P­a­z­a­r­a­ ­K­a­d­a­r­ ­D­e­ğ­i­l­ ­K­a­s­ı­m­a­ ­K­a­d­a­r­ ­Y­ü­k­s­e­k­ ­K­a­l­a­c­a­k­:­ ­E­k­o­n­o­m­i­s­t­l­e­r­ ­E­n­f­l­a­s­y­o­n­u­ ­N­ü­k­l­e­e­r­ ­B­o­m­b­a­y­a­ ­B­e­n­z­e­t­t­i­!­

P­a­z­a­r­a­ ­K­a­d­a­r­ ­D­e­ğ­i­l­ ­K­a­s­ı­m­a­ ­K­a­d­a­r­ ­Y­ü­k­s­e­k­ ­K­a­l­a­c­a­k­:­ ­E­k­o­n­o­m­i­s­t­l­e­r­ ­E­n­f­l­a­s­y­o­n­u­ ­N­ü­k­l­e­e­r­ ­B­o­m­b­a­y­a­ ­B­e­n­z­e­t­t­i­!­

Enflasyon can yakıcı bir hal alırken, TÜİK tarafından dün açıklanan Şubat ayı enflasyonu yüzde 54'ün üzerinde olurken, ENAG bunu üç haneli açıkladı. TÜİK'te ise üç hane enflasyon üretici tarafında görüldü. Üretici enflasyonu ise üretilen ürünlerdeki artış hızını gösterirken bu ürünlerin tüketime geçerken de enflasyonun geçmeyecek olmasını düşünmek biraz hayal oluyor. 

Peki bundan sonrası için ne yapılabilir? Enflasyonda yükseliş ne zamana kadar sürecek? Enflasyon belimizi daha ne kadar bükecek? Ekonomistlerin ana gündem maddesi bu oluyor ki Rusya-Ukrayna savaşının etkisi tüm dünyada görülürken, bize daha fazla yansıması da bekleniyor! 

Enflasyon kasıma kadar yüksek kalacak!

Enflasyon kasıma kadar yüksek kalacak!

Dünya Gazetesi Yazarı Alaattin Aktaş, şubatta aylık yüzde 4,81, yıllık yüzde 54,44'e yükselen enflasyon oranlarının kasım ayına kadar düşemeyeceğini söyledi. Aktaş, 'Kasım, bir geçiş ayı olacak gibi görünüyor. Üretici fiyatları için bu geçiş ayı belki ekim olabilir. Çok olağandışı bir olumsuzluk yaşanmazsa aralık ayında yıllık oranlar yönünü aşağı çevirecek'

Fiyatların 'düşük' bir ihtimal de olsa yaz aylarında gerileme beklendiğini belirten Aktaş, 'artık o umut yok' diyerek şöyle devam etti:

'Petrol fiyatları her gün rekor kırıyor.

Doğalgaz fiyatları tüm dünyada artıyor.

Akaryakıta gelen zamları izlemekten başımız döndü.

Buğday fiyatlarını kaç kişi izlerdi, şimdi ona da bakılıyor.

Turizm gelirlerinin üçte birini kaybettik sayılır.

Aynı miktar ithalata, ithal ürünler pahalandığı için daha fazla döviz ödemek, bu dövizi bulmak zorundayız.

Döviz giderek kıt hale gelecek, bu da döviz fiyatının artması demek.            

Bütün bunları alt alta toplayın; bulacağınız sonuç fiyat artışıdır.  

Fiyatları yukarı itecek böylesine fazla etken varken bundan sonraki aylardaki artışların geçen yılın altında kalması ve yıllık oranların yönünü aşağı çevirmesi mümkün olabilir mi? '

Orta sınıfın çöktüğü, yoksullaşmanın yayıldığı bir aşamaya mı geçiyoruz?

Orta sınıfın çöktüğü, yoksullaşmanın yayıldığı bir aşamaya mı geçiyoruz?

Ekonomist ve Gazeteci Uğur Gürses, enflasyonu yangına benzeterek 'Enflasyon bacayı sardı' başlığı ile enflasyon yükselişinde rolü olan tüm etmenleri şöyle anlatıyor:

Eylül 2021'den bu yana başlatılan 'nevi şahsına münhasır' ekonomi denemesinin getirdiği enflasyon yangını 'bacayı' sardı. 

'Faizi düşürerek enflasyonu düşürme deneyinin' başlamasından bu yana, tam 6 aylık enflasyon yüzde 41.9 olurken, gıda fiyatlarının yüzde 49.4 olduğu görülüyor. Aynı dönemde ara malı fiyat artışının da yüzde 67 olduğunu not düşelim.

