Şans faktörü hayatlarımızın her alanında önemli. Tsutomu Yamaguçi için de öyleydi…
Bu adam literatüre epey ilginç bir şekilde girdi. Çok şanslı desek, evet öyle. Çok şanssız desek, o da uyuyor. Peki bir insan aynı anda hem çok şanslı, hem çok şanssız nasıl olabiliyor?
Cevabını veriyoruz.
Tsutomu Yamaguçi kendi halinde, sade bir Japonya vatandaşıydı. Nagasaki’de yaşıyor, işi için sık sık Hiroşima’yı ziyaret ediyordu.
6 Ağustos 1945’te, yine iş için Hiroşima’ya gitti.
Evet, yavaştan tahmin etmeye başlamışsınızdır...
O gün Yamaguçi yanlış zamanda yanlış yerde olmanın kitabını yazmaya başladı.
Çünkü 6 Ağustos 1945, ABD’nin Japonya/Hiroşima’ya yaptığı nükleer saldırının günüydü.
Yerel saatle 8:15’de patlayan bombayı bizzat yerinde deneyimledi.
Ama ölmedi! Yaralandı.
Olaydan üç gün sonra evine, Nagasaki’ye gönderildi. 9 Ağustos’da Nagasaki’ye döndü.
Ve evet, 9 Ağustos, ABD’nin Japonya’ya yaptığı ikinci nükleer saldırının tarihiydi. Bu kez Nagasaki’ye…
Ama bu kez de ölmedi! Kurtuldu.
Tsutomu Yamaguçi dünyanın en şanssız insanıydı, çünkü üç gün arayla iki farklı nükleer saldırıya maruz kalmıştı.
Tsutomu Yamaguçi dünyanın en şanslı insanıydı, çünkü iki nükleer saldırıdan da sağ kurtulmuştu.
Üstelik tüm yaşadıklarına rağmen uzun yıllar boyunca yaşadı. 2010’da hayatını kaybetti.
Şans tuhaf bir şey, öyle değil mi?