K­a­n­d­ı­r­ı­l­d­ı­k­!­ ­S­o­n­ ­G­ü­n­l­e­r­d­e­ ­H­e­p­i­m­i­z­i­n­ ­İ­n­a­n­a­r­a­k­ ­P­a­y­l­a­ş­t­ı­ğ­ı­ ­A­m­a­ ­D­o­ğ­r­u­ ­O­l­m­a­d­ı­ğ­ı­ ­O­r­t­a­y­a­ ­Ç­ı­k­a­n­ ­H­a­b­e­r­l­e­r­

K­a­n­d­ı­r­ı­l­d­ı­k­!­ ­S­o­n­ ­G­ü­n­l­e­r­d­e­ ­H­e­p­i­m­i­z­i­n­ ­İ­n­a­n­a­r­a­k­ ­P­a­y­l­a­ş­t­ı­ğ­ı­ ­A­m­a­ ­D­o­ğ­r­u­ ­O­l­m­a­d­ı­ğ­ı­ ­O­r­t­a­y­a­ ­Ç­ı­k­a­n­ ­H­a­b­e­r­l­e­r­

Teyit.org işbirliği ile...

Geçtiğimiz günlerde oldukça viral olup, sosyal medyada, web sitelerinde ve hatta gazetelerde paylaşılan bazı haberler gerçeği yansıtmıyordu. Teyit.org da sağ olsun, yine bu haberleri bizim için araştırıp gerçekleri ortaya çıkardı. 

Bakalım neler olmuş ve işin aslı neymiş?

1. "15 Temmuz gecesi iki askerin kaybolduğu ve domuz bağıyla gömülü bulundukları iddiası."

1. "15 Temmuz gecesi iki askerin kaybolduğu ve domuz bağıyla gömülü bulundukları iddiası."

3 Aralık 2018’de yayınlanan bir haberde yer alan iddiaya göre 15 Temmuz darbe girişimi sırasında kaybolan iki askerin cesedi gömülü halde bulundu. Haberde askerlerin domuz bağıyla öldürüldüğü de iddia edildi.

Ancak darbe gecesi kaybolan iki askerin domuz bağı ile gömülü bulunduğu iddiası gerçeği yansıtmıyor.

Ancak darbe gecesi kaybolan iki askerin domuz bağı ile gömülü bulunduğu iddiası gerçeği yansıtmıyor.

Solduyu.net’in yayınladığı haberde kullanılan fotoğraf Dicle Haber Ajansı’nın (DİHA) Şubat 2015’te servis ettiği ve Şanlıurfa’da bulunduğu belirtilen iki erkek cesedine ait. DİHA’nın haberinde cesetlerin IŞİD militanlarına ait olduğunun düşünüldüğü belirtiliyor.

2. "Videoda kafası bedeninden ayrılan kişinin Cemal Kaşıkçı olduğu iddiası."

2. "Videoda kafası bedeninden ayrılan kişinin Cemal Kaşıkçı olduğu iddiası."

WhatsApp üzerinden paylaşılan ve teyit.org’a ihbar olarak gönderilen videoda kafası bedeninden baltayla ayrılırken görülen bir kişinin, 2 Ekim 2018’de ülkesinin İstanbul’daki başkonsolosluğuna girdikten sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Suudi Arabistan vatandaşı, gazeteci Cemal Kaşıkçı olduğu iddia edildi.

Ancak videoda, kafası bedeninden ayrılan kişinin Cemal Kaşıkçı olduğu iddiası doğru değil. Video, 3 Mayıs 2017’de Brezilya’nın Porte Alegre şehri yakınında bulunan Gravatai kasabasında bir suç çetesinin gerçekleştirdiği infazdan alınmış.

Ancak videoda, kafası bedeninden ayrılan kişinin Cemal Kaşıkçı olduğu iddiası doğru değil. Video, 3 Mayıs 2017’de Brezilya’nın Porte Alegre şehri yakınında bulunan Gravatai kasabasında bir suç çetesinin gerçekleştirdiği infazdan alınmış.

