“Yemediğim portakal, almadığım vitamin kalmadı. Yine de sürekli hastalanıyorum.” diyenlerdenseniz, çaresi belli: Soğuk duş almak.
Yahu olur mu öyle şey demeyin. Biz de bilimin yalancısıyız. PLOS One isimli akademik dergide yayınlanan çalışma öyle söylüyor.
Soğuk duşun kıymetini anlıyor ve yapısal olarak donuyorum.
Hollanda’da 3000 farklı kişi üzerinde yürütülen araştırmada, yaşları 18 ile 55 arasında değişen deneklerden 30 gün boyunca 30, 60 ve 90 saniyelik sürelerde soğuk duş almaları istendi.
Bu kişiler 30 günlük soğuk düş günleri sona erince, 60 gün boyunca, kendi standartlarında duş almaya devam ettiler.
Çalışma sonucunda, hastalıktan dolayı işe gelememe durumlarında %29’luk bir azalma gözlemlendi.
Soğuk duşun etkisi bununla da sınırlı değildi! Kişilerin hayat standartları da zirve yapmış gibiydi. Daha fazla enerjik olma durumu ve zindelik de kazanılan özellikler arasındaydı.
İşyerine her sabah böyle giren insanlar var ya, işte onların sırrı artık belli.
Soğuk suyla bağışıklık seviyesinin bağlantısı henüz tam olarak netleştirilmiş değil. Belirli hormon seviyelerinin sıcaklığa göre değişkenlik gösterdiği düşünülüyor.
Ayrıca sabah soğuklarının da genel olarak insana iyi geldiği söylenmiş.
Bunu söyleyen kişi muhtemelen hiç Ankara ayazına maruz kalmamış. Ama konumuz bu değil!
Soğuk suyun iyi geldiği ve iyileştirici gücü epey eski bir muhabbet.
Sadece aile büyüklerimiz değil, Romalılar, Spartalılar, Finli köylüler de soğuk suyun gücüne inanır ve kendilerini buz gibi sulara sık sık teslim ederdi. Yine günümüz Rusya’sında anaokulu seviyesinde kar banyoları yapıldığı biliniyor. Amaç, çocukları daha kuvvetli ve dirayetli yapmak.
Her nasıl duş alıyorsanız, tercih sizin. Ama ne olursa olsun kışın ıslak saçlarla dışarıya çıkayım demeyin.
Sağlıklı günler!