Birçok hastalığın iyileşme sürecinde kullanılan ve kişilerin stres seviyelerinin düşmesine yardımcı olan sanat terapisi gerçekten insanları iyileştirebilir mi? Eğer bu sorunun cevabını bilmiyorsanız gelin sanat terapisi nedir? hangi hastalıklarda kullanılır? birlikte öğrenelim!
Sanat terapisi kişilerin zihinsel ve duygusal sağlıklarına yardımcı olabilmek amacıyla ortaya çıkmış ve bu süreçte yaratım sürecinin kişiler üzerindeki etkisinden faydalanılmıştır.
Sanat terapisinin uygulanabilmesi için bu alanda eğitim almış bir sanat terapistine ihtiyaç duyulur. Bu terapi yöntemi geleneksel terapi ile kıyaslandığında daha esnek bir uygulama sürecine sahip olduğu söylenebilir.
Sanat dediğimizde aklınıza yalnızca resim değil çizim, fotoğrafçılık vb. gibi birçok sanat dalı gelebilir.
Hastalar sanatın ortaya çıkış sürecinde normalde ifade etmekte çok zorlandıkları duygu ve düşünceler ile iletişim kurabilir ve bunları çok daha kolay şekilde ifade edebilirler.
Sanat terapisinin tarihine bakacak olursak...
İlk sanat terapistleri genellikle psikoloji ya da psikiyatri gibi alanlarda eğitim almayan sanatçılardan oluşuyordu. Bu sanatçılar kişilerin sanat aracılığıyla bazı hastalıkların ve zorlukların üstesinden gelebileceğini düşünerek hastanelerde gönüllü olarak görev yapıyorlardı.
Sanat terapisi teriminin ilk defa ortaya çıkması ise 1942 tarihinde İngiliz bir sanatçı sayesinde oldu.
İngiliz sanatçı Adrian Hill, sanat terapisi terimini kendi yaşam deneyimleri üzerine oluşturdu. Sanatçının bu terimi ortaya çıkarmasındaki en büyük etken ise kendi hastalık sürecinde resim yapmanın ona ne kadar iyi geldiğini fark etmek oldu. Bu farkındalıktan sonra sanatçı bu konu hakkında detaylı araştırmalar yapmaya başladı.
1964 tarihine gelindiğinde ise İngiliz Sanat Terapistleri isimli bir dernek açıldı.
Bu tarihi izleyen 10 sene içerisinde sanat terapisini konu alan yüksek lisans programları oluşturuldu ve 1997 tarihinde sanat terapisi resmi bir meslek haline geldi. 20. yüzyıla girildiğinde ise akıl hastaları tarafından resmedilen sanat eserleri yoğun bir ilgi görmeye başladı.
Psikiyatrist ve sanat tarihçisi olan Hans Prinzhorn, 1922 tarihinde bir kitap yazdı.
Hans Prinzhorn bu kitapta akıl hastaları tarafından yapılan eserlere yer verdi. 6000'den fazla sanat eserinin yer aldığı bu kitap oldukça geniş bir kitleye ulaştı ve bu sayede akıl hastalığı ile yaratıcılık kavramları arasında nasıl bir ilişki bulunduğu araştırılmaya başlandı.
Sanat terapisinin hangi düzeyde etkili olduğu hala tam olarak bilinmiyor.
Ancak bu konuda akademik çalışmalar günümüzde hala devam ediyor. Her ne kadar bu konudaki araştırmaların sınırlı sayıda olduğu bilinse de birçok hasta da sanat terapisinin iyi geldiği konusunda fikir beyan ediyor.
Sanat terapisi, sanatsal yaratımın ana ilke ve tekniklerini günümüz psikolojisi ile birleştiriyor.
Aynı zamanda sanat terapisi; dünya genelindeki birçok hastanede, psikiyatri kliniklerinde, yaşam tesislerinde, rehabilitasyon merkezlerinde ve hatta akademik kurumlarda uygulanıyor.
Bu terapi her yaştan ve cinsiyetten insan için kullanılabiliyor.
Her terapinin olduğu gibi sanat terapisinin de kişiler üzerinde birçok faydasının bulunduğu biliniyor. Sanat terapisinin ne gibi faydaları olduğuna bakalım;
Depresyon ve anksiyete gibi ruhsal problemlere sahip olan kişiler için insanlar ile iletişim kurmak oldukça zor olabilir.
Bu gibi durumlarda da kişilere geleneksel terapiler ile fayda sağlamak zor bir hal alır ve tam da bu noktada devreye sanat terapisi girer. Sanat terapisi baskı unsurlarını dışarıda bırakır ve bu nedenle de uygulaması çok daha kolay hale gelir. Aynı zamanda sanat zihnin birçok bölgesini harekete geçirerek kişilerin iyi hissetmelerine neden olan hormonların salgılanmasını kolaylaştırır.
Travmaya neden olan duyguların bastırılması travmanın en sık görülen tepkilerinden bir tanesidir.
Travma yaşayan kişiler çoğu zaman acı ve incinme gibi duyguları içine atar ve kimse ile paylaşmazlar. Bu durum ise sürecin çok daha zor bir şekilde yönetilmesine neden olur. Sanat terapisi ile bastırılan duygu ve problemlerin çözüme kavuşması için tıpkı bir köprü görevi üstlenir.
Doktorlardan alınan kötü haberler karşısında eminiz ki hepimiz çok üzülürüz hatta mental olarak yıkılırız.
İşte tam da bu gibi durumlarda sanat terapisinden faydalanmak kişiler için gerekli olabilir. Kanser gibi ciddi hastalıkların tedavisinde sanat terapisi en sık faydalanılan terapi çeşitlerinden bir tanesidir. Aynı zamanda alzheimer ya da astım gibi diğer birçok hastalıkta da sanat terapisinin kişiler üzerinde olumlu etkilere neden olduğu bilinmektedir.
Kimi insanlar kendilerini kelimeler ile ifade ederken kimi insanlar için bu çok zordur.
Kendini ifade etmekte zorlanan kişiler ise iletişim kuramadıkları için hem aile ilişkilerinde hem de sosyal ilişkilerde birçok problem ile karşılaşabilirler. Sanat terapisi bu gibi problemler karşısında kullanılabilecek bir yöntemdir.
İçsel farkındalığa ulaşmak bazen dünyanın en zor şeyiymiş gibi gelebilir.
Çünkü kişinin kendi hislerini ve düşüncelerini fark etmesi oldukça önemlidir. Sanat terapisi bazen kendimize bile itiraf edemediklerimizi ya da bildiğimiz halde kabul edemediklerimizi fark etme sürecinde oldukça etkilidir. Yani sanat terapisi sayesinde farkında olduğumuz ya da olmadığımız birçok problem ile yüzleşmemiz daha kolay hale gelebilir.
Bu alanda eğitim almış bir sanat terapistinden alacağınız profesyonel destek sayesinde birçok sorununuza çözüm bulabilir ve farkındalık sürecinizi geliştirebilirsiniz.
Peki siz daha önce sanat terapisini hiç duymuş muydunuz? Yorumlarda buluşalım...