiği kadar “topaklı” olmadığını öne sürüyor. Bilim insanlarına göre bu, mevcut standart evren modelinde eksik bir şeylerin olabileceğine dair bir dizi kanıta katkıda bulunuyor. Araştırmacılar iki veri setini analiz ederek, evrendeki tüm madde topaklarının nerede bulunduğunu tahmin etmeyi amaçlıyorlar. Bilim insanları önceki analizlere kıyasla bu araştırmanın olasılıkları daralttığı için önceki ölçümlerden daha kesin olduğunu söylüyorlar.
Sonuçların çoğu, şu anda kabul edilen en iyi evren teorisine mükemmel bir şekilde uyuyor.
Ancak geçmişte önerilmiş olan bazı çatlak belirtileri de var. Ortak yazar ve Hawaii Üniversitesi astrofizikçisi Eric Baxter şunları söyledi: 'Mevcut evrende, standart kozmolojik modelimizin erken evren için varsaydığımızdan biraz daha az 'dalgalanma' var gibi görünüyor.'
Yeni sonuçlar evrenin daha az dağınık olduğunu, düzgün bir şekilde yayılmak yerine belirli alanlarda kümelendiğini gösteriyor.
Araştırmacılar, diğer araştırmalar aynı sonuçları bulmaya devam ederse, bunun mevcut evren modelinde bir şeylerin eksik olduğu anlamına gelebileceğini söylüyor. Ancak sonuçlar henüz bilim insanlarının kesin olarak kabul ettiği istatistiksel düzeyde değil. Buna rağmen analizin sonuçları, çok farklı iki teleskop araştırmasından faydalı bilgiler sağladığından, bir dönüm noktası olarak kabul edilebilir.
Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım!