J­.­K­.­ ­R­o­w­l­i­n­g­­i­n­ ­A­ç­ı­k­l­a­m­a­l­a­r­ı­,­ ­F­e­m­i­n­i­s­t­ ­-­ ­T­r­a­n­s­a­k­t­i­v­i­s­t­ ­Ç­a­t­ı­ş­m­a­s­ı­,­ ­K­i­m­l­i­k­ ­P­o­l­i­t­i­k­a­l­a­r­ı­.­.­.­ ­Y­e­p­y­e­n­i­ ­B­i­r­ ­G­ü­n­d­e­m­ ­Y­ü­k­s­e­l­i­y­o­r­!­

J­.­K­.­ ­R­o­w­l­i­n­g­­i­n­ ­A­ç­ı­k­l­a­m­a­l­a­r­ı­,­ ­F­e­m­i­n­i­s­t­ ­-­ ­T­r­a­n­s­a­k­t­i­v­i­s­t­ ­Ç­a­t­ı­ş­m­a­s­ı­,­ ­K­i­m­l­i­k­ ­P­o­l­i­t­i­k­a­l­a­r­ı­.­.­.­ ­Y­e­p­y­e­n­i­ ­B­i­r­ ­G­ü­n­d­e­m­ ­Y­ü­k­s­e­l­i­y­o­r­!­

2020 yılı öyle bir yıl ki... Adeta dünya yanıyor! Her yerinden farklı gündem fışkıran bu çılgın dönemin en ilginç konularından biri ise Birleşik Krallık'tan yükseliyor. Şimdi sizinle son zamanların en tartışmalı, en kafa karıştırıcı, en alengirli konusunu etraflıca masaya yatıracağız. İddia ediyoruz; bu kimlik tartışması, önümüzdeki yılların da en gündem konularından olacak.

J.K. Rowling geçtiğimiz günlerde Twitter hesabı üzerinden uzun, detaylı bir yazı paylaştı.

J.K. Rowling geçtiğimiz günlerde Twitter hesabı üzerinden uzun, detaylı bir yazı paylaştı.

Ağırlıklı olarak transaktivizmin son dönemlerdeki politikalarına eleştiri getirdiği bu yazısının içerisinde kendi deneyimlerinden ve geçmişindeki şiddet, cinsel saldırı gibi travmalarından bahsettiği bölümler de vardı. Dolayısıyla da, magazinsel dili pek seven Türkiye basınında, bu olay yaratan yazı yüzeysel bir şekilde, 'Rowling cinsel saldırıya uğradığını açıkladı!!!!' gibi başlıklarla yer buldu.

Adeta işaret ettiği yere değil, işaret eden parmağa bakıldı, anlayacağınız. Rowling'in yazısında masaya yatırdığı konu, sayesinde akademik ve lgbt çevrelerinden dünya gündemine taşındı.

Yazının başlığı "TERF savaşları"...

Jessica Yaniv olayı!

Jessica Yaniv olayı!

Kanada'da yaşanan bu olay, adeta tüm dünyayı sardı ve feministler-translar arasında büyük tartışmalara sebep oldu.

Jessica Yaniv, Kanadalı bir trans kadın. Güzellik salonlarına gidip, bikini bölgesi ağdası olmak istiyor fakat penis sahibi olduğu için bu salonlardaki kadın ağdacılar tarafından reddediliyor. Bu reddedilişlerin birden çok sebebi var; bazı ağdacılar bir penisi ağdalamanın farklı yöntemleri olduğunu ve bunu beceremeyeceklerini söylüyorlar. Kimileri ise bir penis görmek, bir penise dokunmak istemediklerini söylüyorlar. İşte dananın kuyruğu burada kopuyor: Jessica, kendisini reddeden her güzellik salonunu teker teker dava ediyor. Ayrımcılık ve nefret suçuyla!

Çünkü eğer 'trans kadınlar kadınsa', kadınlar da penis sahibi olabiliyorlarsa; bu kuaför kadınların yaptığı düpedüz ayrımcılıktır! 

İşte bu emsal davada; bazı feministler, biyolojik cinsiyet hakikatini hatırlatıyorlar ve tartışmalar yine yükseliyor.

Biyolojik cinsiyetin reddi ise bir diğer tartışmalı konuyu getiriyor: Kişisel beyan!

Biyolojik cinsiyetin reddi ise bir diğer tartışmalı konuyu getiriyor: Kişisel beyan!

E tabi şimdi soruyorsunuz: 'Madem biyolojik cinsiyet diye bir şey yok, neye göre kendimize kadın/erkek/nonbinary diyeceğiz?'

Son derece haklı bir soru. 

Neye göre? Kendi beyanınıza göre, arkadaşlar. Şimdi şöyle; ülkemizde de, dünya genelinde de resmi olarak cinsiyet geçişi yapmak için uzuuuun süreçler, doktor ve psikiyatri kontrolleri, operasyonlar ve hormonlar gerekiyordu. Fakat Birleşik Krallık, geçtiğimiz sene 'self id' konusunu gündeme getirerek, bir insanın herhangi bir işleme ya da kontrole ihtiyaç duymadan resmi olarak cinsiyet beyanında bulunabileceğinin yolunu açmaya çalıştı.

Yani şöyle örnekleyelim: Türkiye'de bir transeksüel, gidip istediği gibi hormon alabilir, silikonlar dolgular gibi operasyonlar yaptırabilir ama resmi olarak 'kadın' olarak geçişinin yapılması için heyet raporları, uzun yıllar lazım. Peki bu neden önemli? Evlenebilmesi, hapse düşerse kadınlar koğuşunda kalabilmesi, ve benzeri şeyler için. 

