Çevirmenlik dünya skalasında saygıdeğer bir meslekken güzide ülkemizde hak ettiği değeri diğer pek çok meslek gibi göremiyor. Ama konumuz bu değil.
Konumuz, kendini çeviri ilmine adamış adeta birer çılgın olan çevirmenlerin hayatları boyunca karşılaştıkları ve canlarına okuyan 13 şey. Let's rock and roll!
1. Çalıştığınız yayınevi, şirket, vs. işin teslim tarihi konusunda son derece katıdır ama söz konusu ödeme olunca üzerilerine Vedat Milor gevşekliği gelir. Altı ay boyunca o ödeme bu Cuma yapılacaktır ama asla yapılmaz.
2. Kardiyolog gördüğünde diz kapaklarındaki ağrıyı soran tipler çevirmen olduğunuzu duyunca sizden hızlandırılmış yabancı dil eğitimi talep ederler. Ya da "Bi' İngiliççe konuşsana yea ekiekieki" falan derler. Ay!
3. İki saatte bitiririm, diye düşünerek bir iş alırsın. Ama o tek bir kelime çevirdiğin dilde karşılığı bulunmadığı için saatlerini çalar, aklını kaybedersin. Procrastination beybi!
4. "Sizin mesleğin ömrü Google Translate gelişene kadar yea" diyen tiplerle muhatap olursun. Seni döverim, dövmenin tüm mecaz anlamlarıyla yeniden döverim diyesi gelir insanın.
İlkel isteklerini dile getirmene yetecek kadarını Google Translate'te ara sen beybi, yüksek edebi metinleri çevirmenlere bırak. Belli ki onlardan haberin bile yok.
5. Çevirmenliğin ilk zamanlarında, bir alanda uzmanlaşmaya karar vermeden evvel yaptığın çevirilerle farmakolojiden de haberin olur, mobilyacılığın tarihinden de, Pembe Panter'in cinsel yaşamından da.
6. Acemi olarak çeviriyle ilgilenenler üç kuruşa çalışmayı kabul ederek piyasayı darma duman eder, bir noktadan sonra arada bir de olsa sen de üç kuruşa çalışmak zorunda kalırsın.
Kötü çeviri pek çok işverenin umurunda değil. Özenli bir çevirmensen üç kuruşa bunca yükün altına girmek zorunda kalmana her harf vuruşunda küfredersin.