K­a­l­p­ ­K­ı­r­ı­k­l­ı­ğ­ı­ ­Y­a­ş­a­m­a­k­ ­Ö­l­ü­m­e­ ­Y­o­l­ ­A­ç­a­b­i­l­i­r­!­ ­K­ı­r­ı­k­ ­K­a­l­p­ ­S­e­n­d­r­o­m­u­ ­N­e­d­i­r­?­

K­a­l­p­ ­K­ı­r­ı­k­l­ı­ğ­ı­ ­Y­a­ş­a­m­a­k­ ­Ö­l­ü­m­e­ ­Y­o­l­ ­A­ç­a­b­i­l­i­r­!­ ­K­ı­r­ı­k­ ­K­a­l­p­ ­S­e­n­d­r­o­m­u­ ­N­e­d­i­r­?­

Kalbinizin kırılma sonucunda ölme riskinizin olduğunu biliyor muydunuz? Kadınlarda erkeklere kıyasla daha sık görülen kırık kalp sendromu oldukça ciddi bir sendromdur. Sendroma dair daha ilginç detaylar için buyurun içeriğe. 👇

Kaynak: https://edition.cnn.com/2022/02/10/he...

Kalp kırıklığından ölmeniz mümkün. Bu oldukça nadirdir ancak sevdiğiniz birinin ölümü gibi kalbinizin işini yapmasını engelleyecek bir olayın yaşanması ölüme yol açabilir.

Kalp kırıklığından ölmeniz mümkün. Bu oldukça nadirdir ancak sevdiğiniz birinin ölümü gibi kalbinizin işini yapmasını engelleyecek bir olayın yaşanması ölüme yol açabilir.

Johns Hopkins Hastanesi asistan profesörü ve kırık kalp sendromu hakkında makalesi bulunan Dr. Ilan Wittstein, 'Birisi geldiğinde, kalbi korkunç derecede zayıf görünür. Zar zor atıyordur. Ciddi bir vakada yoğun bakıma alınırsınız ve tıbbi müdahale olmadan hayatta kalamazsınız.' şeklinde durumun ciddiyetini anlatıyor.

Wittstein, bu stres sonucu oluşan kalp kası hastalığıyla 1998 yılında genç bir doktorken koroner kalp hastalığı ünitesinde çalışırken arka arkaya 3 vaka ile karşılaştığı sırada tanışmış.

Wittstein, bu stres sonucu oluşan kalp kası hastalığıyla 1998 yılında genç bir doktorken koroner kalp hastalığı ünitesinde çalışırken arka arkaya 3 vaka ile karşılaştığı sırada tanışmış.

'Art arda gelen ve stresli duygusal olaylar yaşayan üç ayrı kadın hastam geldi. İlkinin annesi vefat etmişti, ikincisi korkutucu bir araba kazası geçirmişti ve üçüncüsü sürpriz bir birliktelik sonucu bu duruma gelmişti. Ancak üçü de oldukça benzer ekokardiyogram bulgularla geldiler.'  şeklinde anlatıyor.

Üçünün de kalplerinin sol odacıkları, ana pompalama kısmı, şişerek bir Japon ahtapotunun oldukça ilginç bir görünümünü almış.

Üçünün de kalplerinin sol odacıkları, ana pompalama kısmı, şişerek bir Japon ahtapotunun oldukça ilginç bir görünümünü almış.

Japoncada bu sendroma 'Takotsubo Kardiyomiyopatisi ' denir. Ahtapot tuzağına benzetilen bu kalp kası sorunu, ilk olarak 1990 yılında Japonya'da teşhis edilmiş. Wittstein'in dediğine göre, sendrom o zamanlarda Amerika'da pek bilinmiyor ve koyulan tanılar çoğunlukla yanlış oluyormuş.

Semptomları ise kalp krizine benziyor: Terlemek, göğüs ağrısı, ve nefes darlığı gibi.

Semptomları ise kalp krizine benziyor: Terlemek, göğüs ağrısı, ve nefes darlığı gibi.

Ancak genelde tıkanan arterler sonucunda çıkan kalp krizinin aksine, bunu deneyimleyen hastaların arterleri başlangıçta gayet iyi durumda görünüyor. Herhangi bir kolesterol ya da diğer hastalık sıkıntısından da iz yok...

Çoğu hasta birkaç gün ila hafta içerisinde normale dönüyormuş. Wittstein bu sendromun keşfinin ardından karşılaştıkları vakalarla ilgili: "İlk yıllarda kalbin yeniden nasıl canlandığını gördüğümüzde hayrete düşerdik...

Çoğu hasta birkaç gün ila hafta içerisinde normale dönüyormuş. Wittstein bu sendromun keşfinin ardından karşılaştıkları vakalarla ilgili: "İlk yıllarda kalbin yeniden nasıl canlandığını gördüğümüzde hayrete düşerdik...

Sanki uyanıyorlarmış gibiydi. İnsanların hastaları bizim merkezimize yolladığını hatırlıyorum çünkü kalp nakline ihtiyaçları olduklarını düşünüyorlardı. Ve bir hafta sonra evde oluyorlardı.' diyor.

"Eskiden bu tamamen yeni bir şeydi ancak bir kere sendromun klinik semptomlarının belirlenmesinin ardından her yerde ortaya çıkmaya başladı."

"Eskiden bu tamamen yeni bir şeydi ancak bir kere sendromun klinik semptomlarının belirlenmesinin ardından her yerde ortaya çıkmaya başladı."

Wittstein ve ekibi, bu sendrom hakkında çalışmaya başlayarak 2005 yılında iki ufuk açan makale yayımlamışlar:

'Buna 'kırık kalp sendromu' adını verdik çünkü o zamanlarda tıptaki kimse duyguların insan üzerinde bu kadar büyük bir etki oluşturacağına inanmadı. Farkındalık oluşturmak istedik.'

Wittstein'in dediğine göre, tıp uzmanları bugün halen bu sendromun neye yol açtığını ya da niçin aralıklarla tekrarlandığını tam olarak bilemiyorlar.

Wittstein'in dediğine göre, tıp uzmanları bugün halen bu sendromun neye yol açtığını ya da niçin aralıklarla tekrarlandığını tam olarak bilemiyorlar.

'Bunun insanın vücudundaki 'Savaş ya da kaç' işlevindeki bir bozukluk olabileceğini düşünüyoruz. Vücutta salgılanan adrenalin, noradrenalin ve dopamin ya durup savaşmamızı ya da kaçmamızı sağlıyor.' 

Sizin bu konu hakkındaki düşünceleriniz neler? Yorumlarda buluşalım...

Bu içerikler de ilginizi çekebilir:

Popular Articles

Latest Articles