D­o­ğ­a­n­ı­n­ ­B­i­l­g­e­l­i­ğ­i­ ­İ­ş­ ­B­a­ş­ı­n­d­a­:­ ­K­e­n­d­i­n­i­ ­K­l­o­n­l­a­m­a­ ­Ö­z­e­l­l­i­ğ­i­n­e­ ­S­a­h­i­p­ ­1­0­ ­S­ı­r­a­d­ı­ş­ı­ ­C­a­n­l­ı­

D­o­ğ­a­n­ı­n­ ­B­i­l­g­e­l­i­ğ­i­ ­İ­ş­ ­B­a­ş­ı­n­d­a­:­ ­K­e­n­d­i­n­i­ ­K­l­o­n­l­a­m­a­ ­Ö­z­e­l­l­i­ğ­i­n­e­ ­S­a­h­i­p­ ­1­0­ ­S­ı­r­a­d­ı­ş­ı­ ­C­a­n­l­ı­

Bir canlıyı klonlamaktan bahsedince aklımıza ilk olarak meşhur koyun Dolly ya da bilim-kurgu filmleri geliyor olabilir. Fakat gerçek şu ki, bir canlının klonunu oluşturabilmek yalnızca bizim yarattığımız teknolojiye bağımlı bir durum değil. Doğa bunu zaten yapıyor. Hem de her saniye...

1. Süngerler

1. Süngerler

Süngerler anatomik olarak çok basit yapıda canlılardır. Boyutlarına bakılmaksızın her sünger yalnızca hücreler ve liflerden oluşur ve herhangi bir organa sahip değildirler. Bu kadar basit yapıdaki bir canlının kendini klonlama kabiliyetine sahip olması gerçekten şaşırtıcıdır. Süngerler bu işlemi 'gemmulation' yani tomurcukla çoğalma adı verilen bir süreçle gerçekleştirirler. 

Tomurcukla çoğalma süreci, tomurcukların oluşturulması ile başlar. Bu tomurcuklar, koruyucu bir katman içinde yer alan hücre gruplarıdır. Beslendikçe süngerin yüzeyine doğru hareket eden tomurcuklar, bir süre sonra süngerden ayrılır ve yeni bir sünger oluştururlar.

Daha da ilginci ise süngerlerin zarar gördüklerinde dahi yaşamlarını sürdürebiliyor olmalarıdır. Eğer süngerin bir parçası koparsa kendi başına yaşamını sürdürebilir, yeni bir sünger oluşturabilir ve bu yeni sünger, en baştaki süngerin genetik olarak birebir kopyası olma özelliğini taşır.

2. Tenyalar

2. Tenyalar

Kendini kopyalayabilme özelliğine sahip bir başka canlı da tenyalardır. Bu yassı solucanlar, insan dahil tüm hayvanların vücuduna girerek enfeksiyona sebep olabilirler.

İnsan vücuduna giren tenya büyümesini sürdürür ve yeterince olgunlaştığında, vücudunun arka kısmındaki proglottid isimli kısmı kendinden ayırarak çoğalmaya başlar. Bugün insanlara sığır etinden geçen tenyalar, fark edilmeleri zaman alabildiği için oldukça tehlikeli canlılardır. Tenyalar bir insanda fark edilene kadar kendilerini klonlayarak çoktan bir ordu haline gelmiş olabilirler.

3. Yaprak bitleri

4. Denizanaları

5. Marmorkrebler

6. Boa yılanları

7. Kırbaç kuyruklu kertenkeleler

7. Kırbaç kuyruklu kertenkeleler

İsmi ile müsemma bu kertenkele türü uzunluğu 30 santimetreyi bulabilen bir kuyruğa sahiptir. Kırbaç kuyruklu kertenkeleler eşeysiz ürerler ve bunu, başka bir çareleri olmadığı için yaparlar. Ayrıca yapılan çalışmalar bu partenogenetik kertenkelelerin, diğer kırbaç kuyruklu canlıların iki katı kromozoma sahip olduklarını gösteriyor. Bu özellikleri sayesinde de dişi kertenkele, bir erkeğe ihtiyaç duymaksızın çoğalmayı sağlayabiliyor.

Tüm bunlara rağmen, kırbaç kuyruklu kertenkelelerin neden diğer türlerin iki katı kromozoma sahip oldukları tamamıyla anlaşılabilmiş değil. Fakat bu durum açık bir biçimde türlerinin devamlılığını sağlamalarını kolaylaştırıyor.

8. Mazı arıları

9. Komodo ejderleri

9. Komodo ejderleri

2006 yılında, Londra Hayvanat Bahçesi'nde bulunan bir komodo ejderi dört yavru dünyaya getirir. İlginç olan ise bu doğumun çiftleşme harici gerçekleşmiş olmasıdır. O güne kadar komodo ejderlerinin bir partner olmadan ürediklerine rastlanmamıştır. Anne üzerinde yapılan çalışmalar, yavruları dünyaya getirmek için kromozom sayısının iki katına çıktığını göstermiştir.

Herpetolojist Richard Gibson'a göre bu durum, komodo ejderlerinin tekil durumda bile üremelerini mümkün kılacak ve neslin devamlılığını sağlayacak bir kabiliyet geliştirmiş oldukları anlamını taşımaktadır. Ardından yürütülen çalışmalar da bu öngörüyü doğrular nitelikte olmuştur. Gerçekten de yalnız başına kalan dişi bir komodo ejderi, üremeyi sağlayacak bir erkeği iki-üç yıl kadar bekledikten sonra partenogenetik olarak üreme sağlayabilmektedir.

10. Çekiç başlı köpekbalıkları

10. Çekiç başlı köpekbalıkları

Köpekbalıkları denizlerin en çok korkulan canlılarındandır ve bu yüzden eşeysiz üreyebilmeleri endişe vericidir. Bu özelliğe 2001 yılında, çekiç başlı köpekbalıklarının iki farklı alt türünde rastlanmıştır. 

A.B.D.'nin Omaha kentinde bulunan Henry Doorly Hayvanat Bahçesi'nde tutulan bir çekiç başlı köpekbalığı dişi bir yavru dünyaya getirir. Yavru köpekbalığı üzerinde yapılan DNA incelemesi, yavrunun anneyle özdeş olduğunu ve babaya ait olabilecek hiçbir gen taşımadığını ortaya koyar. Partenogenez yine iş başındadır.

Popular Articles

Latest Articles