Bu artışların içinde henüz Ukrayna'daki savaşın etkisi yansımış değil...

Öyle ki savaşın gelecekte nasıl evirileceğini kimse bilmiyor. 

Ankara, sanki gizli bir matbaada dolar basıyor gibi kamu bankaları eliyle döviz satmaya devam ediyor. Gidişatı, beliren riskleri, buna karşı tahkimatı hiç hesaba katmayan, gözden geçirilmiş bir politika çizgisi ortaya koymayan bir tablo var.

İki aydır bu satışlarla, dolar kuru 13.50-13.80 aralığında tutulabildi.

Neden kur tutulmaya çalışılıyor? Şundan; faizi indirerek başta TL'yi ve enflasyonu, her şeyi berbat eden Ankara, döviz kuru yangınını söndürebilmek için 21 Aralık ve devamında, aynı anda kuvvetli bir döviz satışı yanında karşılığını bütçeden ödemek üzere KKM mekanizmasını da büyük bir şaşa ile masaya sürmüştü. Sanıldı ki KKM kuru düşürdü. (Tek işlevi, 'treni kaçıranlara' yeni dolarizasyon 'kompartımanı' oldu. Az değil kabaca 15 milyar dolar)

Enflasyon yüzde 60'a koşarken, TL faizini yüzde 14'e bağlayıp, kuru tutabilmek için de döviz satışından başka bir yol yoktu.

Kurun yükselmesi, büyük şaşa ile masaya konan KKM'nin iflası sayılacaktı.

Peki enflasyon patladı, patlamaya devam ederken Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati ne söylüyor kamuoyuna? 

Bakan Nebati vatandaşa, 'enflasyon tevekkülü' öneriyor.

Ne bahane ileri sürülürse sürülsün, mevcut siyasi tercihle Türkiye'nin bilerek içine sokulduğu enflasyon döngüsü, Ukrayna savaşı ile birlikte çok daha derin ve sarsıcı boyuta evirilmeye aday. Orta sınıfın çöktüğü, yoksullaşmanın yayıldığı bir aşamaya…

Enflasyon nükleer bomba gibi!

Enflasyon nükleer bomba gibi!

Birgün haberine göre Ekonomist Uğur Civelek, enflasyonu nükleer bombaya benzetti. Yaklaşan tehlikeyi ise şöyle anlattı:

Tehlikenin büyüklüğünü görmek için yangının kaynağına bakmak lazım. Kesin ve net olan bir şey var; enflasyonda köpük yok, korkunç bir tehlike var. Sanki bir nükleer bomba gibi. Bunun kaynağı şöyle açıklanabilir: Üretici fiyatları yüzde 105’i geçmiş. Buradaki maliyet artışının tamamı fiyatlara yansımamasına rağmen oldukça yüksek bir rakam var. Fiyatlara yansıyacak olan büyük bir rakam daha bekliyor. Bir yandan da Ukrayna savaşıyla birlikte dışarıdan bize gelen enerji ve gıda fiyatları yukarı gidiyor. Gevşek ekonomilerin paraları da değersizleşiyor ve buradan da ciddi bir maliyet baskısı geliyor. Diğer ülkelerin merkez bankaları tam enflasyonla mücadeleye hazırlanırken savaş nedeniyle şok geçiriyorlar. Bunun anlamı merkez bankalarının itibar kaybetmesi demek. Bu itibar kaybı enflasyonu harlıyor. Ayrıca dünyada bir panik hali var. Türkiye’de ise muhalefetin bir programı yok. Program yoksa güven veremezsiniz. Bu koşullarda kimse gelişen ekonomilere borç da vermez. Yani bu enflasyon yaklaşan tehlikenin sadece küçük bir kısmını gösteriyor.

Döviz tekrar patlayabilir ve getireceği çok yüklü enflasyonlar olabilir!

Döviz tekrar patlayabilir ve getireceği çok yüklü enflasyonlar olabilir!

