G­e­n­ç­ ­B­a­k­i­r­e­ ­K­ı­z­l­a­r­ı­n­ ­K­a­n­ı­y­l­a­ ­B­a­n­y­o­ ­Y­a­p­a­n­ ­v­e­ ­S­o­n­u­n­d­a­ ­İ­b­l­i­s­e­ ­D­ö­n­ü­ş­e­n­ ­E­l­i­z­a­b­e­t­h­ ­B­a­t­h­o­r­y­

G­e­n­ç­ ­B­a­k­i­r­e­ ­K­ı­z­l­a­r­ı­n­ ­K­a­n­ı­y­l­a­ ­B­a­n­y­o­ ­Y­a­p­a­n­ ­v­e­ ­S­o­n­u­n­d­a­ ­İ­b­l­i­s­e­ ­D­ö­n­ü­ş­e­n­ ­E­l­i­z­a­b­e­t­h­ ­B­a­t­h­o­r­y­

Genç kalmanın sırrının kölelerinin kanında banyo yapmakta olduğunu düşünen, onları öldürürken de türlü türlü işkence yöntemleri kullanan, yaklaşık 600 bakire kızın canına kıymış ve sonunda da ‘İblis’ e dönüşmüş bir kadın: Elizabeth Bathory..

Kontes'in gençlik dönemi çalkantılı geçiyor.

Kontes'in gençlik dönemi çalkantılı geçiyor.

Elizabeth Bathory, nam-i diğer Kanlı Kontes, Macaristan’ın en zengin ve köklü ailelerinden birinde doğmuştur. Bathory ailesi zengin ve soylu olmasının dışında, çok güçlü ilişkilere ve tanıdıklara sahipti. Elizabeth Bathory daha 4-5 yaşındayken sara nöbetlerine katlanmak zorunda kalıyordu ve sorunlu bir çocuk olarak yetişti. Sorunlu ve çekingen yapısına rağmen genel olarak entelektüel, becerikli ve akıllı bir kadındı. 1575 sonbaharında 15 yaşındayken, 25 yaşındaki kont Ferencz Nasdasdy ile evlendi ve kendi soyadını devam ettirmek için soyadını ona verdi. Evlilikten sonra Csetjhe Kalesi’ne yerleştiler.

20'li yaşlarında işkencelere başlıyor.

20'li yaşlarında işkencelere başlıyor.

Evli oldukları 25 yıl içerisinde, kocası savaşa gittiği için yalnız kalan Elizabeth’in hayatı gittikçe sıkıcı bir hal alıyordu. Zaman öldürmek için saatlerce ayna karşısında güzelliğine bakıyor, genç erkeklerle birlikte oluyor ve sado-mazoşist lezbiyen partileri düzenliyordu. Bir seferinde bir erkekle birlikteyken kocası tarafından yakalandı, fakat kocası bu durumu affetti. 

20’li yaşlarında kölelere işkence yapmaya başladı. Bu işkence gün geçtikçe Elizabeth’e büyük bir zevk vermeye başladı. Çocukluğunda yaşadığı travmalardan mı bilinmez ama Elizabeth günden güne daha sadist bir yapıya bürünmeye başladı. 

Ve Kanlı Kontes lakabını almasını sağlayacak olaylar böyle başlıyordu..

Bol miktarda tükettiği genç kız kanı sayesinde...

Bol miktarda tükettiği genç kız kanı sayesinde...

Bir gün, genç bir hizmetçi kız, Elizabeth’in saçını tararken yanlışlıkla canını acıtır, ardından canı yanan Elizabeth’ten çok sert bir tokat yer. Burnu kanayan genç kızdan akan kan Elizabeth’in eline gelir ve Elizabeth bu kan ile kızın güzelliğini aldığını düşünür. Ardından erkek uşağı Johannes Ujvary’e kızı soymasını söyler ve kızın kollarını bir fıçının üzerinde tutarken atar damarlarını kestirtir. Genç kız öldükten sonra Elizabeth bu kanla banyo yapar. Elizabeth artık genç kalmanın yolunu bulduğunu düşünür. 

Elizabeth, genç kızların kanlarını içerek gençleştiğine ve güzelleştiğine inanır ve bu konuda bir nebze de olsa haklıdır aslında. Yaşadığı dönemde Avrupa’nın pek çok yerindeki kadınlarda ileri düzeyde demir eksikliği bulunuyordu. Kıtlıktan dolayı yeteri kadar beslenemeyen, adet dönemlerinde kaybettikleri kanı yerine koyamayan kadınlar hastalıklı, kırılgan, soluk tenli ve güçsüzdü. Elizabeth Bathory de bu kadınlardan biriydi, ancak onu diğerlerinden ayıran şey paraya, güce ve hasta bir ruha sahip olmasıydı. Bol miktarda tükettiği taze genç kız kanı içerdiği demir nedeniyle yanaklarının daha pembe, saçlarının daha parlak olmasına ve kendisini daha güçlü hissetmesine neden oluyordu.

Kontes, bir süre sonra büyücülüğe de merak saldı.

Kontes, bir süre sonra büyücülüğe de merak saldı.

Bundan sonraki 10 yıl içerisinde Elizabeth Bathory’nin yardımcıları ona birçok güzel kız getirdiler. Elizabeth, bir süre sonra büyücülüğe de merak salar ve Dorotha Szentes (Darko) adlı gerçek bir büyücüden büyü ile ilgili bilgiler almaya başlar. Bunun üzerine Darko, Elizabeth’in sağ kolu olur. Bunun dışında eski hemşiresi Jloona Joo, erkek uşağı Johannes Ujvary ve Anna Darvula adlı hizmetçi kız da ona yardım etmektedir onların da yardımı ile Cetjhe kalesi tüm kötülüklerin merkezi olmaya başlamıştır. Elizabeth’in yaşlanma ile ilgili takıntısı olduğu için daha çok seçiyordu. 

