Onlarınki sadece bir ilgi değil aynı zamanda bir tutku da!😍
Kaynak
Sizleri Sadun ve Oda Boro ile tanıştıralım. Onların 1960’lı yıllarda Kısmet’le yapmış olduğu dünya turunu aranızda hatırlayanlar mutlaka olacaktır.
Bu yolculuk öyle bir yolculuktur ki dönemin Hürriyet gazetesinde birçok insan heyecanla Sadun ve Oda Boro’nun yaşadıklarını okumak için heyecanlanmış,
Ve hatta ülkeye geldikleri gün ülkemizin her köşesinden vatandaşlar onları karşılamaya gelmişti:
Peki onların yaptığı bu yolculuk neden bu kadar önemli? İsterseniz önce Sadun Bey'in hayat hikayesiyle başlayalım.
Sadun Bey'in henüz çok küçük yaşlardan itibaren denize büyük bir tutkusu varmış. Hatta annesinden ilk dayağını bile evden kaçıp denize gittiği için yemiş.
İlkokulda arkadaşlarıyla para biriktirip bir sandal almış ve hatta bununla da yetinmemiş İstanbul sahillerinde dolaşmışlar.
İlk sandalları paramparça olunca ortaokulda tekrar harçlıklarını biriktirip yeni bir sandal almış kendisine. Yelkeni de yatak örtüsündenmiş.
Sadun Bey'in deniz sevgisi yani yalnızca bir ilgi değil aynı zamanda zamanla büyüyen bir tutku olduğundan sonrasında kendisine bir yelkenli almış.
Tabii bu yelkenliyle beraber denizciliğin esaslarını öğrenmiş ve Marmara denizinde yıllarca seyahat etme fırsatı yakalamış.
Ardından Galatasaray Lisesi’ni bitirip eğitim görmek için İngiltere’deki Manchester Üniversitesi’ne gitmiş.
Tabii bu süreçte karşısına bir fırsat çıkmış. İngiltere’den Yeni Zelanda’ya giden bir tekne mürettebat arayınca Sadun Bey bu ilana başvurmuş ve elbette ki seçilmiş.
Tabii kendisinin seçilen 3 kişiden 1’i olduğunu ve aynı zamanda tekne hareket edeceği zaman kalan 2 kişinin de gelmekten vazgeçtiğini belirtmiş olalım.
Hal böyle olunca teknenin sahibi ve Sadun Bey tekneyle İngiltere’den Barbados’a yalnızca iki kişi olarak gitmiş ve Sadun Bey burada kendisine bir söz vermiş.
Bu söz ise aslında onun hayat amaçlarından biri haline gelmiş. Kendisi bu sulara kendi teknesiyle ve bayrağımızla beraber gelecekmiş.
Tabii durum Sadun Bey'in istediği gibi olmamış. Kendisi Türkiye’ye döndüğünde yıllarca tekstil mühendisi olarak çalışmış ancak bütün maaşını tekne yaptırmak için biriktirmeye başlamış.
Bu noktada hikayemize Oda Hanım giriyor. Sadun Bey'i her zaman desteklemekle kalmayan Oda Hanım onun bu hayaline ortak olmuş ve hatta birlikte tekne için birikim yapmaya başlamışlar.
Oda Hanım ve Sadun Bey'in evlendikleri yıl ise yaptırdıkları Kısmet’in inşaatına başlandığı yılmış.😍
Büyük gün gelmiş. Takvim 17 Temmuz 1964’ü gösterdiğinde Kısmet’in yapımı tamamlanmış ancak çiftimiz yolculuk için 1 yıl boyunca tekneyi hazırlamaya başlamışlar.
Ancak elbette ki bütçelerinin kısıtlı olduğunu belirtmemizde fayda var çünkü Sadun Bey de Oda Hanım da gündüzleri işe gidip geceleri ancak Kısmet’le ilgilenebiliyorlarmış.
Tabii şans bu yolculuk için yüzlerine gülmüş diyebiliriz: Hürriyet’in o dönemki genel yayın yönetmeni olan Necati Zincirkıran eski bir denizci. Boro çiftiyle yolculuklarını yayınlamak üzere kendisi bir anlaşma yapmış ve kendilerine sponsor olmuş.
Kısmet artık yola çıkmaya hazırmış. Bu yolculukta başlarına birçok şey gelmiş. Örneğin mürettebata bir can daha katılmış: Miço.👇
Tabii bu süreçte türlü zorluklardan geçmişler,
Ancak bunlardan en talihsiz olan Oda Hanım'ın kansere yakalanması olmuş. Oda Hanım tedavi için ülkeye dönmüş.
Sadun Bey için ise artık yolculuk hem elzem hem de daha zor bir hale gelmiş çünkü artık hayat arkadaşı Oda Hanım onunla beraber değilmiş.
Tabii Oda Hanım tedavisi biter bitmez Kısmet’e geri dönmüş.
Tüm bu süreçte tüm Türk halkının tüm bu seyahati büyük bir ilgi ve merakla takip ettiğini de belirtmemiz gerekli.
Onların bu yolculuğu hala bizlere ışık tutuyor. Tüm bu azim ve tutku adeta hepimize ilham veriyor.
Kendilerini saygıyla tekrar tekrar anıyoruz.⚓️
