Program Acun Ilıcalı kanalının yeni yumurtalarından biri. Günlerdir reklamlarda ya da kanallar arasında dolaşırken denk geliyoruz. Oturup sonunda şunu bir izleyelim diye karar verdik. Programın acayip bir havası var. İzlerken hipnotize olup her şey bittikten sonra kafanızın içinde kütlesel bir boşluk hissetmekle birlikte, yarışmacılar zamanla size şov dünyası insanları gibi değil de taşeron işçileri gibi görünmeye başlıyor.
1. Programın sunucusu ortamların en fitnecisi, en mikseri, en genel müdürü: Öykü Serter
Merdivenlerden süzülerek inen Öykü, tüm program boyunca yarışmacıları birbirine düşürmeye yemin etmiş adeta. Geçmişte söylenen lafları hatırlatmak olsun, eskimiş husumetleri gündeme getirmek olsun, 'canım sen de az değilsin' demeler olsun... Öykü fitnelik sanatının ustası!
2. Kızlar evi denilen bir yer var. Burada tam 6 kadın yarışmacı var. Özenle seçildikleri belli olan yarışmacılar zekalarıyla göz dolduruyorlar.
Ne iş yaptıkları pek belli olmayan kadın yarışmacıların neredeyse hepsi, oyuncu şarkıcı ya da modacı olmak istiyor. Sabah 9 dedin mi, hepsi oradalar hem de süslenmiş püslenmiş olarak. Bir de aç geliyorlar. Kendi kahvaltılarını kendileri hazırlıyorlar. Öğlen yemeğini de kendileri yapıyorlar. Bari Ticket yemek kartı verseydiniz vicdansızlar.
3. Erkekler evi de var. Burada da 6 adet zekasıyla göz dolduran erkek var.
Erkekler evi de yine şarkıcı, oyuncu, ya da sadece ünlü olmak isteyen yarışmacılardan oluşuyor. Bu evlerdeki kadın ve erkekler zaman zaman birbirlerine ziyarete gidiyorlar. Lojman gibi, maşallah!
4. Öykü'nün dediğine göre yarışmada her türlü fitne, fesat, itlik yapılabilir. Yani fenomen olma yolunda her türlü pislik serbest.
Şimdi bu editör niye 'pislik' dedi, diye düşünebilirsiniz. Fakat yarışmayı izlerseniz, adamın birinin kadınlar evinden bir yarışmacıyı duygusal olarak kandırıp oy almayı planladığından bahsettiğini göreceksiniz. Of tam plaza iş ortamı gibi değil mi?
5. Her hafta kadınlar ve erkekler evinden birer kişi, bütün yarışmacıların oylarıyla haftanın popülerleri seçiliyor.
Bu popülerler aynı zamanda hem elemeler için dokunulmazlık kazanıyor, hem de elemelerde kullandıkları her oy iki oy yerine geçiyor. Haliyle her türlü motivasyonu yüklenen yarışmacılar ya hafta boyunca müttefik aramakla ya da tuzaklar kurmakla uğraşıyor. Rekabetin çetin koşullarında yarışmacılar kendilerini kaybediyorlar. Vallahi de iş ortamı!
6. Öykü'cüğümüz popülerlik rozeti takarken. Kız sanki terfi etti, mareşal oldu yemin ederim.
Birazdan dev ekrandan ortamdaki herkesin gizli konuşmaları verilecek ve bütün hafta boyunca yapılan rezillikler ortaya dökülecek. Sonrasında çok tatlı kavga çıktığından, 'ay ne güzel inşallah birbirlerini yerler' deyip seyretmeye devam edeceksiniz. Haftanın elemanları da hafta boyunca kendilerini güvende ve harika hissedeceklerdir.
7. Her hafta sonunda eleme yapılacağından merdiven kenarlarında gruplaşmalar, boklamalar, planlar yapılıyor. Ayrıca birinciye para ödülü de var. Adeta prim!
Böyle fenomenlik mi olur ya, merdiven altı şirketlerdeki gıybet ortamları gibi.
8. Bir ara görüşme odasında Rihanna'yı görür gibi olursunuz. Beyniniz yanmaya başlamıştır.
Eleme öncesi son stratejiler için taraflar birbirlerini görüşme odasına çağırırlar. Biri Rihanna'yı çağırmış galiba.