Videonun ilk anlarında, siyah zemin üzerinde elleri arkadan bağlanmış bir adamın kafasının, yüzü kamuflajlı ve gri eldivenli başka biri tarafından balta yardımıyla bedeninden ayrılması görülüyor. Videonun ilerleyen saniyeleri dikkatlice izlendiğinde videodaki kişilerin Portekizce konuştukları anlaşılıyor.

Video içerisinden alınan ekran görüntüleri, bazı arama motorlarında tersine görsel arama özelliği ile aratıldığında YouTube’da 6 Haziran 2017’de paylaşılan bir videoya da ulaşılıyor. Buradan hareketle iddia konusu videonun Cemal Kaşıkçı’nın ortadan kaybolmasından önce İnternet'te dolaşmaya başladığını söylemek mümkün.

Videonun ilerleyen saniyelerinde ise infazın gerçekleştiği yere gelen eli silahlı kişiler, balta ve bıçakla bedeninden ayrılan kafayı ellerinde tutuyorlar.

Bu saniyelerden alınan ekran görüntüsü Google’ın tersine görsel arama özelliği kullanılarak aratıldığında ise Brezilya basınında çıkan bazı haberlere ulaşılıyor.

Bu saniyelerden alınan ekran görüntüsü Google’ın tersine görsel arama özelliği kullanılarak aratıldığında ise Brezilya basınında çıkan bazı haberlere ulaşılıyor.

O Reporter’da 4 Mayıs 2017’de yayımlanan haberde sosyal medyada dolaşan, bir suç çetesinin gerçekleştirdiği infaz videosunun 47 yaşındaki bir adama ait olduğu bilgisi bulunuyor. Aynı haber sitesinde 6 Mayıs 2017’de yayımlanan başka bir haberde ise kaçırılıp öldürülen 47 yaşındaki adamın isminin Orides Tellas da Silveira olduğu ifade ediliyor. Silveira’nın ülke çapında banka ve araç soygunları nedeniyle aranan Os Manos isimli çetenin üyesi olabileceği bilgisi de aynı haberde yer alıyor. Ayrıca Silveira’nın Jose Carlos deos Santos’un suç çetesi Seco’nun da eski bir üyesi olduğu ve bu süreçte gerçekleştirdiği suçlar nedeniyle 2006’da hapse girdiği fakat hapisten kaçtığı da belirtiliyor. İnfazı gerçekleştirenlerin isimleri ise cinayeti araştıran Gravatia Polisi Cinayet ve Kişi Koruma Ofisi (DHPP) tarafından açıklanmamış. 7 Mayıs 2017 tarihli başka bir haberde de Silveira’nın parçalanmış bedeninin bulunduğu torbaya ulaşıldığı bilgisi yer alıyor.

Söz konusu infaz sonrası Orides Tellas de Silveira’nın bedenin parçalanmış halini gösteren fotoğraflara 2 Ağustos 2017 tarihli Reddit paylaşımlarından ulaşmak mümkün.

3. "Fotoğrafın Japonya’da uçak gecikince yolculardan özür dileyen çalışanları gösterdiği iddiası."

3. "Fotoğrafın Japonya’da uçak gecikince yolculardan özür dileyen çalışanları gösterdiği iddiası."

Sosyal medyada yaygın bir biçimde paylaşılan fotoğrafın Japonya’da uçak geciktiği için yolcularından özür dileyen havayolu şirketi çalışanlarını gösterdiği iddia edildi. 24 binin üzerinde paylaşım alan bu gönderide iddiaya konu olan fotoğrafla birlikte şu sözlere yer verilmiş: “Fırtına nedeniyle ertelenen uçuş ve Vietnam Tan Son Nhat Uluslararası Havalimanı’ndaki Japon Havayolları çalışanlarının özür dilemek için önlerine eğilmeleri… Ne hoş bir an! Japonya’yı işte bu yüzden seviyorum: İnsanlarının davranışı, temizliği, sıcak kalpliliği… Bu ülkeden öğrenilecek çok şey var. Saygılarımı sunuyorum.”

Ancak, fotoğrafın Japonya’da çekilmiş olduğu iddiası doğru değil. Fotoğraf Vietnam’da bulunan Tan Son Nhat Uluslararası Havalimanı’ndan. Görüntüdeki kişiler ise Vietnam Havalimanı Yer Hizmetleri Firması’nın çalışanları.

