K­a­l­k­ü­t­a­­d­a­ ­G­e­r­ç­e­k­l­e­ş­e­n­ ­U­n­u­t­u­l­m­a­z­ ­T­r­a­j­e­d­i­:­ ­1­4­6­ ­K­i­ş­i­n­i­n­ ­B­i­r­ ­H­ü­c­r­e­y­e­ ­H­a­p­s­e­d­i­l­d­i­ğ­i­ ­K­a­r­a­ ­D­e­l­i­k­ ­O­l­a­y­ı­

K­a­l­k­ü­t­a­­d­a­ ­G­e­r­ç­e­k­l­e­ş­e­n­ ­U­n­u­t­u­l­m­a­z­ ­T­r­a­j­e­d­i­:­ ­1­4­6­ ­K­i­ş­i­n­i­n­ ­B­i­r­ ­H­ü­c­r­e­y­e­ ­H­a­p­s­e­d­i­l­d­i­ğ­i­ ­K­a­r­a­ ­D­e­l­i­k­ ­O­l­a­y­ı­

1756'da Kalküta'nın sıcak bir yaz gecesi, 146 kişi bir hücreye sıkışıp kaldı. Ne nefes alacak yer ne de çıkış umudu vardı. Bu olay, tarih kitaplarına 'Kalküta Kara Delik Olayı' olarak geçti ve yüzyıllar boyunca unutulmadı. İngiltere'nin Hindistan'daki kolonyal hakimiyetinin bir dönüm noktası olan bu trajik olay, insanlık tarihindeki en korkunç hikayelerden biridir.

Gelin, bu korkunç olayın detaylarını birlikte öğrenelim. 👇

Kalküta'da ilk yerleşim, 1690 yılında İngiliz Doğu Hindistan Şirketi tarafından kurulmuştur.

Kalküta'da ilk yerleşim, 1690 yılında İngiliz Doğu Hindistan Şirketi tarafından kurulmuştur.

Buradan pirinç, kaya tuzu, şeker ve tekstil ürünlerinin ihracatı hızla başladı ve bu ticaret, Kalküta'ya refah getirdi ancak kasaba büyüdükçe onun üzerindeki ilgi de arttı.

Bengal hükümdarı Siracüddevle, 1756'da izni olmadan İngiliz Doğu Hindistan Şirketi'nin Kalküta çevresindeki savunma hattını güçlendirdiğini öğrendiğinde öfkelendi.

Bengal hükümdarı Siracüddevle, 1756'da izni olmadan İngiliz Doğu Hindistan Şirketi'nin Kalküta çevresindeki savunma hattını güçlendirdiğini öğrendiğinde öfkelendi.

Şirket yetkilileri, bu savunma tedbirlerinin kendisine değil bölgedeki Fransız güçlerine karşı olduğunu açıklasa da hükümdar inanmadı.

Siracüddevle, ilk olarak Kalküta'nın yakınlarındaki bir İngiliz fabrikasını ele geçirdi ve ardından Doğu Hindistan Şirketi'nin barış teklifini reddederek ordusuyla Kalküta'ya yürüdü.

Siracüddevle, ilk olarak Kalküta'nın yakınlarındaki bir İngiliz fabrikasını ele geçirdi ve ardından Doğu Hindistan Şirketi'nin barış teklifini reddederek ordusuyla Kalküta'ya yürüdü.

20 Haziran günü şirketi kuşatarak Kalküta'yı ele geçirdi.

20 Haziran günü şirketi kuşatarak Kalküta'yı ele geçirdi.

Burada konuşlanmış olan 500 kadar İngiliz askeri ve sivil memur, sayıca çok üstün olan Hint ordusuna karşı dört gün boyunca direndi. Kuşatmanın ortasında şirket yöneticileri kaçtı ve savunmayı baş yargıç John Zephaniah Holwell'e bıraktılar.

Cephanelerinin tükenmesiyle Holwell ve beraberindekiler teslim olmak zorunda kaldılar.

Cephanelerinin tükenmesiyle Holwell ve beraberindekiler teslim olmak zorunda kaldılar.