9. Bu da karar masası. Masaya sadece oturuyorlar. Sonra tek tek gidip karar odasında elenmesini istedikleri kişinin ismini yazıp bir sandığa koyuyorlar.
Burada sanırım yazar iş hayatındaki sıkıcı ve anlamsız toplantılara gönderme yapmak istemiş.
10. Hain Öykü biri elenince hemen yedekte bulunan yarışmacıyı getiriyor. Yedek yarışmacı boşalan yarışmacının yerine geçiyor. İş garantisi televizyonda bile yok, dakikasında kapıya konuyorsun.
Daha diğerinin cesedi bile soğumadı be Öykü, ne zalimsin! Öykü'nün hin dolu bakışlarını görüyorsunuz değil mi? İşten kovulduğunuz gün yerinize başkası alınır. Bu kadar da benzerlik pes!
11. Yarışmacılar oldukça seçkin bir kitleden seçilmiş. İz bırakmak için seçtikleri yarışmadan biz bunu anlıyoruz. Akşam altı dedin mi herkes evine gidiyor. Saygın insanlar.
Her biri duruşuyla göz dolduruyor. Sık sık 'benim bir duruşum var' diyen yarışmacıların duruşları kalan son beyin kırıntılarınızı da silip süpürecek. Her yerde gördüğümüz o idealist çalışanların kanlı canlı halleri bu yarışmacılar.
12. Eleme günleri normalden daha ciddi giyiniyorlar. Diğer günler de masraf olmasın diye evde yemek yapmalarına rağmen, o günlerde de oldukça şık oluyorlar.
Yarışmacıların yarışmayı ciddiye aldıklarını bilmek, programı izlerken akıl tutulması yaşamanızı engelleyemeyecek. Ama kıyafetlerinden bazıları hoşunuza gidebilir. Bir giydiklerini bir daha giymiyorlar. Zaten akşamları servise binip evlerine gidiyorlar. Adeta plazada çalışan beyaz yakalılar.
13. Uzun boylu ve alımlı olduğu için kıskanıldığını düşünen hanım kızımız, baskılara dayanamayıp ağlarken...
Hostesken de aynı şeyleri defalarca yaşamış olan hanım kızımız diğer kadınların onu kıskanmasından artık bıkmış. Hep aynı şey, diyor.
14. Koskoca adam neden 5 yaşında gibi giyinmiş diye merak edeceğiniz o an...
Ağırlığı ve delikanlılığı ile gurur duyan yarışmacının ilk geldiği gün giydiği 5 yaşında çocuk kıyafetini gördüğünüzde, bu yarışmayı izlediğiniz güne lanet etmeyi bırakıp her kötü şeyden bir ders çıkarmayı öğreneceksiniz. Fakat o işini çok ciddiye alan bir amatördür.
15. Aşırı zengin bir ailenin kızıymış bu ama o bundan bahsetmeyi sevmiyormuş. Öykü durumu diğer yarışmacılara yetiştirdi hemen, hem de ilk gün.
İşi öğrensin diye zengin ailesi tarafından, sizin yıllardır emek vererek geçtiğiniz pozisyona iki dakikada atanan o kız var ya, işte bu o kız!
16. Kim Kardashian Miley Cyrsu'u ağlama diye teselli ederken. Acun Ilıcalı bunu da yaptı! Şaka şaka beyniniz aktı iyice, pelte oldu.
En sevdiklerimiz! Öyle tatlılar ki insana batıda bir yerlerde küçük dertlerle uğraşıyormuş gibi hissettiriyorlar. Spoiler vermek gibi olmasın ama ELENDİLER!
17. Son olarak üst düzey yöneticiliğin, sınıf başkanlığının ve müstehziliğin kitabını yazmış olan Öykü Serter'le yazımızı sonlandırıyoruz.
İyi seyirler... Programa 'Fenomen' adını takarak yola çıkmaları ne kadar büyük bir hata olmuş? Şu Öykü'nün kıyafeti bile üst düzey yönetici kıyafeti. Şu bakışlar da patron bakışı değil de nedir? Adeta maaşları asgariden yatıran, yazları da hep Maldivler'e tatile giden patron edası.
Bonus: Merak edip tek bir bölümü iki buçuk saat boyunca sonuna kadar izledikten sonraki haliniz biraz böyle oluyor.
Seyrettikten üç saat sonra kendinize geliyorsunuz. Kafanıza takılan tek şey, fenomenlerin sosyal hakları oluyor. Elenen tazminat alıyor mu acaba?