Aslında sorunun cevabı çok basit. Avrupa Birliği ülkeleri ve ABD kendi haklarını korumak kaydıyla bu işi Sivil Toplum Kuruluşları'na bırakmış durumda.
Sistemin çalışma şekliyse şu şekilde oluyor. Sivil Toplum Kuruluşları sakıncalı görülen bir içeriğin sahibine ulaşıyor, içeriğin belirlenen süre içerisinde kaldırılmasını istiyor ve istenen süre içerisinde içeriği hala kaldırmayan sitenin ilgili adresine erişim engelleniyor.
Özetle, tüm site yerine sadece içeriğe erişim alan sayfa adresini engellemek yeterli oluyor.
Türkiye'de ise bu durum Twitter üzerine gayet kontrollü bir şekilde yapılabilirken diğer site ve servislerde tam anlamı ile uygulanmadığı için kökten engelleme kararı çıkıyor. Bu durumun getirdiği sonuçlar ise, halkın isyanı, milyonlarca lira zarar olarak geri dönüyor.
Türkiye gibi sansürün devlet eliyle yapıldığı ülkelerdeki ortak hassasiyet, tarihi ve siyasi sorunlar. Türkiye’nin adı ‘sansürcü ülkeler’ kara listesinde Tunus, Kuzey Kore, Suudi Arabistan, İran, Türkmenistan, Vietnam gibi ülkelerle birlikte anılıyor.
Çoğunlukla siyasi içerikli sitelere kısıtlama getiren Çin, Vietnam, İran, Küba ve Suudi Arabistan gibi ülkeler, karara uymayan internet kullanıcılarına hapis cezası bile verebiliyor. Bu ülkelerde sansür devlet ve polis tarafından uygulanıyor.