Tuğladan yapılmış bir duvar ne kadar kafa karıştırıcı olabilir, değil mi?
İlk bakışta pek çoğumuzun göremediği bir şeyler saklı bu duvarın içinde, ama ne?
Bir kez gördükten sonra kendinize kızabilirsiniz fakat fotoğrafı Facebook'a yükleyen kişi tarafından da belirtildiği gibi, oldukça kolay olmasına rağmen algılarımız onu görmeyi reddediyor.
Siz görmek isteseniz de gözleriniz beyne o veriyi iletmiyor.
Bakın bi bakalım siz de...
Görselimiz bu, bir farklılık görebiliyor musunuz?
Bazı insanların hiç göremediği şey ise şu:
Peki, şu an görebiliyor musunuz?
Evet, bazı insanlar orada olduğunu bilseler bile görememeye devam ediyorlar.
Ama neden?
Göz, görmek için değil aldanmak içindir.
Aldanmak, yanılsamak kelimeleri üzerine düşündünüz mü hiç?
''Yanılsama'' sözcüğüne net bir tanım getirmek kolay değildir; zira bir başka açıdan bakıldığında, görme olgusu da başlı başına bir yanılsamadır. Pek çoğumuz görme eylemi üzerine düşünmediği için, görme eylemi bize öylesine doğal gelir ki, sürecin altında yatan muazzam karmaşıklıktaki düzeneği görmeyiz.
Dünyayı, gördüğümüzü sandığımız zengin ayrıntılarla görmediğimiz kesin; bunun da ötesinde çoğumuz, gözümüze çarpan çoğu ayrıntının da farkında değilizdir.
Peki, görmemizi gölgeleyen mekanizma hangisi öyleyse?
Gözlerimizin ikisi de açıkken akıp giden bir görüntüyü izleriz, sahne kesintisizdir. Ancak gerçekte çoğu zaman, baktığımız fakat göremediğimiz bölgelerdeki eksikliği beyin tamamlar.
Görseldeki puronun olması gereken yere dikkat edin. Çoğumuzun görememesinin nedeni, duvardaki puro algılanamadığı zamanlarda beyninizin fondaki desenden örülü bir yama icat etmiş olmasıdır.
Beyniniz, görsel uzamda o noktayla ilgili herhangi bir bilgiye sahip olmadığından, çevredeki fonu alıp boşluğu onunla doldurmuştur.
''Orada'' var olanları algılamazsınız sonuçta.
Beyniniz ne isterse onu algılarsınız...