Ancak, fotoğrafın Japonya’da çekilmiş olduğu iddiası doğru değil. Fotoğraf Vietnam’da bulunan Tan Son Nhat Uluslararası Havalimanı’ndan. Görüntüdeki kişiler ise Vietnam Havalimanı Yer Hizmetleri Firması’nın çalışanları.

Karede bulunan çalışanların özür dilediği iddiası da doğru değil. Çalışanlar kontuar açılmadan hemen önce öne doğru eğilerek yolcuları selamlıyor. Kare dikkatli incelendiğinde fotoğrafın hangi kontuarda çekilmiş olduğuna dair bir ipucu yakalamak mümkün.

18 Temmuz 2018’de paylaşılan gönderide karenin Tan Son Nhat Uluslararası Havalimanı’nda çekilmiş olduğu belirtiliyor.

Bu havalimanının C kontuarını gösteren herhangi bir görüntü ile bu karenin karşılaştırılması sonucunda analizde ele alınan fotoğrafın gerçekten Tan Son Nhat Uluslararası Havalimanı’nda çekilip çekilmemiş olduğunu tespit etmek mümkün olabilir. Nitekim Shutterstock isimli İnternet sitesinde bahsi geçen havalimanında yer alan C kontuarını gösteren iki farklı video kaydına ulaşılabiliyor. Her iki video kaydı da 2 Temmuz 2015 tarihli. Videolardaki görüntüler analiz kapsamında ele alınan fotoğrafla büyük oranda uyuşuyor.

Ek olarak Tan Son Nhat Uluslararası Havalimanı’nın içinden çekilen farklı görüntüler incelendiğinde başka kontuarların da C kontuarıyla aynı tasarıma sahip olduğunu görmek mümkün. Dolayısıyla bu kontuarlar da iddia konusu fotoğrafın yerinin Vietnam Tan Son Nhat Uluslararası Havalimanı olduğunu doğrular nitelikte.

Ayrıca öne eğilerek selamlama Vietnam kültürünün bir parçası. VIAGS çalışanlarının öne doğru eğilerek yolcuları selamlıyor olmasını sıra dışı bir durum olarak görmek güç. Nitekim bu şekilde selamlaşma Vietnam’da toplumsal yaşamın bir parçası.

4. "Erdoğan’ın ‘Silahlı teröristle soğanlı terörist arasında hiçbir fark yok’ dediği iddiası."

4. "Erdoğan’ın ‘Silahlı teröristle soğanlı terörist arasında hiçbir fark yok’ dediği iddiası."

Twitter’da 23 Kasım 2018’de ÇapaMag Ekonomi isimli sayfa, paylaştığı bir tweette Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı bir konuşmasında “Silahlı teröristle, soğanı olan terörist arasında hiçbir fark yok.” dediğini iddia etti. Aynı iddia hakkında Ekşi Sözlük’te açılmış bir başlık bulunuyor.

Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın II. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nde yaptığı konuşmada “Silahlı teröristle, soğanı olan terörist arasında hiçbir fark yok.” dediği iddiası doğru değil.

Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın II. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nde yaptığı konuşmada “Silahlı teröristle, soğanı olan terörist arasında hiçbir fark yok.” dediği iddiası doğru değil.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 23 Kasım 2018’de saat 10.00’da Kadın ve Demokrasi Derneği’nin (KADEM) düzenlediği III. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nde yaptığı açılış konuşmasında böyle bir cümle kurmuyor. Erdoğan, aynı gün 14.30’da İstanbul Medeniyet Üniversitesi’nin laboratuvar açılışı ve kütüphane temel atma törenine de katılmış. Fakat burada yaptığı konuşmada da böyle bir ifade bulunmuyor.

ÇapaMag Ekonomi’nin tweet zincirine ait olduğu anlaşılan diğer bir tweette ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Silahlı teröristle, soğanı olan terörist arasında hiçbir fark yok.” dediği iddia ediliyor. Fakat ÇapaMag daha sonra bu tweeti sildi. 

Videoları izlemek için buraya ve buraya tıklayabilirsiniz.

5. "‘Istanbul (not Constantinople)’ şarkısını Atatürk’ün yazdırdığı iddiası."