Kızları bağlayıp, ayak parmaklarının arasına yağlanmış kâğıtlar koyup önlerinde ateş yakıyordu. Önce ayakları alev alan kızların sonra tüm vücutları yanmaya başlıyordu. Elizabeth bunu büyük bir zevkle izlerken gençleşme ile ilgili bir büyü ayini miydi yoksa sadece sadist bir duygu ile gerçekleştirdiği bir işkence miydi bilinmiyor. Bilinen bir başka işkence yöntemi ise, kızların ağızlarını, çeneleri birbirinden ayrılana kadar çekmesi idi. Huyu iyi olduğu günlerinde kızları soyarak erkek misafirlerin önüne çıkartıyordu. 20'li yaşların sonuna doğru iki kızından ve bir oğlundan sıkılan Elizabeth, onları evlatlıktan reddetti ama onları bu işkence ortamının içine sokmadı. Yıllar geçtikçe masum kızların kanına olan ihtiyacı gittikçe artıyordu. Yeni işkence yöntemleri geliştirmişti. Mesela kızları tamamen bal ile kaplayıp onları böceklerin ve arıların önüne atıyordu.

Yıllar içinde kale tamamen işkence merkezi haline geldi.

Yıllar içinde kale tamamen işkence merkezi haline geldi.

Bir başka işkence yöntemi ise esir aldığı kızları çıplak olarak 0 derecenin altında soğukta, buz gibi suyla, donarak ölene kadar yıkıyordu. Kocasının ölümünden sonra, kendisiyle ve güzelliğiyle daha fazla ilgilenmeye başladı. Ardından onu gençleştirdiğini düşündüğü kan banyoları başladı. Kaleye getirilen kızların kanlarını emiyor, açılan yaralarındaki etleri yiyordu. Kontes, alman saatçilerinden ve demircilerinden işkence aleti sipariş ediyordu. Bir süre sonra Csetjhe kalesi tamamıyla bir işkence merkezi haline gelmişti. Çivili kafeslerde kızları öldürüyor, onun için özel yapılmış bu kafeslerin altına girip, kanın akması için yapılan delikten banyo yapıyordu. Elizabeth bazen iç güzelliği için onların kanlarını da içiyordu. 

Bir süre sonra artık bu basit köle kızların kanlarının bir işe yaramadığını düşünen kontes, daha asil ailelerden köleler almaya başladı. Elizabeth’in terörü uzun yıllar devam etti. Kurban listesi gün geçtikçe artıyordu. Kontes kurbanların isimlerini çalışma masasındaki defterine yazıyordu. Cesetler kalenin koridorları altında yakılıyor veya ormana atılıyordu. Genç kızlar eğitim veya çalıştırma adı altında kandırılarak kaleye getiriliyorlardı. 40 yaşına yaklaşmıştı ve yavaş yavaş yaşlandığının belirtileri ortaya çıkıyordu. Ne yaparsa yapsın bunları ortadan kaldıramıyor ve güzelliğini kaybetmeye başlıyordu. Bununla beraber Elizabeth’in namı çevre köylerde konuşulmaya başlanmıştı. Elizabeth ve Csetjhe kalesi hakkındaki dedikodular Macaristan imparatoruna kadar ulaşmıştı. Bunun üzerine imparator tarafından, Elizabeth’in başbakan olan kuzeni Kont Cuyorgy Thurzo’ya kaleye baskın düzenleme görevi verildi. 30 Aralık 1610'da Elizabeth’in kuzeni tarafından yönetilen bir grup asker Csetjhe Kalesi’ni gece bastılar. Hepsi kaledeki korkunç görüntüden şaşkına döndü. Kalenin altında yaklaşık 50 ölü kızın cesedi bulundu. Kale basıldıktan sonra Elizabeth’in yardımcıları da cezalandırıldı. Parmakları kesilerek ateşe atıldılar ve kazığa bağlanarak yakıldılar.

Odadan çıkarılan ceset Kontes'e değil, İblis'e aitti.

Odadan çıkarılan ceset Kontes'e değil, İblis'e aitti.

Elizabeth’in ölümü de hiç kolay olmadı. Ölene kadar kendi kalesinde neredeyse tamamı duvarlarla çevrili bir odada kalacaktı. Odada sadece bir delik açılmıştı, o da yemek vermek ve hava almasını sağlamak içindi. 

Elizabeth kendi kalesindeki bu odada tam üç yıl hayatta kalmayı başardı; neredeyse güneş ışığı olmadan, zifiri bir karanlıkta geçirilen koca üç yıl.. 

21 Ağustos 1614'de, 54 yaşındaki Elizabeth Bathory, yemeğini getiren bir hizmetçi tarafından ölü olarak bulundu. 

Kendisi odada ölü bulunduktan sonra cesedini dışarı taşıyan muhafızlar, cesedi güneş ışığında gördüklerinde resmen şok oldular çünkü bu taşıdıkları ceset Kontes değildi; İblisin ta kendisiydi. Daha sonra, ceset üzerine yapılan incelemeler sonrasında ölüm nedeninin frengi olduğu anlaşıldı ve geçirmiş olduğu bu fiziksel değişimin sebebi de anlaşılmış oldu..

Popular Articles

Latest Articles