Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 23 Ocak 2012'de, "1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarının reddedilmesini suç sayan" yasa teklifinin, Fransa Senatosu'nda kabul edilmesini sağlayan eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ile teklifi veren Milletvekili Valerie Boyer hakkında, "Türk milletini aşağılama" suçundan yürüttüğü soruşturmada "takipsizlik kararı" verdi.
Fransa Senatosunun yasayı kabul etmesinin ardından, cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunan Ahmet Karadağ isimli vatandaş, "Fransa'da, 'Ermeni soykırımını reddetmeyi' suç sayan kanun çalışmasıyla, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve Türk milletinin aşağılandığını, dünya kamuoyu önünde küçük düşürülmeye çalışıldığını savunarak, Sarkozy ve Boyer'in, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 301. maddesinde düzenlenen "Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama" suçundan cezalandırılmasını istemişti.
Konuya ilişkin soruşturmayı yürüten Basın Suçları Soruşturma Bürosu, Sarkozy ve Boyer hakkında "takipsizlik" kararı verdi.
Fransa'nın, 2001'de sözde "Ermeni soykırımı" iddiasını resmen tanıdığı hatırlatılan kararda, Boyer'in, senatoya sunduğu "1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarının reddedilmesini suç sayan" yasa teklifinin, 23 Ocak 2012'de kabul edildiği, yasanın, itiraz üzerine, Fransa Anayasa Konseyi'nce iptal edildiği anlatıldı.
Fransız Senatosu'nda yapılan tartışmaların, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) birçok kararında da belirtildiği gibi "ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirildiği" vurgulanan kararda, özgürlüğün sadece lehte olduğu kabul edilen, zararsız veya ilgilenilmeye değmez haber ve düşünceler için değil, devletin ve toplumun bir bölümünün aleyhinde olan, onları rahatsız eden haber ve düşünceler için de uygulanması gerektiği, bunun demokratik toplum düzeni ve çoğulculuğun gereği olduğu ifade edildi.
DÜŞÜNCEYİ AÇIKLAMA VE YAYMA HÜRRİYETİ
AİHM'nin, TCK'nın 301. maddesi aleyhinde verdiği kararlardan örneklerin yer aldığı kararda, Fransız Anayasası'nda, Fransa Senatosu üyelerine yasama dokunulmazlığı verildiği, bu nedenle de bir sorgulamanın yapılamayacağı aktarıldı.
Şüphelilerin kullandığı ifadelerinin, Türkiye Cumhuriyeti Anayası'nın 26. maddesi, Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme ve AİHM kararlarına göre, "Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılması" kapsamında olduğu vurgulanan kararda, şüphelilerin eylemlerinde, atılı suçların unsurlarının bulunmadığı, bu nedenle "kovuşturmaya yer olmadığına" karar verildiği kaydedildi.