5. "‘Istanbul (not Constantinople)’ şarkısını Atatürk’ün yazdırdığı iddiası."

Sosyal medyada paylaşılan ve teyit.org’a ihbar olarak gönderilen bir paylaşımda, “Istanbul (not Constantinople)” ifadesini içeren şarkıyı  Mustafa Kemal Atatürk’ün yazdırdığı iddia edildi.

Ancak Zerden isimli kullanıcının attığı tweet zincirinde yer alan diğer tweetlerde bahsettiği The Four Lads vokal grubunun “Istanbul (Not Constantinople)” şarkısını Mustafa Kemal Atatürk’ün yazdırdığı iddiası doğru değil.

Ancak Zerden isimli kullanıcının attığı tweet zincirinde yer alan diğer tweetlerde bahsettiği The Four Lads vokal grubunun “Istanbul (Not Constantinople)” şarkısını Mustafa Kemal Atatürk’ün yazdırdığı iddiası doğru değil.

Sözleri Jimmy Kennedy, müziği Nat Simon’a ait olan şarkı ilk defa Kanadalı vokal dörtlüsü The Four Lads tarafından 12 Ağustos 1953’te New York’taki Columbia Records’da kaydedilmiş. Müzik albümlerinde, albümle ilgili bilgiler veren kartonette yer alan açıklamalardan ise şarkının telif haklarını elinde bulunduran Kennedy ve Simon’ın söz konusu şarkıyı Paul Whiteman Orkestrası’nın 1928 yılında kaydettiği Constantinople isimli şarkıya cevaben yazdığı söylenebilir. Müzik veritabanı Discogs’ta yer alan bilgilere göre Kanadalı vokal grubu The Four Lads’in şarkısı “Istanbul (Not Constantinople)” 1953’te yayımlanmış. Vikipedi’de ise şarkının 12 Ağustos 1953’te Columbia Records’un New York stüdyolarında kaydedildiği bilgisi bulunmakta. Aynı bilgi, şarkının YouTube’daki kaydında da bulunuyor.

Yüzyılın ilk yarısında ABD’de en çok dinlenilen müzik türlerinden biri olan eğlenceli şarkılar (novelty songs) kategorisinde sayılabilecek iddia konusu şarkı, yapım şirketi Columbia Records’un New York’ta bulunan ünlü Tin Pan Yolu Stüdyosu'nda kaydedilmiş. Tin Pan Yolu, Manhattan’da özellikle eğlence sektöründe yayıncılık yapan birçok ABD’li şirketin ofislerinin ve stüdyolarının bulunduğu sokağın adı.

Judy Harris, kişisel blogunda evinde bulunan eski albüm kayıtları hakkında bir liste yayımlamış.

Judy Harris, kişisel blogunda evinde bulunan eski albüm kayıtları hakkında bir liste yayımlamış.

Bu listede, The Four Lads’in 1991’de çıkan “16 Most Requested Songs” (En Çok İstek Alan 16 Şarkı) kartonetinde besteci Jimmy Kennedy ve Nat Simon’ın iddia konusu şarkıyı Paul Whiteman Orkestrası’nın 1928 tarihli Constantinople şarkısına yanıt olarak yazdıkları bilgisi yer alıyor.

Müzik albümlerinin kapak tasarımları ve kartonetlerinin bulunduğu 45worlds isimli İnternet sitesinden 1991 tarihli albümün kartonetinde yer alan söz konusu bilgiye ulaşılabiliyor. Albümün kartonetinde Amerikalı Jazz tarihi yazarı Will Friedman’ın bir yazısına yer verilmiş. Friedman’ın “JazzSinging” isimli kitabından alınan bilgilerde The Four Lads’in bu şarkıyı 1928 tarihli Paul Whiteman Orkestrası’nın şarkısına bir yanıt olarak bestelediği ifadesi yer alıyor. 1991’deki albümün bilgilerinin yer aldığı Amazon’da ise şarkının telif haklarının ilk defa 1953’te alındığı görülebiliyor. Bu bilgilerden yola çıkarak ilk olarak Ağustos 1953’te The Four Lads tarafından seslendirilen şarkının yazım sürecinin Mustafa Kemal Atatürk ile bir bağının kurulmasının imkansız olduğu söylenebilir. Şarkının bestecileri Kennedy ve Simon’ın şarkının yayın tarihinden önce Türkiye’ye gerçekleştirdikleri bir geziye ya da Türkiye ile kurdukları bir bağa ait herhangi bir yazıya İnternet'te rastlanmıyor.

