A­r­ı­l­a­r­ı­n­ ­d­a­ ­A­y­n­ı­ ­B­i­z­i­m­ ­G­i­b­i­ ­D­u­y­g­u­l­a­r­ı­ ­O­l­d­u­ğ­u­ ­Ö­ğ­r­e­n­i­n­c­e­ ­B­i­r­ ­Y­a­ş­ı­n­ı­z­a­ ­D­a­h­a­ ­G­i­r­e­c­e­k­s­i­n­i­z­!­

A­r­ı­l­a­r­ı­n­ ­d­a­ ­A­y­n­ı­ ­B­i­z­i­m­ ­G­i­b­i­ ­D­u­y­g­u­l­a­r­ı­ ­O­l­d­u­ğ­u­ ­Ö­ğ­r­e­n­i­n­c­e­ ­B­i­r­ ­Y­a­ş­ı­n­ı­z­a­ ­D­a­h­a­ ­G­i­r­e­c­e­k­s­i­n­i­z­!­

Biliyorsunuz ki arılar, dünyamız için çok önemliler. Yapılan son araştırmalara göre de arıların aynı insanlar gibi öğrenebildikleri, düşünebildikleri ve hatta bir şeyler hissedecekleri bulundu. Araştırmanın detaylarına buyrun 👇

Kaynak: https://mymodernmet.com/bees-emotions...

Polenleri bitkiden bitkiye, çiçekten çiçeğe taşıyarak polenleme yani tozlaşma sürecine katkıda bulundukları için arıların ekosistemimizde büyük bir yeri vardır.

Polenleri bitkiden bitkiye, çiçekten çiçeğe taşıyarak polenleme yani tozlaşma sürecine katkıda bulundukları için arıların ekosistemimizde büyük bir yeri vardır.

Polen, balmumu, bal, arı sütü, propolis ve arı zehri derken arıların hem insanlara hem de çevreye olan faydaları saymakla bitmez. Ancak arılar diğer tarım hayvanlarıyla aynı özeni ve ilgiyi görmezler. Stephen Buchmann gibi ekolojistler tarafından yapılan son araştırmalar, memeliler gibi öğrenebildiklerini, düşünebildiklerini ve hatta muhtemelen hissedebildiklerini öne sürüyor.

Buchmann'ın son kitabı, bir arının haşhaş tohumu büyüklüğünde olan beyninin içinde olup bitenleri anlatıyor.

Buchmann'ın son kitabı, bir arının haşhaş tohumu büyüklüğünde olan beyninin içinde olup bitenleri anlatıyor.

Buchmann'ın çalışması, arıların etik düzenimizde özel bir yere sahip olmaları gerektiğini de öne sürüyor. Sonuçları kitapta ele alınan deneyler, arıların duyarlı gizli yaşamına ışık tutuyor.

University College of London'da duyusal ve davranışsal ekoloji profesörü olan Lars Chittka, 16 yıl önce robotik bir örümceği çiçeklere sakladığı bir deney yaptı.

University College of London'da duyusal ve davranışsal ekoloji profesörü olan Lars Chittka, 16 yıl önce robotik bir örümceği çiçeklere sakladığı bir deney yaptı.

Örümcek, çiçeğe çok yaklaşan bir arıyı yakalar ve korkuttuktan sonra serbest bırakırdı. Chittka, serbest bırakılan arıların örümceği aramayı ve ondan kaçınmayı nasıl öğrendiklerini gözlemledi. Ayrıca daha önce yakalanan arılar arasında da travma sonrası stres bozukluğu benzeri bir semptom gözlemledi. Bazı arıların boş çiçeklere bile yaklaşmaktan korktuğu gözlemlendi.

Diğer çalışmalar da ise arı beyinlerine sükroz (şeker) verildiğinde dopamin ve serotonin değerlerinde artış olduğunu gözlemlendi.

Diğer çalışmalar da ise arı beyinlerine sükroz (şeker) verildiğinde dopamin ve serotonin değerlerinde artış olduğunu gözlemlendi.

Ayrıca arıların iyi bir hafızası olduğu da öğrenildi. Chittka şöyle diyor: 

'Bir tarlada her hafta farklı bir çiçek açıyor. Ve sabah keşfettiğin, ödüllendirici bir çiçek tarlası, rakipler tarafından yarım saat sonra tükenebilir. Bu yüzden arıların zamanlamayı iyi ayarlaması gerekir. Bu durum da arıların hafızasının iyi olduğunu gösterir.'

"Meslektaşlarımın çoğu, arıların çeşitli vücut bölgelerine herhangi bir anestezi olmaksızın elektrotlar yerleştirdiği istilacı nörobilim deneyleri yapıyor."

"Meslektaşlarımın çoğu, arıların çeşitli vücut bölgelerine herhangi bir anestezi olmaksızın elektrotlar yerleştirdiği istilacı nörobilim deneyleri yapıyor."

'Arılar, dünyayı beslemek ve bitkilerin hayatta kalması için kritik öneme sahiptir. Ancak arıların da bakıma ihtiyacı var. geçmişte badem bahçeleri arılarla dolup taşardı. Artık bademler çıplak zemine ya da plastik örtülere düşüyor ve büyük hasat üniteleri tarafından süpürülüyor. Bu benzersiz beyinler, bizimkinden ne kadar farklı olursa olsunlar, var olmak için bizim kadar haklı gerekçelere sahipler.'

"Son araştırmalar bu minik canlıların öğrenebildiğini, düşünebildiğini ve hatta belki de duyguları hissedebildiğini göstermiştir."

Sizce de çok ilginç değil mi? Yorumlarda buluşalım!

Bu içerikler de ilginizi çekebilir;

Popular Articles

Latest Articles