Bir Mustafa Ceceli fırtınasıdır esip gidiyor... İnsanlar haksız da değiller çünkü sadece Ceceli'nin eşi değil, kendileri de aldatılmış gibi hissediyor.
Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan Coşkun da bugünkü yazısında Mustafa Ceceli'nin temel sorununa değinmiş ve açıkçası kapak gibi cümleler yazmış. Buyrun o yazı ve bizim eklemelerimize...
Kaynak
"Ben aslında müezzin olmak isterdim ama bakmayın şarkıcı oldum” edasıyla dolaşmasaydı...
"Diğerlerinden farklıyım ben, ben bir ahlak timsaliyim, kahrolsun dejenerasyon” der gibi bir hali olmasaydı...
Her an sarı çiçeğe sorular soracakmış gibi duruş sergilemeseydi...
Her an mevlit okuyacakmış gibi bir tutum almasaydı...
Bir büyük iddiası ve bir büyük davası olduğuna peşindekileri ikna etmiş olmasaydı
Eşinden ayrılması da... Boşanmasından iki gün sonra sevgili yapması da...Aziz mübarek gün sevgilisiyle Miami’ye uçması da... Hiç sorun olmazdı, olamazdı.
- Evet, Ahmet Hakan'ın Mustafa Ceceli ile ilgili yazdığı yazı yukardaki gibi. Açıkçası bize pek de yanlış gelmedi, hatta birçok kişinin aklından geçenlere de tercüman olmuş diyebiliriz. Mustafa Ceceli'ye ise bizim de iki çift lafımız var:
Memleketimizin müzik camiasında ve adeta piranha balığı gibi olan sanatçılar içersinde kendisi jelibon gibi bir sanatçıydı.
İşte bu yüzden sayısı binlere ulaşan Cecelist fan grubu vardı. Onlara bir bye bye dersin herhalde sevgili Mustafa çünkü onlar seninle çoktan helalleşti. Artık bir fındık kreması değil, lahmacunun yanındaki cin biber gibisin onlar için...
Sevgi, sevmek, sevilmek, minnoşluk temalı şarkıların bir numaralı temsilciydi fakat bu samimiyete inanmamız için aramıza engeller girdi.
Sevgili Yalın'ın dediği gibi 'Heyecanını kaybetmişsin, yok inancını kaybetmişsin.' Mustafa Ceceli hayranlarının tam olarak hissettiği işte bu sözler...
Annelerin "Ne kadar temiz yüzlü çocuk, çok da efendi" diye örnek gösterdiği profil boş kaldı; yerine kalifiye eleman arayışları başladı.
Evet, maalesef gerçek bu. Kılığıyla, kıyafetiyle duruşuyla annelerin o kadar çok aklını çeldi ki, hasta olsa sırtına havlu koyacak bir sürü anayı kaybetti.
Düğünlerin ilk dansının demirbaş şarkıları, yakın rakibi olan "Çok şükür bin şükür, seni bana verene"ye yerini devretti. Yukardan aşağı okuyunca "Bir tanecik eşim" profili çıkartan şarkı isimleri, anlamını epey bir yitirdi.
Sultanım, Aşkım Benim, Sevgilim, Söyle Canım dedikten sonra başka bir kadınla birlikte olmak...
Bari demeyeydin iyiydi... Mustafa Ceceli'ye hayırlı günler, yaralı Cecelistler'e de sabırlar diliyoruz.