Muhtemelen modern zamanımızı sarsan bir hastalık. Yaşlanmamak. Ama düşündüğünüz şekilde değil. Erken yaşlanmadan ya da biyolojinin getirdiği fiziksel bir rahatsızlıktan bahsetmiyoruz. Daha çok psikolojiyle alakalı. Bir yetişkinin fiziksel formunu alırken, davranışları bir çocuğunki gibi devam eder. Bunu Carlo Collodi tarafından 1883'te yazılan The Adventures of Pinocchio kitabında görebiliriz. Kitap Disney versiyonun aksine, hayatın sorumluluklarından kaçınan bir kuklanın başına gelenlerin karanlık bir hikayesidir.
Detaylar yazımızda...
Yetişkinlerin özgürlüğü iş ve sorumluluğa eşittir.
Babası Geppetto tarafından oyulduğu andan itibaren Pinokyo'nun başı beladadır. Ağzı yapıldığında hakaret etmeye başlar ve elleri yapıldıktan sonra sonra yaşlı adamın peruğunu çalar. Bacakları yapıldığında ise kaçar.
Bir polis Pinokyo'yu yakalar ve onu Geppetto'ya geri götürür. Fakat yaşlı adam onu disipline etmekle tehdit ettikten sonra, Pinokyo ağlamaya başlar. Bunu gören köylüler müdahale eder. Polis de Geppetto'yu tacizci olarak tutuklar.
Pinokyo artık özgürdür ve sorumlulukları yoktur.
Kriketin uyarısından sonra Pinokyo onu öldürür. Daha sonra aç olduğunu fark eder, ancak yiyeceği veya parası yoktur. Geceleri bir yağmur fırtınasında dolaşıp yiyecek bir şeyler bulmaya çalışır.
Eve döner, ateşin yanında uyuya kalır ve ayakları yanar. Neyse ki, Geppetto serbest bırakılmıştır. Nazik yaşlı adam kuklayı besler ve ayaklarını düzeltir. Pinokyo bir ders alır gibi görünür ama aslında hiç de öyle değildir.
Kısa yollar tehlikelidir.
Yaşlı adam Pinokyo'nun okula gidebilmesi için kışın ortasında paltosunu satar ve ona kitap alır. Ama Pinokyo kitabı bir gösteriye bilet almak için satar.
Bu döngü sürekli olarak tekrarlanır. Pinokyo, çalışmaktan kaçınmak için elinden gelenin en iyisini yapar ve her seferinde neredeyse ölür.
Pinokyo kukla gösterisiyle bir felaket yaşar ve neredeyse yakılır.
Pinokyo'nun kukla gösterisiyle yaşadığı felaketten sonra. Daha iyi kararlar almak için kendini düzeltir. Altınlarını alacak, sonra babasına gidip bir palto ve duygusuzca sattığı kitabı geri alacaktır. Ama eve giderken üçkağıtçı bir kedi ve tilki ile tanışır.
Pinokyo'ya, Simple Simon adında bir kasabanın toprağına parasını gömerse beş sikkesini iki bine çıkacağını söylerler. Kedi ve tilki onu kandırarak kendilerine akşam yemeği ısmarlatırlar ve gecenin bir yarısı yola çıkmayı planlarlar. Ama hayvanlar Pinokyo uyanmadan giderler.
Kriket'in hayaleti de dahil olmak üzere birçok kişi onu yoldaki suikastçılar hakkında uyarır.
Ama Pinokyo onları görmezden gelir. Sonrasında kedi ve tilki gibi konuşan karanlık figürler tarafından kovalanır. Pinokyo'yu bıçaklamaya çalışırlar ama tahtadan bir derisi olduğu için bıçaklanmaz. Suikastçılarda ölene kadar onu asmaya karar verirler.
Nazik bir Peri tarafından kurtarıldıktan sonra peri onu evlat edinmeyi ve babasını da kabul etmeyi teklif eder. Ama şaşırtıcı bir şekilde Pinokyo, altın paraları gömmek için tekrar kedi ve tilkinin peşinden gider. En sonunda soyulur ve hapse girer.
Yalan Söylemenin Tehlikeleri
Disney versiyonu gibi, Collodi'nin Pinokyo'su da kötü davranışlarını örtbas etmek için sürekli yalan söylüyor. Ve her seferinde uzun burun onu fiziksel olarak ele veriyor.
Kuklanın İpsiz Bireye Dönüşümü
Peri ile yeniden bir araya geldikten sonra Pinokyo onun büyüdüğünü görür. O da büyümek ister, ama peri bunun imkansız olduğuna dikkat çeker çünkü kukla, bir yetişkin bile olsa, bir çocuğun becerilerine hakim olamaz. Pinokyo'nun kukla olmasının tüm amacı budur.
Hikayenin sonuna doğru, Pinokyo iyileşir ve babasına bakar, para kazanmak için iki iş bulur.
Ayrıca hasta olan annesi için para toplar. Bunu yaparken geceleri dahi çalışır. Bu noktada genç bir adama dönüşür. Sihirle değil, çalışmaları ve sorumluluklarıyla.