Raporda, Kanal İstanbul geçişleri nedeniyle Montrö Sözleşmesi’nin tartışmaya açılmaması istenirken özetle şu maddelere vurgu yapıldı:
Kanal İstanbul yoluyla Ege Denizi-Karadeniz arasında yapılması planlanacak bir geçiş, Montrö Boğazlar Sözleşmesi kapsamında uğraksız geçiş olmayacaktır. Böyle bir geçiş, geminin bayrak devletinin, acentesinin veya gemi yetkililerinin talebi üzerine olması durumunda kabul edilebilir ve Sözleşmedeki geçiş özgürlüğü ihlal edilmemiş olur.
Türkiye’nin yasama, yürütme ve yargı yetkilerinin tam ve mutlak olduğu egemenlik alanında Kanal İstanbul’un inşa edilmesi ve faaliyete geçmesi, İstanbul Boğazı’nın hukuki yükünü ve Türkiye’nin uluslararası hukuktan ve Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nden kaynaklanan sorumluluğunu azaltmaz ve değiştirmez.
Türkiye, uğraksız geçiş ilkelerinin ve Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin lafzına ve ruhuna zarar vermeden egemen devlet olarak Kanal İstanbul geçişlerini dilediği gibi düzenleyebilir.
Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Türk Boğazlarının güvenliği ile birlikte Karadeniz güvenliğini de düzenleyen, orijinal haliyle günümüze kadar yürürlükte kalabilen XX. Yüzyılın önemli bir istikrar ve denge belgesidir.
Lozan Barış Antlaşması’ndan sonra Türkiye Cumhuriyeti'nin en önemli siyasal antlaşması olarak kabul edilmektedir.
Sözleşme’nin fesih edilmesi ve yeni bir sözleşme yapılamaması, Türkiye ve Karadeniz’e kıyıdaş devletlerle birlikte, Boğazları kullanan devletler için de belirsizliklere ve istikrarsızlıklara sebebiyet verebilecektir.