6. "Sözlerin Steve Jobs’ın ölmeden önce yazdığı son yazıdan olduğu iddiası."

6. "Sözlerin Steve Jobs’ın ölmeden önce yazdığı son yazıdan olduğu iddiası."

Sosyal medyada paylaşılan ve teyit.org’a ihbar olarak gönderilen bir paylaşımda yer alan sözlerin Apple CEO’su Steve Jobs’ın ölmeden önce yazdığı son yazıya ait olduğu iddia edildi.

Ancak sosyal medyada paylaşılan metnin Steve Jobs’ın ölmeden önce yazdığı son yazıdan olduğu iddiası doğru değil. Ölmeden önce Jobs’ın yakınında bulunanların ifadelerine göre böyle bir metin bulunmamakta. Bu metnin yayılmasının sebebi ise Kasım 2015 tarihli sosyal medya paylaşımları.

Ancak sosyal medyada paylaşılan metnin Steve Jobs’ın ölmeden önce yazdığı son yazıdan olduğu iddiası doğru değil. Ölmeden önce Jobs’ın yakınında bulunanların ifadelerine göre böyle bir metin bulunmamakta. Bu metnin yayılmasının sebebi ise Kasım 2015 tarihli sosyal medya paylaşımları.

Apple Bilgisayar Şirketi CEO’su Steve Jobs, 5 Ekim 2011’de pankreas kanserinden 56 yaşındayken vefat etmişti. Jobs’ın son günlerinde çevresinde kardeşleri, çocukları ve hayat arkadaşı Laurene Powell bulunuyordu. The Guardian’da 31 Ekim 2011’de yer alan bir habere göre Steve Jobs’ın ölüm döşeğindeki son sözleri “OH WOW, OH WOW, OH WOW” idi. İlgili haberde Jobs’ın kız kardeşi Mona Simpson, erkek kardeşi Steve onu ölmeden önce görmek istediğinde Steve’in yatağı başındaki son anları New York Times’da 30 Ekim 2011’de yayınlanan anma yazısında şöyle anlatıyor:

“Steve’in son sözleri üç kez tekrarlanan tek heceli bir sözcüktü.

Gözlerini kapatmadan önce kız kardeşi Patty’e, sonra uzun bir süre çocuklarına ve en son partneri Laurene’e bakmıştı. Ardından onların omuzlarının gerisine takıldı gözleri.

Steve’in söz sözleri:

‘OH WOW, OH WOW, OH WOW’ idi.”

WhatsApp ve diğer sosyal medya platformlarında yer alan sözler arama motorlarında aratıldığında karşımıza en eski paylaşım olarak Türkiye’de Turkish Forum isimli İnternet sitesindeki 12 Kasım 2015 tarihli paylaşım çıkıyor. Burada Çoroğlu’nun alıntıladığı metnin altında herhangi bir kaynak görülemiyor. Aynı metnin birebir İngilizce çevirisi araştırıldığında ise söz konusu metnin ilk defa Kasım 2015’de bir blog yazısında Steve Jobs’ın ölmeden önceki son sözleri iddiasıyla paylaşıldığı görülebiliyor. Bu metinde yer alan ifadelerin hiçbirinin Steve Jobs tarafından söylendiğine dair Amerikan basınında yer almış bir haber görülmemekte. Ayrıca yukarıdaki sözleri içeren ve Jobs tarafından yazılmış hiçbir el yazısı metin şimdiye kadar bulunmamakta. Doğrulama sitesi Snopes’un Kasım 2015’te başka ülkelerde iddia konusu metin hakkında yayımladığı analizde de Steve Jobs’ın böyle bir metni kaleme almadığı söyleniyor.

7. "Videonun Fransa’daki ‘Sarı Yelekliler’ eylemleri sırasında Macron’un kafasına yumurta atıldığını gösterdiği iddiası."

