Parazitler hayatımızda tahmin ettiğimizden daha fazla etkili.
Kendi hayatlarını sürdürebilmek için vücudumuzu adeta bir dünya gibi kullanıyorlar.
Soylarını sürdürebilmek için ürerken vücudun değişik bölgelerine girip yaptıkları etkilerle sizi ölüme kadar sürükleyebiliyorlar.
Bu paraziter hastalıkların en enteresanlarından biri olan fil hastalığıyla sizi tanıştıralım:
Üç tür paraziter solucan, bu hastalığa neden oluyor:
Wuchereria bancrofti, Brugia malayi, ve Brugia timori.
Bu tropikal hastalığa sebebiyet veren parazitlerin yayılma nedeni: Sivrisinekler.
Dünya üzerinde en çok ölüme sebebiyet veren canlılar olan sivrisinekler, aynı zamanda bu nemotodların da taşıyıcıları. Yani sivrisinekler üzerinden sadece sıtma hastalığına yakalanmıyorsunuz.
Etkili parazit, lenflere yerleşerek lenf damarlarını tıkıyor. Sonuç olarak kendini koruyamayan vücut, deride kalınlaşma meydana getiriyor.
Eğer kişi herhangi bir tedavi almazsa bu kalınlaşmanın yanı sıra vücutta ödem oluşabilir. Bu da şişmelere yol açar.
Bu kalınlaşma ilerleyen dönemde bir fil derisini andırıyor.
Başlangıcında eğer hafif ateş ve öksürüğünüz de varsa tanısı kolaylaşıyor.
Bu hastalık özellikle bacaklarda ve erkek genital organında etkisini gösteriyor.
Tedavi edilmediği takdirde kansere bile dönüşebilen hastalık körlüğe de yol açabiliyor.
Tedavisi ise oldukça uzun sürebiliyor.
Lenf damarlarının açılması için etkilenen uzvun yukarıya kaldırılması, hijyene dikkat edilmesi, cilt bakımı ve egzersizler hastalığın erken evresinde ilerlemesini engelleyebiliyor.
Doxycycline etken maddeli antibiyotiğin kullanılması solucanla simbiyotik yaşam süren bakterilerin ölmesine dolayısıyla solucanın da ortadan kalkmasına sebep oluyor.
Bu nedenle antibiyotik tedavisi de uygulanabiliyor. Fazla ilerlemesi halinde de fazla deri, cerrahi müdahaleyle vücuttan alınıyor.
Gerçek manada pek çok insanın muzdarip olduğu bu hastalık, bir kişinin başına gelebilecek en zor hastalıklardan birisi olarak kabul görmeye devam ediyor.