Perseus'un birazdan öğreneceğiniz hikayesi belki de Yunan mitolojisinin en detaylı hikayelerinden bir tanesi. Tıpkı bir gerilim filmini andıran bu hikayede Zeus'un doğumundan Medusa'nın ölümüne kadar her ayrıntı var. Gelin Yunan mitolojisinin en ünlü kahramanının hikayesine beraber bakalım!
Perseus'un hikayesi maceralarla ve aksiyonlarla dolu. Hadi bu mitolojik hikayeye bakalım...
Perseus'un büyükbabası Argos Kralı olan Akrisios'du. Akrisios, bir oğlu olur diye Delphi Kahini'ne gitti ve kahin ona başka bir çocuğu olmayacağını ve bu çocuğun da kızının çocuğu tarafından öldürüleceğini söyledi.
Akrisios ise bu kehanetin gerçek olmasını engelleyebilmek için bir yeraltı odası yaptırdı ve bu odanın duvarlarını da çelikle kaplattı.
Akrisios, kızını hizmetçisinin yanına kilitleyerek kızının hiçbir erkekle görüşmemesi için odanın kapısına görevliler koydu. Hizmetçinin ve kızın dış dünya ile iletişim kurabildiği tek yer ise odanın penceresiydi.
Ancak Arkisios'un kızı Danae'ye aşık olan biri vardı ve onu hiçbir şey engelleyemezdi.
Danae'ye aşık olan kişi elbette ki Zeus'tu. Zeus altından bir yağmur şeklinde Danae'nin kaldığı odaya girdi ve onu hamile bıraktı. Bu durum Zeus için oldukça normaldi çünkü Zeus, kadınlarla birlikte olabilmek için sık sık şekil değiştiriyordu.
İşin ilginç kısmı ise kısa süre önce keşfedilen eski bir metnin İsa'nın da şekil değiştirdiğini öne sürmesiydi.
Danae hamileliğini bir süre boyunca babasından sakladı ancak bu hamilelik sonunda Perseus ismindeki bir oğlan dünyaya geldi. Akrisios dünyaya gelen çocuğu öğrendiğinde ise kızına eşlik eden hizmetçinin öldürülmesini emretti. Daha sonra ise Danae ve Perseus'u bir kutuya kapatarak denize attırdı.
Danae ve Perseus'un atıldığı denizin dalgaları ise Poseidon tarafından sakinleştirilerek kutunun bir kıyıya vurmasını sağladı.
Dictys, kıyıya vuran sandığı buldu. Dictys bir balıkçıydı ve adanın kralının da kardeşiydi. Dictys, kutudan çıkan Danae ve Perseus'u evinde misafir ettikten bir süre sonra üçü bir aile haline geldi. Ancak Dictys'in kardeşi Danae'yi karısı yapmak isteyince Dictys bu işe karşı çıktı.
Kralın Danae ile evlenmesinin önündeki bir başka engel ise elbette Perseus'du.
Kral ise bu istekten vazgeçmedi ve Danae'yi elde edebilmek için Hippodamia ile evliliğini ilan ederek adada yaşayan herkese bir at hediye etti. Perseus'un ise atı yoktu ancak buna rağmen krala bir söz vermişti. Perseus, krala Medusa'nın başını getirecekti. Kral elbette ki bu sözü hemen kabul etti çünkü bu zamana kadar Medusa'nın başını almaya giden herkes ölmüştü.
Tüm bunlardan sonra Kral, Perseus Medusa'nın başını getirene kadar Danae'yi yanında tutma kararı aldı.
Medusa okyanusun ötesinde yaşayan üç denizkızından bir tanesiydi ve kardeşlerinin aksine Medusa ölümsüz değildi. Efsaneye göre Medusa çok güzeldi. Medusa, Poseidon tarafından tecavüze uğramış ve Athena'da onu bu nedenden dolayı lanetleyerek çirkin bir canavara dönüştürmüştü. Artık Medusa hem çirkindi hem de baktığı herkesi taşa dönüştürüyordu.
Perseus, Medusa'yı aramak için yola koyuldu.
Medusa'yı öldürmek için çıktığı bu yolda Athena ve Hermes ile tanıştı ve onlar Perseus'a silahlar verdiler. Bu silahlar arasında miğferler, kanatlı çarklar, kalkanlar ve kılıçlar vardı.
