Hippiler dünyaya ve düzene özgürce meydan okudular. Yenildiler.
Komünistler kapitalizmi sarsacak müthiş deneyimler yaşadılar, işçi devleti bile kurdular. Çözüldüler.
Anarşistler “başka türlü bir devrim mümkün” dediler, önce kendi içlerindeki devrimi tamamlayamadılar.
Sosyal demokratlar… Onları boş verelim şimdi.
Tüm bu yukarıdaki tespitleri 70’ler, 80’ler ve 90’lar boyunca ve şu andaki yazının muhteviyatında da görüldüğü gibi bol bol tüketti dünya entelijansiyası, batı cephesinde yeni bir şey yok!
Ve fakat 2000’lerle birlikte bir şeyler olmaya başladı.
İşte Türkiye’de de neo-liberal rüzgarın asla eğemediği çınarlardan, Taner Öngür de 60’lardan bu yana döneklik rüzgarına asla kapılmayan bir düzen karşıtı fenomen olarak karşımıza çıkıyordu.
Onu daha yakından tanımak gerek. Söyleşimizi izlemek isteyen için linki buraya da bırakıyorum:
(*) Todos Somos Marcos, Subcomandante Marcos’un manifestosunda.
Web