G­ö­ç­e­b­e­ ­B­i­r­ ­H­a­y­a­t­t­a­n­ ­D­ü­n­y­a­ ­Y­ı­l­d­ı­z­ı­ ­B­i­r­ ­M­ü­z­i­s­y­e­n­ ­O­l­m­a­y­a­:­ ­B­e­n­z­e­r­s­i­z­ ­V­o­k­a­l­ ­Y­o­r­u­m­u­y­l­a­ ­L­h­a­s­a­ ­d­e­ ­S­e­l­a­!­

G­ö­ç­e­b­e­ ­B­i­r­ ­H­a­y­a­t­t­a­n­ ­D­ü­n­y­a­ ­Y­ı­l­d­ı­z­ı­ ­B­i­r­ ­M­ü­z­i­s­y­e­n­ ­O­l­m­a­y­a­:­ ­B­e­n­z­e­r­s­i­z­ ­V­o­k­a­l­ ­Y­o­r­u­m­u­y­l­a­ ­L­h­a­s­a­ ­d­e­ ­S­e­l­a­!­

Lhasa de Sela'yı 2010 yılında kaybettiğimizde müzik tarihine üç tane muhteşem albüm bırakmıştı. Olağanüstü bir yaşama sahip olmuş, muhteşem çeşitlilikteki arkaplanıyla hem kabiliyetini hem bilgisini geliştirmiş bir sanatçı ve müzisyendi o. 

O halde Lhasa de Sela'yı biraz yakından tanıyalım...

Müziğini hiçbir yere, hiçbir türe, hiçbir coğrafyaya sığdıramadığımız bir isim var bu listede karşımızda: Lhasa de Sela.

Müziğini hiçbir yere, hiçbir türe, hiçbir coğrafyaya sığdıramadığımız bir isim var bu listede karşımızda: Lhasa de Sela.

Lhasa de Sela'nın, çocukluğunu geçirdiği göçebe hayattan dünya yıldızı bir isme dönüşmesini ve kısacık kariyerine nasıl işler bırakmış olduğunu merak edenleri şöyle aşağıya alalım.

1972'de ABD'nin New York eyaletinde doğan Lhasa, tüm çocukluğunu hippi anne ve babasıyla göçebe bir hayat yaşayarak geçirdi.

1972'de ABD'nin New York eyaletinde doğan Lhasa, tüm çocukluğunu hippi anne ve babasıyla göçebe bir hayat yaşayarak geçirdi.

Aslında fotoğrafçı olan Amerikalı annesi Alexandra Karam ve aslında İspanyolca öğretmeni olan Meksikalı babası Alejandro Sela ve diğer üç kız kardeşiyle birlikte bir otobüsten bozma karavanda ABD ve Meksika arasında dolaşıp konaklayan göçebe bir hayattan geliyor Lhasa.

Eğitimini, diğer kardeşleri gibi, evde annesinden aldı ve bunun yanında hem aile hayatı hem de bu göçebe hayat tüm hayatını besleyen deneyimlerle doldurdu Lhasa'yı.

Eğitimini, diğer kardeşleri gibi, evde annesinden aldı ve bunun yanında hem aile hayatı hem de bu göçebe hayat tüm hayatını besleyen deneyimlerle doldurdu Lhasa'yı.

Yolculukları sırasında inşaat işçiliğinden meyve toplayıcılığına kadar her türlü işi yapan bir baba, evde çocuklarına eğitmenlik yapan bir anne, yolculuklar sırasında dinlenen Amerika ve Meksika yerel şarkıları, Latin, Arap, Roman, Doğu Avrupa, Japon ve Asya müzikleri gibi Lhasa'nın hayatındaki birçok element onun hem kariyerini hem hayal gücünü çok kuvvetli bir biçimde şekillendirmiş.

Çok küçük yaşlarda şarkılar söylemeye başladı, on üç yaşındayken caz eğitimi aldı.

Çok küçük yaşlarda şarkılar söylemeye başladı, on üç yaşındayken caz eğitimi aldı.

San Francisco'da bir Yunan kafesinde şarkılar söylemeye başlayan Lhasa, sesinin gücünü ve kabiliyetini ilk kez bu sıralarda keşfediyor. Bunun üzerine bir öğretmenin yardımıyla caz şarkı söylemek temelleri üzerine dersler alıyor. Ayrıca bir şarkıcı olarak var olabilmesini sağlayacak tüm olanakları geliştirmeye başlıyor.

San Francisco'dan sonra New Mexico'da bir üniversitede Antik Yunanca okumaya başlıyor fakat kısa bir süre sonra bırakıp 1991'de Kanada'ya gidiyor.

San Francisco'dan sonra New Mexico'da bir üniversitede Antik Yunanca okumaya başlıyor fakat kısa bir süre sonra bırakıp 1991'de Kanada'ya gidiyor.

Montreal'de çeşitli mekanlarda garsonluk gibi işler yapıyor. Daha sonra barlarda şakrı söylemeye başlıyor. O sıralarda burada Montreal'in ünlü müzisyen ve besteci Yves Desrosiers ile tanışarak ikili arasında sanatsal birliktelik süreci başlamış oluyor.