Birleşik Krallık'ta ise bu 'self id' ile, bir insan hiçbir operasyona, kontrole ihtiyaç duymadan kendini 'kadın' ya da 'erkek' olarak beyan edebilecekti ve evet, dolayısıyla da örneğin hapishanelerde kadınlar koğuşuna girebilecekti. 

Bir transeksüel kadının erkekler koğuşunda kalması ne kadar korkunçsa; 'self id' ile 'trans kadın' beyanı vermiş bir erkeğin kadınlar koğuşuna girmesi de o kadar korkunç oldu. Karen White isimli bir trans kadın, kadınlar koğuşunda kalıyordu ve iki hücre arkadaşına tecavüz etti.

Dolayısıyla feministler ve transaktivistler çatışması toplumsal seviyede daha da sert bir şekilde devam etti.

Spor konusu...

Spor konusu...

Yeni Zelanda, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Birleşik Krallık; transeksüel sporcuların resmi müsabakalarda yarışmaya başladığı ülkelerden başlıcaları.

Örneğin, Yeni Zelanda'da, görselde görmüş olduğunuz trans kadın halter sporunda şampiyon oldu ve hatta rekor kırdı. Buna yorumu size bırakıyoruz.

Kanada'da rekorlar kıran şampiyon bisikletçi de bir trans kadın. Önümüzdeki olimpiyatlarda pek çok transgender sporcu yer alacak.

E haliyle feministler bu konuda da hak ihlali olduğunu düşünüyorlar. Çünkü ergenlikte vurmaya başlayan hormonlar; erkek çocuklara hayatları boyunca fiziksel avantaj sağlayacak kemik yoğunluğu, kas gücü, yüksek kırmızı kan hücreleri, büyük kalp ve ciğerler gibi değişimler katıyor. Kısacası yetişkin olduktan sonra hormonlara başlayan bu atletlerin kesinlikle biyolojik kadın atletlere karşı çok avantajlı olduğunu düşünüyorlar.

Trans çocuklar konusu ise tam bir savaş alanı!

Trans çocuklar konusu ise tam bir savaş alanı!

Çok hassas bir konu olduğu için fazla yorum yapmayacağım, direkt bilgileri vereyim:

- Trans bireyler arası intihar oranı gerçekten çok yüksek. Özellikle de gençler arasında bu böyle. İşte bu yüzden, trans çocukların hormon baskılayıcı ilaçlar kullanarak ergenliklerini geciktirmeleri hayat kurtarıcı olarak gözüküyor. Yani, bir trans çocuk, sesi ergenlikte kalınlaşmadan, sakalları çıkmadan cinsiyet geçişi yapabilirse daha çok 'feminen' görünüme sahip olacak ve bu da bir trans için hayati bir mesele.

- Özellikle kız çocukları başta olmak üzere, çocukların %60-70 kadarı ergenlikten sonra 'beden disforisi'nden kurtuluyorlar ve bedenleriyle barışıyorlar. 

- Ergenlik süresinde gelen hormonlar, insanı sadece 'feminen-maskülen' yapmakla kalmıyor; beyin gelişimi, kemik güçlenmesi gibi pek çok işe daha yarıyor. Bu hormonları baskılamak, bedensel sağlığı riske atmak demek. 

- Hormon baskılayıcı ilaçlar, maalesef ki henüz doğru düzgün hiç test edilmedi.

İşte bunlar konunun artıları ve eksileri. Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık yani... Zor bir konu!

Bunun çocuk istismarına girdiğinin iddiasının yanında, hukuki açıdan da feministler-translar arası çatışmalar var:

Bunun çocuk istismarına girdiğinin iddiasının yanında, hukuki açıdan da feministler-translar arası çatışmalar var:

Örneğin Amerika'da belli eyaletlerde, kız çocuklarının sünnet edilmesinin önüne geçmeye çalışan bir oluşum, 18'inden küçük çocukların cinsel organlarına cerrahi müdahalenin suç kapsamına alınıp cezalandırılması için büyük çaba harcadı. Böylece kızlarını sünnet ettiren ebeveynler, karşılarında mahkemeyi bulacaklardı. Fakat transaktivistler, bunun 18 yaşından küçük transların geçiş ameliyatlarını engelleyeceği endişesiyle önüne geçmeye çalıştılar.

Daha da bitmedi... Bir de "cinsel yönelim" kavgası var!

Daha da bitmedi... Bir de "cinsel yönelim" kavgası var!

Lezbiyenler, kadınlardan hoşlanan kadınlar... Ama 'biyolojik cinsiyet yok' dediğimizde ve kadınların da penisi olabileceğini söylediğimizde; bazı lezbiyenlerin penis sahibi trans kadınlarla olmak istememeleri 'transfobi' olarak görülüyor. Bu da çatışmalara sebep oluyor işte.

Kısacası Rowling, işte tüüüüm bu konulara değinmiş ve endişelerini dile getirmişti. TERF ilan edilmesinin sebebi de buydu.

Kısacası Rowling, işte tüüüüm bu konulara değinmiş ve endişelerini dile getirmişti. TERF ilan edilmesinin sebebi de buydu.

İşte böyle çatışmalar... Üniversitelerden güzellik salonlarına, muayenehanelerden sokaklara taşan bir tartışma bu. Kardeş gibi olan iki mücadele, birbirlerine düştüler.

Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım!

Popular Articles

Latest Articles