Narcissus miti, Yunan mitolojisinin en ünlü öykülerinden biridir ve özellikle günümüzde narsisizm kavramının kökeni olarak bilinir. Mit, Narcissus adında çok yakışıklı bir gencin trajik hikayesini anlatır.
Narcissus mitinin detaylarına gelin birlikte bakalım. 👇
Narcissus, nehir tanrısı Cephissus ve perilerin en güzeli olan Liriope'nin oğlu olarak doğar.
Yunan mitolojisinin ünlü kahini Tiresias, Narcissus'un annesine, oğlunun ancak kendini bilmezse uzun yaşayacağı kehanetinde bulunur.
Narcissus, yetişkinliğe ulaştığında güzelliği nedeniyle pek çok kişi tarafından hayranlık ve aşkla takip edilir ancak Narcissus, kendisine gelen tüm ilgiyi ve aşkı reddeder.
Bir gün, dağ perisi Echo ona aşık olur.
Echo, konuşma yeteneğinin büyük kısmını kaybetmiş bir peridir. Sadece başkalarının söylediklerini tekrarlayabilen peri, Narcissus'un dikkatini çekmek ister ancak başarılı olamaz. Narcissus, Echo'nun aşkını reddeder ve dağ perisi, acı içinde dağlara çekilerek yalnızca sesi geri dönen bir yankı haline gelir.
Kıskançlık ve intikam tanrıçası Nemesis, Narcissus'un kibirli ve acımasız davranışlarından rahatsız olur ve ona bir ders vermek ister.
Nemesis, Narcissus'un yolunu bir havuza yönlendirir. Narcissus havuza geldiğinde suya eğilir ve içmek için ellerini daldırır, o sırada kendi yansımasını görerek kendisine aşık olur. Öyle büyülenir ki kendi yansımasından ayrılamaz.
Narcissus, kendi yansımasına olan aşkından dolayı ne yemek yiyor ne de uyuyordur.
Giderek daha fazla güçsüzleşen Narcissus sonunda ölür. Öldüğü yerde, adını taşıyan güzel ve beyaz bir nergis çiçeği (narcissus) belirir.
Bu mitolojik bağlantı, nergis çiçeğinin adının ve sembolizminin kökenini açıklar.
Nergis çiçeği, Narcissus'un adını taşıyarak aşırı öz sevginin ve narsisizmin tehlikelerine dair bir hatırlatıcı işlev görür. Aynı zamanda bu çiçeğin güzellik ve özlemle ilişkilendirilmesine yol açar.