Hükümdarın askerleri, şehri hızla işgal etti ve hayatta kalan İngilizleri topladı. Bekleyiş sırasında meydana gelen bir kavga sonucu Hint bir asker öldü ve hükümdar, tutsakların geceyi 'Kara Delik' adı verilen bir hücrede geçirmesini emretti.

Bengal'in 32 dereceyi aşan sıcaklığında 146 kişi olduğu söylenen tutsaklar, karanlık, kasvetli ve rutubetli bir hücrede sıkışıp kaldılar.

Bengal'in 32 dereceyi aşan sıcaklığında 146 kişi olduğu söylenen tutsaklar, karanlık, kasvetli ve rutubetli bir hücrede sıkışıp kaldılar.

İçlerinde genç bir kadın da vardı. Hücreye doluşanlar arasında kısa sürede panik başladı. Kimileri yere düştü, kimileri minicik pencerelere doğru itildi ve ayaklar altında ezildi.

Bu korkunç geceye tanık olanlar, çevrelerindeki hayatların tek tek yok olmasına şahit oldular.

Bu korkunç geceye tanık olanlar, çevrelerindeki hayatların tek tek yok olmasına şahit oldular.

Sıcaklık o kadar yoğundu ki tutsaklar giysilerini yırtarak çıkarıp şapkalarıyla yelpazelendiler. Bazıları, yelpazelenmek için kollarını kaldırdıktan sonra bir daha indiremedi ve öylece öldüler. Bazıları da çömeldi ancak bir daha doğrulamayıp havasızlık sebebiyle boğularak hayatlarını kaybettiler.

Bir saat geçtikten sonra tutsakların yarısının öldüğü tahmin ediliyor.

Bir saat geçtikten sonra tutsakların yarısının öldüğü tahmin ediliyor.

İzleyen saatlerde, hala hayatta olanlar gerçeklik duygusunu tamamen kaybetti. İnleyip su talep ederek hayal görmeye başladılar. Bir muhafız, tutsaklara acıyarak su getirdi ve parmaklıklardan uzatılan şapkalara doldurdu.

Gece yarısı geldiğinde cesetler dizlere kadar yığılmıştı.

Gece yarısı geldiğinde cesetler dizlere kadar yığılmıştı.

Tutsaklar, su isteğini dindirmek için kendi idrarlarını içmeye çalıştılar fakat bu başarısız oldu. Bunun yerine kendi terlerini emerek susuzluğu bastırmaya çalıştılar.

Sabaha doğru, hayatta kalanlar kapının açılması için muhafızlara yalvardılar fakat bu yakarışlar sonuçsuz kaldı.

Sabaha doğru, hayatta kalanlar kapının açılması için muhafızlara yalvardılar fakat bu yakarışlar sonuçsuz kaldı.

Uzun yalvarışların ardından bir subay, tutsakların serbest bırakılmasını emreden hükümdar emrini getirdi. Kapının arkasında o kadar çok ceset vardı ki hayatta kalanların kapıyı açması neredeyse 20 dakika sürdü.

Kapı nihayet sabah saat altıda açıldı.

Kapı nihayet sabah saat altıda açıldı.

On saatlik bir tutsaklık sürecinin ardından 22 erkek ve tek kadın olan Mary Carey, titreyerek dışarı çıktılar. Ardından cesetlerin ortadan kaldırılması gerekiyordu. Askerler cesetleri hücreden çekerek çıkardılar ve inşa halindeki bir setin içine atıp üzerini toprakla kapattılar.

Yıllar içinde bu anlatımlara karşı çıkanlar da oldu.

Yıllar içinde bu anlatımlara karşı çıkanlar da oldu.

Tarihçiler, bu kadar küçük bir alana 146 kişi sığdırmanın mümkün olmadığını iddia ettiler. Yazar Drijen Gupta, 1959 tarihli bir çalışmasında Kara Delik'teki toplam tutsak sayısının 64 olduğunu ve bunların 21'inin hayatta kaldığını öne sürdü.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir. 👇

Popular Articles

Latest Articles