Ekonomist Gazeteci Mustafa Sönmez, enflasyonda yakın süreçte bir düşüş öngörmüyor ve şöyle söylüyor: 

Bunlar daha iyi günler desek yeridir çünkü yüzde 5’e yakın bir aylık enflasyon var. Muhtemelen mart ayında da yaşanacak. Mart ayında enflasyon yüzde 60’a tekabül ediyor. Enflasyon yukarı gider ama aşağı gelmez öyle bir durumla karşı karşıyayız. Çok yakında yüzde 70 enflasyonu da görürüz. Buna karşılık gelirler çok manasızlaştı. Asgari ücrete yapılan yüzde 50 zammın hiçbir hükmü kalmadı. Onun için “enflasyon ne oldu ne oluyor” diye sızlanmak yerine gelirler ne olacak buna bakmak lazım. Ve en kısa sürede asgari ücretin yeniden belirlenmesini talep etmek lazım. Memur, emekli maaşlarının ve özel sektördeki bütün sözleşmelerin yenilenmesi lazım. İktidarın elinden hiçbir şey gelmiyor. Yani gıdada KDV’yi yüzde 8’den yüzde 1’e indirdiler, gıda fiyatları yüzde 8,4 arttı. Yani hiçbir etkisi olmadı. Para politikasını hiç kullanmıyorlar. Yani faizleri artırmaları ve ekonomiyi soğutmaları lazım. Onu da yapmıyorlar. Döviz tekrar patlayabilir. Bunun getireceği çok yüklü enflasyonlar olabilir. Enflasyonla ilgili hükümetten bir şey beklemek umutsuz vaka. O zaman bu enflasyona karşı hiç olmazsa gelirleri artıralım talebinde bulunmak lazım. Gelir artışıyla enflasyon sızlanmasının önünü kesmek lazım.

Gıdada maliyetler ürüne yansıtılmasın diye hileye gidiliyor!

Gıdada maliyetler ürüne yansıtılmasın diye hileye gidiliyor!

Tüketici Koruma Derneği Üsküdar Şube Başkanı Onur Cingil ise tüketiciyi ciddi tehlikenin beklediğini söyledi. Herkesin kendi haline bırakıldığını söyleyen Cingil zamların durmayacağını ise şöyle anlattı: 

Bu enflasyon verileri iğneden ipliğe her şeyin zamlanacağı, zamların durmayacağını gösteriyor. Tüketicinin elektrik, doğalgaz, benzin gibi kalemleri hep gündem oluyor. Bir de bunlar için ödenen vergiler var. Devlet buralardan yüksek vergiler alıyor. Hem ekonomi politikası tüketiciyi olumsuz etkilediği gibi vergide indirim ya da kalemlerde azalma olmuyor. Çok kullandığımız elektrikten örnek verelim. Elektrikte bile halen yaklaşık 10 farklı kalemde yaklaşık 5 farklı vergilendirme yapılıyor. Aslında burada yönetimsel anlamda ikiyüzlülük var. Devlet alacağını alıyor ama vatandaşın rahatlaması için bir şey yapmıyor. Gıda sağlığı da bir diğer sorun. Fiyatlarının yüksekliğini konuşmaktan gıda sağlığını konuşamıyoruz. Ciddi anlamda denetim eksikliği var. Çünkü yüksek fiyatların onlar da farkındalar. Üreticinin isyanı kadar şirketlerin de isyanı var. Maliyetler ürüne yansıtılmaması için hileye gidiliyor. Bu zamana kadar devletin buna göz yummasının nedenini ekonomiyi dizginleyememesi. Bir anlamda herkesi kendi haline bırakmış durumda.

Enflasyon için kriz masası kurulmalı!

Enflasyon için kriz masası kurulmalı!

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) yayınladığı Şubat ayına ilişkin tüketici ve üretici fiyat endeksini değerlendiren Dr. Artunç Kocabalkan ve Ekonomist Murat Sağman, yıllık tüketici enflasyonu yüzde 50 seviyesini aştığına, yıllık üretici enflasyonu da yüzde 100'ü aştığına dikkat çektiler. 

'Üç harflileri bırak üç haneli enflasyona bak' diyen Dr. Artunç Kocabalkan, enflasyonun gidişine dur denmez ise yaşanacak tehlikelere dikkat çekti. 

Enflasyon kriz masası kurulması gerektiğini ifade eden Murat Sağman, yatırımcı için önemli notlar ve uyarılarda bulundu.

Ekonomist Prof.Dr. Emre Alkin de enflasyonda bundan sonrası nasıl önlemler alınması gerektiğini anlattı!

Enflasyon canavarı cin gibi | Dr. Artunç Kocabalkan - Murat Sağman

Enflasyon %50‘yi Aştı! Bundan Sonra Neler Olabilir? | Prof. Dr. Emre Alkin

Bu içerikler de ilginizi çekebilir...

Popular Articles

Latest Articles