'Mandala' kelimesi Sanskritçe'den gelir ve 'enerjiyi tutan kap' anlamına gelir. Bu kavram, köklerini Hindistan ve Tibet'ten alır ve genellikle meditasyonun bir çeşidi olarak kabul edilir. Mandala çizmek, semazenlerin dönüşlerine benzer bir ruhani deneyim olarak görülür. Bu süreçte, ruh kendini renkler ve şekiller aracılığıyla ifade eder ve bizimle iletişim kurar.
Mandala'nın merkezinde daima bir çember bulunur ve tüm diğer şekiller bu çemberin etrafında yer alır. Hint ve Tibet geleneklerinde, bu çember genellikle evreni veya kozmosu temsil eder. Aslında, hayatta birçok şey bir mandala'ya benzer: Güneş sistemi, beyin yapımız, hücrelerimizin yapısı, çiçekler ve yapraklar, hatta saçlarımızın büyüme şekli bile bir mandala'yı andırır.
Bu bilgiler ışığında, mandala'nın sadece bir çizim veya tasarım olmadığını, aynı zamanda evrenin ve yaşamın karmaşık yapısını sembolize ettiğini söyleyebiliriz. Mandalalar, senin de ruhunun sesini duymana ve kendini daha derin bir şekilde anlamana yardımcı olabilir.
Özünle hizalanmak için mandala çizmeyi alışkanlık haline getirebilir ve mandala sembolünü görebileceğin yerlerde tutabilirsin.