7. "Videonun Fransa’daki ‘Sarı Yelekliler’ eylemleri sırasında Macron’un kafasına yumurta atıldığını gösterdiği iddiası."

Sosyal medyada paylaşılan ve teyit.org’a ihbar olarak gönderilen bir videonun, Fransa’da devam eden “Sarı Yelekliler” protestoları sırasında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un kafasına yumurta atıldığını gösterdiği iddia edildi.

Fakat olayın “Sarı Yelekliler” eylemleri sırasında gerçekleştiği iddiası doğru değil. Macron’un kafasına yumurta isabet ettiğini gösteren bu video, 1 Mart 2017’de Macron henüz cumhurbaşkanı adayı iken seçim çalışmaları sırasında çekilmiş.

Fakat olayın “Sarı Yelekliler” eylemleri sırasında gerçekleştiği iddiası doğru değil. Macron’un kafasına yumurta isabet ettiğini gösteren bu video, 1 Mart 2017’de Macron henüz cumhurbaşkanı adayı iken seçim çalışmaları sırasında çekilmiş.

İddia konusu video, Emmanuel Macron 1 Mart 2017’de Paris’teki Uluslararası Tarım Fuarı’na katıldığı zaman çekilmiş. Kendisi bu tarihte henüz cumhurbaşkanı adayı. Dünyanın en büyük tarım fuarlarından biri olan ve 25 Şubat – 5 Mart 2017 tarihleri arasında 2017 ayağı düzenlenen bu fuara diğer bir aday Marine Le Pen’in de katıldığı görülebiliyor. Bu fuar, tarım politikaları bağlamında adaylar için önemli bir durak olmuş.

Videonun daha geniş açıdan çekilmiş bir hali aşağıda görülebiliyor. (Söz konusu videoyu buradan izleyebilirsiniz.) 

Gazetecilerin soruları üzerine olayı şakayla karışık “Bu folklorun bir parçası” şeklinde yorumlayan Emmanuel Macron’un bu karşılaştığı ilk yumurtalı protesto değil. Kendisi 2016’da Ekonomi Bakanlığı yaparken de planlanan iş kanunları reformlarını protesto eden vatandaşların attığı bir yumurtaya hedef olmuştu.

8. "Almanya’nın Türkiye’den 50 bin işçi alacağı iddiası."

8. "Almanya’nın Türkiye’den 50 bin işçi alacağı iddiası."

19 Ekim 2018’de İhlas Haber Ajansı (İHA)’nın paylaştığı bir haberde Almanya Sağlık ve Sosyal Hizmet Bakanlığı ile Türkiye Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı arasında yapılan protokolle Almanya’ya Türkiye’den alınacak 50 bin hasta ve yaşlı bakıcısı için kurs kayıtlarının başladığı iddia edildi.

Ancak, Almanya Sağlık ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı arasında imzalanan bir protokolle Almanya’nın Türkiye’den hasta bakıcısı olarak çalışacak 50 bin işçi alacağı iddiası doğru değil.

Ancak, Almanya Sağlık ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı arasında imzalanan bir protokolle Almanya’nın Türkiye’den hasta bakıcısı olarak çalışacak 50 bin işçi alacağı iddiası doğru değil.

İki ülke arasında bu konuda imzalanmış herhangi bir iş birliği protokolü bulunmuyor. Habere konu olan etkinlik ise yurt dışı eğitim ve danışmanlık hizmeti veren bir şirketin Adana’nın Kozan ilçesinde bulunan bir meslek lisesinde Almanya’daki bazı kurumlar ile ortak gerçekleştirdiği programlarını anlattığı bir seminerden. T.C. Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın İnternet sitelerinde daha önce imzalanmış iş birliği protokollerinin listelerine ulaşmak mümkün. Bu listelerden Almanya ve Türkiye arasında imzalanan ve Türkiye’den Almanya’ya 50 bin hasta ve yaşlı bakımı elemanı göndermeyi amaçlayan herhangi bir protokol bulunmadığı anlaşılıyor. Alman haber sitesi Correctiv’in teyit ekibi de Federal Almanya Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı’nın böyle bir protokolün bulunmadığı yönündeki beyanını teyit.org’a iletmiş.

Popular Articles

Latest Articles