Artık sırada Medusa'nın yaşadığı yeri bulmak vardı.
Athena bu konuda Perseus'a yardımcı olmaya karar verdi ve onu Medusa'nın yaşadığı yeri bilen tek kişinin yani Graiae kardeşlerin yanına götürdü. Graiae kardeşler üç kocakarıydı ve Perseus onlara görünmeden yaklaşarak üç kocakarının sahip olduğu tek gözü yakaladı. Graiae kardeşler ise gözlerini kaybetmekten korktukları için Medusa'nın yerini hemen söylediler.
Perseus, Medusa'yı buldu ve ona görünmez bir şekilde yaklaştı.
Perseus kalkanındaki yansımadan Medusa'yı izledi ve uygun zamanı yakaladığında Medusa'nın başını kesti. Şimdi Perseus'un Medusa'nın kız kardeşlerinden kaçması gerekiyordu ve bu nedenle hemen kanatlı çarklarını çıkardı ve uçtu gitti.
Perseus, Serifos'a döndüğü sırada Etiyopya'dan geçti ve tam da o sırada oldukça ilginç bir manzara ile karşılaştı.
Bu manzarada bir kadın sahildeki bir kayanın üzerinde zincirlenmiş şekilde duruyordu. Kadının etrafında ise yas kıyafetleri olan bir adam ile büyük de bir kalabalık vardı.
Herkesin bir şeyleri bekler gibi bir hali vardı. Kayalara zincirlenen kadın ise ağlamaktan yorgun düşmüştü ve hiç kıpırdamıyordu.
Perseus, kanatlı çarıklarıyla havada uçarken birden denizdeki bir dalgadan kocaman bir canavar çıktığını gördü. Canavar kadına doğru yüzüyordu. Perseus bu olaylar sırasında çantasından Medusa'nın kafasını çıkardı ve canavarın üzerine saldırdı.
Canavar bu saldırıdan sonra bir kayaya dönüştü ve kadın kurtuldu.
Kayalara zincirlenen kadının Cassiopeia’nın kızı Andromeda olduğu anlaşıldı. Andromeda anlatılan efsanelere göre Poseidon'un gazabına uğrayanlardan sadece bir tanesiydi. Denizden çıkan canavar da elbette ki Poseidon tarafından gönderilmişti.
Perseus kurtardığı kadına yani Andromeda'ya aşık oldu ve onunla evlendi.
Gelelim krala ve Danae'ye. Kral Perseus'un uzakta olmasını fırsat bilerek Danae'yi zorla karısı yapmaya çalıştı ama Danae bunu kabul etmedi. Perseus saraya döndüğünde ise annesini kral tarafından kurban edilmeye hazır halde buldu.
Kral Perseus'u gördüğünde onun başarısını kabul etmedi ve Perseus'u Medusa'nın kafasını göstermesi için zorlamaya başladı.
Perseus ise insanları Medusa'nın kafasına bakmamaları için ikaz ettikten sonra kafayı çantadan çıkarttı. Kral da dahil olmak üzere Medusa'nın kafasına bakan herkes bir anda taşa dönüştü.
Perseus bu yaşananlardan sonra Medusa'nın kafasını Athena'ya adadı ve Athena'da Medusa'nın kafasını kalkanına yerleştirdi.
Tüm bunlar olurken Dictys'de adanın lideri haline geldi ve Perseus annesini ve karısını alarak Argos'a dönmek için hazırlamaya başladı. Perseus bu arada Arkisos ile barışmak istiyordu.
Perseus dedesi ile barışabilmek için Argos'a gitti ve bu sırada da annesini büyükannesinin yanına gönderdi.
Bu sırada Larissa'da oyunlar oynanıyordu ve Perseus bunu öğrendikten sonra Larissa'ya gitti. Orada disk atma oyunlarına katıldı ve bir diski çok güçlü attığı için bir kişinin ölmesine neden oldu. Bu seyirci kimdi diyecek olursanız elbette ki Arkisos'du.
Arkisos öldü ve kahinin hikayemizin başında anlattığı kehanet de bu şekilde gerçekleşmiş oldu.