Nihayetinde 1997 yılında Lhasa, "La Llorona" adını verdiği ilk albümünü çıkardı.

Nihayetinde 1997 yılında Lhasa, "La Llorona" adını verdiği ilk albümünü çıkardı.

Adını Aztek efsanesinde, erkekleri hüzünlü şarkılarıyla büyüleyen ve öpücükleriyle onları taşa dönüştürdüğü bir nehir kıyısında kendisine katılmaya ikna eden bir kadın karakterden alan bu albüm İspanyolca, İngilizce ve Fransızca şarkılardan oluşuyordu. Başta Kanada olmak üzere çok büyük bir başarı elde etti bu albüm. Albümün kapağını ise tabii ki Lhasa kendi elleriyle yapmış!

Albümdeki şarkılar hem Lhasa'nın büyüleyici sesiyle birer efsaneydi hem de oldukça geniş bir tür yelpazesi içinde seyrediyordu.

Albümdeki şarkılar hem Lhasa'nın büyüleyici sesiyle birer efsaneydi hem de oldukça geniş bir tür yelpazesi içinde seyrediyordu.

Geleneksel Meksika müziğinden tutun da alternatif rock'a kadar şekillenen bir yelpazeden bahsediyoruz. Bahsettiğimiz gibi hem yaşantısı hem de çokkültürlü bir ailenin çocuğu oluşu hem de kulak kabarttığı müzikler kendi müziğini de şekillendirmiş Lhasa'nın. Müziğine ilham veren isimleri şöyle sıralamış Lhasa: Tom Waits, Vladimir Vissotski, Randy Newman, Jacques Brel, Anouar Brahem, Sam Cooke, Al Green, Amália Rodrigues, Cuco Chavez, Leonard Cohen, Björk ve Radiohead. Ayrıca kendi müziğini de şöyle tanımlıyor: 'Yalnızlığı kırmanın, kendinize ve başka insanlara hepimizin birlikte olduğunu ve hepimizin aynı deneyimi yaşadığını göstermenizi sağlamanın bir yolu...'

Albümün en sevilen şarkılarından birini şöyle bırakalım... 👇

Albümün bu denli beklenmeyen başarısı Lhasa'nın biraz geri planda durmak istemesine yol açtı. Fransa'ya gidip üç yıl burada yaşadı.

Albümün bu denli beklenmeyen başarısı Lhasa'nın biraz geri planda durmak istemesine yol açtı. Fransa'ya gidip üç yıl burada yaşadı.

Fransa'da kaldığı süreç boyunca sirklerde çalışan üç kız kardeşinin yanındaydı. Müziği ve sanatıyla 'özgür bir biçimde', gözlerden uzakta burada ilgilenmeye devam etti. İkinci albümü için çalışmalara da buradayken Paris'te başladı.

Çalışmalarına devam etmek için Montreal'e geri döndü ve 2003 yılında ikinci albümü "The Living Road"u çıkardı.

Çalışmalarına devam etmek için Montreal'e geri döndü ve 2003 yılında ikinci albümü "The Living Road"u çıkardı.

Albüm yine başta Kanada ve Fransa olmak üzere Avrupa'nın pek çok ülkesinde ve Amerika'da da müthiş bir başarı elde etti, büyük takdir topladı.

"The Living Road"un en sevilen şarkılarından biri... 👇

Olağanüstü başarılı iki albüm sonrası kendi adını verdiği üçüncü ve son albümünü 2009'da çıkaran Lhasa, çok geçmeden hastalandı ve Avrupa'daki konserlerini iptal etmek zorunda kaldı.

Olağanüstü başarılı iki albüm sonrası kendi adını verdiği üçüncü ve son albümünü 2009'da çıkaran Lhasa, çok geçmeden hastalandı ve Avrupa'daki konserlerini iptal etmek zorunda kaldı.

Meme kanserine yakalanan Lhasa, albümün çıkışından kısa bir süre sonra hayata gözlerini yumdu.

"Lhasa" albümünün en sevilen şarkılarından biri... 👇

Vefatından sonra bir konser albümü çıkarıldı. 2009 Mayıs'ında bir konserde kaydedilen şarkılarından oluşan bu albüm 2017'de piyasaya sürüldü.

Vefatından sonra bir konser albümü çıkarıldı. 2009 Mayıs'ında bir konserde kaydedilen şarkılarından oluşan bu albüm 2017'de piyasaya sürüldü.

Böylesine yetenekli bir müzisyen ve sanatçıyı henüz 38 yaşındayken yitirdik. Bu kadar kısa bir ömre üç tane dolu dolu albüm sığdırdı, müzik tarihine erişilmesi zor iki şaheser bıraktı.

İşte Lhasa de Sela'nın şarkılarından bazıları...

Lhasa de Sela - Meu Amor

Lhasa de Sela - El Arbor del Olvido

Lhasa de Sela - La Confession

Lhasa de Sela, Leonard Cohen şarkısı Who by Fire'ı söylüyor:

Popular Articles

Latest Articles