Erkek cinsel organın küçük olması gücün simgesi olabilir mi? 🧐
Antik Yunan'ın erkeğe bakışı
Antik Yunan'da erkeklerin rolü genelde kamusal alanda yani dışarıda var olmak, ticaret veya tartışma vb. gibi olay ve durumlarda yer almaya dayanmaktaydı. Antik Yunan'da erkeklerin bilgili, mantıklı olması ve evi (oikos) ile şehir devletini (polis) sürdürmeyi sağlayan eylemlerde bulunması beklenirdi.
Antik Yunan'da erkeğin fiziksel özellikleri
Antik Yunan'daki erkeklerin fiziksel özellikleri heykellerde de sıklıkla göze çarpan özellikler arasındadır. Birçok insanın bir şekilde duyup fotoğrafına rastladığı veya gördüğü Michelangelo’nun Davut Heykeli'nde de olduğu gibi Antik Yunan'daki erkeklerin fiziksel özellikleri, bireylerin tanrıya benzetilmesi amacına dayanmaktadır. Bunun bir sonucu olarak da geniş ve kaslı bir göğse ve omuzlara, sportif ve güçlü bir vücuda sahip oldukları görülür.
Antik Yunan'da erkek nasıl olmalıydı?
Onlara göre ideal bir Yunan erkeği duygularını kontrol edebilen, rasyonel, medeni, bilge, entelektüel ve otoriter olmalıydı. Sonuçta oikos ve polisin varlığını sürdürmesinde en büyük rolü oynayan erkeklerdi ve eğer Antik Yunan'daki bir erkek medeni değil de barbar ve kontrollü olmaktan uzak olursa bu durumun pek de hoş karşılandığını söylemek mümkün görünmüyor.
Erkeğin sahip olması gereken bu özelliklerin tasviri ise erkeğin cinsel organıydı.
Erkeklere yüklenen bu rasyonel, medeni veya entelektüel gibi özelliklerin atfedildiği yer erkek cinsel organıydı. İdeal erkeğe atfedilen yer cinsel organ olunca bu özellikler penisin büyük ya da küçük olmasıyla ilişkilendirildiği için Antik Yunan'ın neredeyse her noktasında küçük penis kabul görmekteydi.
Küçük penisler, büyük erdemler...
Şu noktayı aydınlatmakta fayda var ki, erkeklerin cinsel organını küçük tutması onun çok az cinsel deneyim yaşadığı gibi bir anlam doğurmamalı. Birçok erkek birey hem kendi hem de karşı cinsle cinsel ilişkide bulunabiliyordu. Burada önemli olan nokta ise penisini kontrol altında tutması ile ilgilidir. Neticede bireyin penisini küçük tutması onun soğukkanlı ve mantıklı olduğuna işaret etmekteydi.
Sosyal yaşamda kabul gören küçük penis olgusu heykellerde de görülmekteydi.
Heykellerdeki penislerin küçük olmasının ana nedenlerinden birinin o dönemin kültürel değer ve normlarına uygun olanın, erkek cinsel organının küçük olmasının iyi olarak algılanması ve kabul görmesinde yatıyor olmasıydı.
Belki günümüzde bazı topluluklar veya anlayışlara ters düşen bir durum olsa da küçük penisli erkekler antik Yunan'da kabul edilebilir erkek anlamına geliyordu.
Antik Yunan heykellerinde neden erkek cinsel organına "küçük" olarak yer veriliyordu?
Antik Yunan sanatında erkeklerin küçük bir cinsel organa sahip olmasının arkasında yatan bazı nedenler vardı. Bunlardan başlıcası Yunan sanatında ideallerin betimlenmesinin ön planda yer almasıydı. Bunun yanında heykellerde anlatılmak istenen cinselliğin değil erkek bireyin özünü, içsel doğasını yansıtmaktı.
Antik Yunan'da büyük penisin simgelediği bazı özellikler vardı.
Denklemin; aydınlanmış bir zihnin = küçük bir penis olduğu bir dönemde büyük erkek cinsel organına nasıl yaklaşıldığını düşünmek çok da zor değil!
Antik Yunan'da büyük erkek cinsel organının temsil ettiği özellikler; şehvet, aptallık, çirkinlik olduğundan dolayı büyük penis antik Yunan'da hoş karşılanan bir durum değildi.
Peki büyük penisli olmak Antik Yunan'da nasıl karşılanıyordu?
Büyük penisleri olan canlılar Antik Yunan'da barbar, yarı hayvan olan satir (yarı keçi yarı insan) gibi hayvansı yaratıklardır. Cinsel organı ise büyük ve dik tasvir edilen bu canlılar erdemden ziyade şehvet gibi duygular tarafından kontrol edildiğine inanılırdı.
Antik Yunan'ın yüksek tabakalarında da penisin küçüklüğü olumlu bir anlam taşımaktaydı.
Küçük penis nasıl medeniyetli olmanın simgesi olarak algılanıyorsa büyük penis de barbarlığın yozlaşmanın temsili olarak görülüyordu. Bu nedenle bu canlıların büyük penisleri Antik Yunan'ın yüksek mertebelerindekiler için tam bir kötü örnekti. Çünkü onlar için büyük bir erkek cinsel organ beraberinde ahlaksızlığı, akıl ve mantığı olmamasını temsil ediyordu.